Adrasan

Eğer Antalya’dan Kaş istikametine doğru yaklaşık 95 km.güneye doğru giderseniz karşınıza Adrasan, diğer adıyla Çavuşköy sapağı çıkar. Bu sapaktan aşağıya doğru 22 km.boyunca virajlı yollardan inmeye başlarsınız ve yol boyunda dünyaca meşhur Olympos ören yeri ile milli parkının yanından geçersiniz. Olympus’ u geçtikten 7 km sonra karşınıza önce Çavuşköy ve ardından da Adrasan sahili çıkacaktır. İşte ağzı gün doğumuna doğru bakan ve sırtını Beydağlarına dayamış Adrasan koyu karşınızdadır artık.

Yol boyunca geçtiğiniz Kaş, Kalkan, Kiriş, Tekirova gibi doğa harikası yerlerde olduğu üzere 5 yıldızlı otellerin istilasına uğrayıp betonlaşmamış 2 km. lik bir sahil şeridine sahip çok özel bir doğal koyla karşı karşıyasınız.

Kuş bakışı “C” şeklini andıran Adrasan koyu Antalya, Kumluca’ya bağlı bir beldedir. Koyun fiziki yapısı gereği Ağustos ayından itibaren güneş denizden doğar. Eğer ki Adrasan’a gidecek olursanız kaldığınız süre boyunca her sabah güneşin doğuşunu izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu güzel beldenin bulunduğu coğrafyada bakir bir yer olarak kalmasının sebeplerinin başında yakınında bulunan Olympus ören yeri ve doğal çam ormanları sayesinde sit alanı olmasıdır. Gerçi sit alanı olmasına rağmen kıyıda tek tük, 1 ya da 2 katlı pansiyon olsa da, en azında devasa beton yapılar, otel, disko, bar vb. işgaline uğramamış olması büyük bir şans diye niteleyebiliriz. Nitekim geçen yaz, kaldığımız süre içerisinde bu tek katlı kaçak pansiyonlardan birine gözümüzün önünde yıkılacağı tebligatı yapılmıştı. Zaten ben de size Adrasan’a gittiğiniz takdirde küçük beton odalarda kalmak yerine ahşap evlerde veya çadırda kalmanızı tavsiye ederim.

Koyun sol tarafından denize Adrasan deresi denize dökülür. Bu dere boyunca, derenin üstüne kurulmuş ahşap çardaklarda oturma ve konaklama yerleri mevcut. 30 metreye varan koyun derinliği sualtı fotoğrafçı ve balıkçılar için ideal bir ortam oluştururken aynı zamanda çevresinde bulunan dağ ve tepelerde doğa yürüyüşü ve hafif tırmanıcılar için tırmanma parkurlarında treking ve hiking yapma imkanı da mevcut. Özellikle koyun solunda bulunan ve Musa dağının uzantısı olan ve yere çökmüş bir devenin silüetini andıran Eliğ dağı ile koyun sağında bulunan eski krom madenine giden tepeye ve koyun ağzındaki eski Adrasan fenerine yürüyüşler yapmanızı şiddetle tavsiye edebilirim.

Bu güzel beldeye ilk gittiğimizde acemilikten olsa gerek klasik bir pansiyonda kalmıştık. Fakat daha sonraları yerel halkın işlettiği ahşap evlerde kalıp onların kendilerine has gözleme ve yemeklerinden yedik. Tadı anlatılamaz sadece yenilebilir. Günlük 6 saatlik uykumu aldıktan sonra ile sabah gün doğmadan kalkıp, tanyeri fotoğraflarını çektikten sonra öğlen üstüne kadar dağlara yürüyüş yapıp, sonra gün boyu deniz güneş kumun tadını çıkarıp akşamüstü jogg atmama rağmen asla yorulmadığımı fark ettiğim bir yer Adrasan…İlk fırsatta Adrsan’ı görmeniz dileğiyle.