- Kategori
- Güncel
Afrika'ya seferimiz var

Şu mübarek Ramazan ayında, kalktılar, şan olsun diye Somaliye sefer düzenlediler. Açlıktan, susuzluktan ve kabile savaşlarından yok olmanın eşiğine gelmiş Somali seferi, ihtişamlı oldu. Her biri, birer kuzguncuk yavrusu Afrikalı çocuğu kucaklarına alıp resim de çektirdiler. Ama nedense, şöyle sıkıca sarılmadılar. Hani ne olur ne olmaz. Şöyle uzaktan tuttular.
Ajda bir tanesini eve götürmek istedi, sonra vaz geçti. Evde pamuk topu gibi iki tane van kedisi vardı, onların yanında pek uyumlu olmazdı. Tuttu bir de şarkı söyledi, çocuklara armağan. Nihat Doğan durur mu, bir türkü de o patlattı. Günün mana ve önemine uygun bir türküydü. Pastırmadan mezar taşımı koysalar. Kadayıfnan kefenimi dikseler. Pirinç pilavıynan üstümü örtseler. Yekte yavrum yekte. Tam da herkes havaya girip oynuyordu ki, Başbakan uyardı. Oğlum nerden buluyorsun bu absürb şarkıları. Bak kafamı bozma, dönüşte seni burada bırakır giderim, Acun bile kurtaramaz, haberin ola. Tam da burada Muazzez Ersoy devreye girdi. Güz gülleri gibiyim. Hiç açlık yaşamadım. Ya doymayı bilmedim. Ya kebap bulamadım.
Başbakanın sesi bir kez daha duyuldu. Yahu al birini vur ötekine. Gören de sizi Afrikalı sanacak. yemeden içmeden başka bir şey düşünemezmisiniz. Nerdesin Davutoğlu. Dışişleri Bakanım. Al şu ikisinin pasaportlarını. Bunları burada bırak. Aman Başbakanım adamlar kendilerine bakamıyorlar, bir de bunlara mı baksınlar. Neyse tantana bitti. Başbakan kolilerden çıkardığı, Çin malı oyuncakları Afrikalı çocuklara dağıttı. Çocuklar oyuncakları ısırıp yemeye çalışırken, İmdada, malum marka gofretler yetişti.Gofretler, kapanın elinde kalıyordu. İtiş kakış, memleket manzarısına dönüşmüştü ki, Başbakan, memleketi özledim, hadi toparlanın gidiyoruz komutu verdi. Kafile toparlanıp uçağa binerken, Bayat gofretten zehirlenen yüzden fazla afrikalı çocuk, Çadır Hastanelerde tedaviye alındılar.