- Kategori
- Spor
Ağır çekim film gibiydi Galatasaray
Geçen sene Galatasaray’ı ligin diğer takımlarından ayıran temel özelliklerden bir tanesi sağlı sollu hızlı hücumlarla rakibin bütün dengesini bozarak kolay şekilde gole gitmesiydi. Kuşkusuz kadro da tam buna uygundu.
Dün gece Gaziantepspor karşısına öyle bire kadro ile çıktı ki Rijkaard, Galatasaray’ın bu temel farkını tamamen ortadan kaldırdı. Sağ kanatta oynayan Elano neredeyse ilk yarıyı yürüyerek tamamladı. Onun arkasında oynayan Ali Turan da çok farklı oynamıyordu. Solda ise Galatasaray’ın bütün umutlarını bağladığı Kewell tek başına atakları sürüklüyordu, ancak yeterli olmuyordu. Klasik orta saha kurgusu zaten üretkenlikten uzaktı. Daha ilk maçına çıkmış Misimoviç ise takımını tanımaya çalışıyordu.
Ağır çekim film gibiydi Galatasaray; gol Himalayalar’ın ardındaydı, bir anlamda.
İkinci yarı sağ kanadın tüm oyuncuları saha kenarına geldi. Bu değişiklikler ve belki de soyunma odasında Rijkaard’ın bir uyarısı sonrasında ikinci yarıya fırtına gibi giren Galatasaray peş peşe pozisyonlarla golü de buldu.
Pazar günü Birleşik Devletler basketbol takımının nasıl hücum ettiğini hep beraber izledik. Topu o kadar hızlı çeviriyorlardı ki beşinci pastan sonra bir oyuncuları mutlaka boşa çıkıyordu. O oyuncu da genellikle Kevin Durant oluyordu; sayı kralı bu oyuncunun isabet yüzdesi milli takımımızın bütün direncini kırdı.
Sporun temeli atletizm, atletizmin de temeli hızdır.
Yani hangi sporu yapıyorsanız yapın hızlı olmanız gerekiyor. Galatasaray bize hızlı oynamanın en güzel örneklerini veriyordu. Böylesi hızlı bir takımı yavaşlattığınızdaysa ortaya çok garip, ucube bir varlık çıkıyor kuşkusuz.
Galatasaray yavaş oynayınca da Gaziantepspor ilk yarı daha diri ve başarılı gözüktü. Oysa bu söyleyeceğimiz şey Tolunay Hoca’yı üzebilir ancak Gaziantepspor takımı yetenekleri çok sınırlı olan bir takım. Eğer biraz iyi olabilselerdi Galatasaray’ın gerçekten çok kötü olan defansif kurgusunun arasından sonuca gidebilirlerdi. Özellikle Kewell çıktıktan sonra bocalayan Galatasaray karşısında birkaç gol bile bulabilirlerdi. Ancak ceza sahası içinde hiçbir varlık gösteremediler.
Galatasaray’ı hala Kewell ve Baros taşıyor ve gözler Arda’yı aradı durdu.
Açıkçası Misimoviç konusunda karar vermek için çok erken gözüküyor. Bu yorum futbolcunun yeteneğini sorgulamak anlamı taşımıyor. Galatasaray yapısını o kadar karıştırdı ki sonradan gelip de takıma katkı yapacak futbolcunun işini çok güçleştiriyor. Bizler Misimoviç’i İnönü’de Beşiktaş karşısındaki Wolfsburg’dan hatırlıyoruz. Ancak ne Galatasaray Wolfsburg’a benziyordu ne de Misimoviç o takımdaki Misimoviç’e…
Ligin dördüncü haftasında daha iyi futbol izlemek mümkün olmuyor. Galatasaray’ın içinde bulunduğu kaos ortamı da göz önünde bulundurulduğunda üç puanın yeterli olduğu da bir gerçektir. Rijkaard'ın maç sonunda ifade ettiği gibi önemli olan kazanmaktır.
Galatasaray diğer büyük takımlar gibi daha hızlı oynamalı; Gaziantepspor karşısındaki gibi ağır çekim değil! Yoksa ligimizde Gaziantepspor’dan çok daha kaliteli ve yetenekli ayaklara sahip takımlar var ve bir penaltı yetmeyebilir.