Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '08

 
Kategori
Deneme
 

Ağlamıyorum yine de

Ağlamıyorum yine de
 

Yaşadığım yerler


İki gün oldu herşeyi bırakalı. Henüz hiçbir şeye dokunmadım. Oh be! Ne iyi yaptım geldim diyemedim... Ya da kötü yaptım yanlışlarda da değilim... İstediğim zaman dönerim... Buralardan da gidebilirim... Bilmiyorum... Bir tuhaf içim... Gidip, gidip, gidip en başa gelmek gibi… Kırk yıl basamak, basamak çıktığın merdivenin aniden bütün basamaklarının çökmesi gibi… İçimin çiçekleri sanki boyun bükmüşler solgun… Beyazlarım gri… Dinleniyorum… İki gün oldu bekliyorum... Deniz kıyısına inmedim. Gazete yok. Televizyonu açmadım.


Bilirsiniz ne elde edebilirsin bazı şeyleri, ne bırakabilirsin bazen… Ne vazgeçebilirsin, ne de tutabilirsin ellerinde… Ne istediğini bilirsin de, koparıp alamazsın hayatın elinden… Her şeyi denersin ama bütün yollar çıkmaz sokaklar olur… Kapana kısılırsın… Her akşam hüzünler çalar kapını, hüzünler misafir olur, öylece elinde sigaran bakarsın duvarlara… Duvarlar söyler sana “İyiler hep kaybedenlerdir.”

Hani üzerinizden bir ırmak geçer ve siz akıntıya kapılmamak için refleksle herkesin yaptığı gibi bir şeylere tutunursunuz, tutunursunuz… Tutunmaktan yoruldum ben. Bıraktım ellerimi. Beni gittiği yere götürsün ırmak. Kayalara çarpabilirim, girdaplara düşebilirim ama… Artık çok geç… Bıraktım ellerimi…

Uzaklar çağırır bazen insanı… Uzaklar… İstediğin yer olmayabilir… Seçme lüksün yoktur belki… Ama hayat “Bir şeyler yapman gerektiğini söyler” sana. “Cesaretli olmak zorundasın” der. Eski bir yazını hatırlatır ve tam zamanıdır:

Ağlamıyorum yine de

Akşamüstleri başlıyor gün. Gemiler geçiyor penceremin önünden sanki hepsi sana uğruyorlar. Uzun, uzun seyrediyorum hepsini gözden kayboluncaya kadar. Gemilerle konuşuyorum... Hani biliyorum ya bu gemilerin hepsi İzmir körfezine giriyorlar. Hani biliyorum ya hurma ağaçlarını, palmiyeleri, Karşıyaka’yı sahil bulvarını öpüyorlar. Hepsiyle selam gönderiyorum sana alıyor musun?

Sen bilmiyorsun, akşamüstleri yalnız değilsin. Kaç kez ağzımı açmadan avaz, avaz çağırıyorum seni, duymuyorsun...

Birbirini değiştirmek için değil, anlamak için çabalamalı insan. Al işte bugün de sevgililer günü benim için. Seni düşündüğüm her gün sevgililer günü benim için.

Ey İzmir seni sana bıraktım. Kordon’unu, vapurlarını, tinercilerini, trafiğini, otellerini, Güzelbahçe’ni, bulvarlarını... Kalmak değil gitmek zordur bilirsin. Nerden bileceksin neden kaçtığımı, nerden bileceksin kimlere küstüğümü, nerden bileceksin neden içtiğimi...

Şimdi Feridun Düzağaç’ın son albümünü dinliyorum. “Beni Unutma”...”Ağlamıyorum”... Keman, gitar, piyano içime girip damarlarımda dolaşıyor, elimde bir kadeh, parmaklarımda sigara, uzaklara bakıyorum saatlerce, biri ismimi anacak diye korkuyorum.

Kimse söyleyemez sana seni anımsatan akşamüstlerinin sınırsız acısını.

O kadar yokum ki kuşlar bile kaçmıyorlar benden. Tanrı’yla aramdaki bağ koptu sanki...

Yukarıdaki boş evde, terkedilmiş Tekir’i ziyarete gittim bugün. Dönerken kendime rastladım yolda. Tuttum elinden eve getirdim.

Odamı toplamalıyım. Denizin dalgalarını, çakıl taşlarını, ağaçları, ağaçlardaki kuşları, aşkları, çiçekleri... Odamı toplamalıyım...

(*)Bir yanım sana çırpınır.

Bütünüm boğulur sende

Zincirini kırdı arsız aşk

Üzerimde demirden perde

Seni düşünürken içtiğim sigarayı

Korkarım ben söndürmeye

Ağlamıyorum yine de

(*) Son satırlar Feridun DÜzağaç'ın şarkı sözleridir.

 
Toplam blog
: 271
: 606
Kayıt tarihi
: 16.05.08
 
 

Güzel sanatlar fakültesi Müzik bölümüne gitmeme rağmen, fakülte sonunda yıllardır yaptığım turizm..