Ağlayanın malı gülene yar olmaz

Ağlayanın malı gülene yar olmaz …demişler büyüklerimiz.

Ne kadar da doğru ve dürüştçe bir söz olduğunu bu son iki günle yaşananları görünce daha da iyi anladım.

Biliyorsunuz son iki gündür İstanbul’da yaşanan bir sel felaketi var.

Muhalefet ve basın bu sel felaketinin bu kadar çok sayıda ölüme neden olmasını yönetime sorgulanmak zorundadır. Bu konuyu onlara bıraktım.

Yerel yönetimin bu yaşanan sucun ortağıdır bence.

Başımızdaki büyüklerimizin hatası da aynı ölçüdedir.

Bir çok ülkede bu tür ihmaller sonucu yaşanan büyük acılarının sonucunda yönetim üzerineki sorumluluğun bilinçinde olduklarından beceremedik biz bu işleri gerçeğini kabul edip istifalarını veriyorlar.

Bizim yönetimde bu konuda gerekli duyarlılığı! Göstereceklerine eminim !!

Bu yaşanan olaylarda benim içimi acıtan ölümlerin ardında ; ne kadar vicdansız ve duyarsız bir millet olma yolunda büyük yol aldığımız.

Dün yollar izin vermediği için işe maalesef gidemedim ve bütün gün nerdeyse televizyondaki bu konudaki haberleri dinledim yağmurun kesilmesinden sonra gördüğüm yağmalama manzarası karşısında şok oldum.

Mevcut suların altında kalan tırların içindeki mallar yağmur durduktan sonra suyun üzerine çıkmıştı ve :(

İnsanlarımız bir paket toz deterjanı almaktan mahrum! Olduğu için sanırım onurlarını hiçe sayıp kendisine ait olmayan malları gasp ediyorlardı.

Biz ne zaman bu hale düştük !

Bu yağmalamın içerisinde genç ve güzel bir Türkçe ile avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

BİZ BÖYLE BİR MİLLET DEĞİLİZ

Bu manzaranın etkisinde düşündüm epeyi.

Biz toplum olarak neden bu kadar bilinçsizce yaşamayı tercih ettik diye içerlendim.

Üzüldüm …hem de çok.

Sonra bu insanların bedavaya ve hakkı olmayan şeye el uzatmaya kim nasıl alıştırdı dedim.

Düşünün yönetime gelen parti kendi yandaşlarına siz çalışmayın ben size kışlık kömürünüzü veririm dedim..
ve de dediğini yaptı en kötü pis ve şehri zehirleyen kömürleri dağıttı.

Siz çalışmayın sizin evin kışlık erzaklarını makarnanızı, yağınızı veririm kapınıza kadarda bırakırım dedi.
ve de yaptı.

Siz çalışmayın eviniz tüm beyaz eşyalarınızı veririz; üstelik evinizde su olmayanlara bile çamaşır makinelerini bırakırız.dediler ve sözlerinde durdular.

Sonramı her evlilikten mutlaka 3 çocuk olmalı fetvası vererek nüfus planlamasını desteklediler. Ama demediler bu çocuklar sadece doğmakla mı iş bitiyor !! hani geleceği nasıl olacak demediler. Sonrada onlarda hayatın kendine sunulanlarla yetinmek zorunda kaldılar. Neden !!

Aslında bakıldığında bu örnekler ve olaylar o kadar çok ki.

***

Cumhuriyet için verilen savaştan bu yana biz Türk Milleti olarak onurlu bir şekilde çalışarak yaşamayı öğrendik.

Kimsenin malında gözü olmadan

Komşusu açken tok yatmayan.

Çocuklarını vatan millet ne demek olduğunu öğreterek büyüttüler.

Son zamanlarda bu kadar bedava yaşamaya alışan insanlar doğal sonucu değil mi bu yağmalama

Sanki kendi malı gibi el uzatabiliyor.
Orda canı yanan insanın sen emeğine göz koyuyorsun yüzsüzce.
Çoluk çocuğun rızkından çalıyorsun .
Kimin umrunda çalışmıyor ki ne demek olduğunu bilsin.

Dünkü manzaradan bir örnek daha size.

Epeyi yaşı olan bir adam o suyun içinde bir kutu yağmalamış omzuna almış taşımakta da epeyi zorluk çekiyor belli..içinde ne olduğunu göremedim.

Spiker soruyor : Hayırlı olsun kaça aldığınız

Adam: Bedava

Spiker : Yağmaladınız yani

Adam : Herkes yapıyor !

Söyleyecek sözüm bitti.

Biz ne zaman bu hale düştük

BİZ BÖYLE BİR MİLLET DEĞİLİZ

Sevgilerimle

Gelincik

Günün Sözü :

Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka bir şeyi olmayandır. Schopenhouer.