- Kategori
- Edebiyat
Ağlar İçimde Şarkılar

Yalancı günler ve yollar...
Her tren vakti gerilirim rayların çarmıhına;
Çıngırağında çığlık çığlık hüzün,
Dumanında efkâr,
Ve koca bir boşluk bırakıp hüsran bakışlarıma,
Ruhumu, bedenimden alır,
Mahzun güller ezilir ayaklarında.
Konuşur istasyonun taşları, duvarları
"Ocak ölümdür sana, şubat ölümdür,
Mart, nisan ... ölümdür...
Bu yer sana ölümdür, bu bekleyiş zalım.
Çek git burdan siyahlı kadın!"
Dinlemem, yarımı orda bırakıp yarın gelmek üzere yürürüm
Ağlar içimde şarkılar.
Karanlık bir deniz dalgası gibi
Hatırlamam, hangi mevsim, hangi gün?
Ayıldıkça üşürüm.
Caddeler, sokaklar, insanlar sıyırır geçer beni,
Alıştım dostların bir garip bakmasına
Ve turnalardan bir haber düşmemesi posta kutuma,
Küser evime çekilirim.
Büzülürüm odamın en kuytu köşesine.
Hatıralar hemen atılır üzerime
İlk bakışı, ilk "seni seviyorum" deyişi, ilk öpüşü,
Ona dair ne varsa dökülür kadehime...
Bir de verdiği son sözü
Yalancı! Vallahi çok yalancı! Bütün günler ve yollar
“Geleceğim” dediğini inkâr ediyorlar
Beklemek zor…
Karanlığın gölgesindeyim artık
Görmüyorum ünlenen, yoğurtçuyu, simitçiyi
Kazıdığım ağaçtan mı öğrenmişler adını . Oysa;
Kalbimde romanlar yazılı
Okuyamam, anlatamam...
Afaki kelimeler düşer dilime, konuşamam
Katmerlenmiş arzu ile duaya açılır ellerim
Mabetler yakarışlarımın yasını tutar.
Hergün bir parçam dilimlenir sunağında...
Zaman yutan ejderha,
Ben çırpınan kelebeğim.
PSD
13.09.2018/ 04.21