- Kategori
- Deneme
Ağlak...

deviantart.com
Kısa hikayelerim olsun istemem hayatımda…
Ne yazıkki en kısası da var ve en uzunu da… Tercihe bırakılsaydı, sanırım kısa hikayeler yazmadan, uzun, uzun cümleler kurmadan, yani, hikayem uzun, cümlelerim suskunluk ve de en kısa, en yalansız, kandırmacasız, sahtesiz cümleler olsun isterdim.
Bilmiyorum belki de yaşamı öğrendikçe, hoyratça harcanan, zaman, mekan, cümleler, sözler, gözyaşları, kahkahaların bizde bıraktığı tecrübedir…
Belki de bu yüzden hep bir aramışlık, hep bir adanmışlıkla başladım güne…
Yenilgiyi, zafere çevirme hainliğine düşmeden, kimseyi arkadan bıçaklama fikrini, zikrime işlemeden, vicdanı karartıp, şişirilmiş ego beslemeden, sahte duyguları, plan dâhilinde sahneye sürmeden…
Attığım adımın bazen sonunu gördüm de, dönemedim dediğim, sonunu görmedim ama yine de dönemedim dediğim; demeseydim iyi olurdu ama dedim işte diyerek dilimi ısırdığım ama hepsinden öte hepsinin hikayelerimin uzun olmasını istediğim günlerimdi, adanmışlıklarımdı.
Bütün bunlar yazılırken pişmanlıkların değil de, aksine iyiki de dönemedim ama yine de gittim, söyledim ama iyiki de söyledim dediğim, vicdanımı kör saplı bıçağa çevirmeden devam ettiğim ama hep uzun hikayelerimin birer kurgusuydu.
Kısaca kendime aittim.
Kendimdim.
Hani işte, öylece doğal…
İnsandır, beşerdir, yağar da şaşar da…
Aymazlığa düşmeden, aklını, yüreğini, düşüncelerini, kanata kanata , gözyaşlarını içine akıta, akıta…
Acıyı yüreğinde sündüre sündüre…
Çokca, ağlaklaşmadan, ağlaklaşmayı ilke edinmeden, ağlak sözlere itibar etmeden…
Bütün bunları niye yazdım ki…
Hep kaybettim.