Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Af

Af
 

...


Afetmek kime mahsus? ALLAH'A... Affetmek büyüklük ve asaletin ölçüsüdür... Hiç de öyle değil. Yerine göre büyüklük, yerine göre asillik, yerine göre acizlik, yerine göre de kötülüğe ikramiye ve davetiye... Hatırladığım kaçıncı af bu, bilmiyorum sayısını. Orta öğretimdeyken, yıl sonu gelince, sınıfta kalacak öğrenciler için adına "şartsız kurul "dedikleri örtülü af genelgesi gelirdi ve 10 zayıfı olan öğrenciyi, sene içindeki tembellik, haylazlık ve bomboş kafasına rağmen kurul kararı(!) ile sınıf geçirirdik. Şimdi izlediğiniz okuyup, dinlediğiniz "af" haberleri daha vahim. Adam okula gelmemiş, derse girmemiş, girse de dinlememiş; herkes çalışırken o, gezip tozmuş derken sınıfta kalmış, sonra ilişiği kesilmiş... Gel gör ki yıllar sonra da olsa diploması hazır arkadaşlarımızın. Hem de TBMM eliyle, yani afilli ve karizma diploma!

Gerekçe ve savunma çok insani ve duygusal, "mağduriyet... Neden mağdur olmuş? Türbanından ötürü. Nasıl mağdur olmuş? Kampüse girememiş, devamsızlık yapmış, sınıfta kalmış. Bu belki haklı görülebilir bir af sebebi.

Ama işin aslı öyle değil. İçinden geldiğim bir camia olduğu için daha net çizgilerle söylüyorum. Kafasına göre takılıp gelmeyip atılanı da var, haklı gerekçelerle atılanı da. Aslında atılan demek doğru değil, devamsızlık edip, bir kaç sene sonra okulu bırakan demeli.

Şimdi asıl ana gerekçe, "kılık kıyafeti dolayısıyla okula devam edemeyip öğrencilikle ilişiği kesilenlere af". Çoğuna göre haklı, çünkü insani yönü ve eğitim hakkı yönü var. Hemen aynı gün yani bu akşam, yani 22 ekim 2008 önemli tarih; Hem Anayasa Mahkemesi türban için gerekçeli kararını açıkladı, hem de akşam saatlerinde öğrenci affı Mecliste kabul edildi. Yani şöyle diyebiliriz : Sen çalışma , devam etme, ideolajini inkar etme, taşı kimliğini kılık kıyafetinde; çalışanlar, devam edenler olsun sen üzülme. Biz ne eder eder tekrar döner döner seni affederiz.

Çünkü biz senin "vekilleriniziz"...

Mevcut Anayasa kararı ortada, önceden de vardı zaten, peki ne bu inat? Sen üniversiteden at, ben de affederim mantığı ile çalışan ile çalışmayanı nasıl ayırt edeceğiz? Hani adalet? Peki rektörlerimizin çoğu Anayasa hükmünü uyguluyor, türban gene yasak ve derse girilemeyecek; Bir kaç sene sonra atılanlar birikir ve ben sizi affederim tamam mı evladım der devam ederim. Meclis kanun çıkarmaya, rektör kampüse, derse almamaya; öğrencisi protestoya, habercisi abartmaya, siyasisi "siyasi sömürü yapmaya... Zaten öyle verimli, doğurgan ve hazine ki bu türban, çirkine yarar, riyakarına yarar, siyasisine acayip verimli malzeme...!

İdeolojik sebep, dini sebep, ekonomik sebep, ailevi sebep... Hepsinden kaynaklı mağduriyetler var elbet. Gerçek mağdura "evet". Hayır dediğimiz de var; her güzel hakkı istismar edip emeği yok sayanlara.

Allah inancı, dini gereklilik gibi konular hepimizce malum. Onlar da biliyor bu hükümleri; ama üniversitedeki yasağı da biliyor. Siyasisi de biliyor, tekrar devamsızlıklar olacağını. Bir beş yıl sonra yeni iktidara rant kapısı açık, buyurun...

 
Toplam blog
: 45
: 766
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

Yazmak bir yetenek işinden çok,duygu işi olmalı. Arada yazdığım oldu ama öylesine...Yıllar sonra ba..