Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Ocak '08

 
Kategori
Güncel
 

AH BE EMİR NASIL KIYDIN CANINA?...

AH BE EMİR NASIL KIYDIN CANINA?...
 

Değer miydi, yaşanacak bunca yılların varken... Keşke atlamadan önce birileriyle paylaşsaydın... Kimseyle paylaşamasan dahi keşke Emir’le sorgulasaydın... Kendi içinde muhakeme etseydin değer mi diye... Değer miydi Emir, değer miydi her ne sebep ise seni yaşamından etmeye... Hiç sanmıyorum, yer yüzündeki var olan hiçbir sebep yaşamı sonlandırmaya layık değildir...

Anladığımıza göre sebep kız arkadaşı imiş... Kız bırakmış Emir’i ve “artık seni sevmiyorum, ben Hasan’la birlikteyim, bunu başkasından duyma benden duy istedim...” türünde mesajmış intihara sebep. Be kızım seni suçlamak istemiyorum, olabilir başka bir erkek arkadaş sana daha cazip gelebilir ama daha usturuplu bir şekilde söylenemez miydi, karşı tarafın üzülebileceğini hatta bunalıma girebileceğini hiç hesaba katmadın mı, bu kadar açık ve net mi söylemek zorundaydın? “Bu arkadaşlığın gidişatı hakkında daha sağlıklı düşünmem için bir müddet ayrı kalalım” gibilerinden biraz daha yumuşatarak söyleyemez miydin?... Hiç mi empati kavramın yok, aynı şey sen severken sana söylenseydi neler hissederdin hiç düşündün mü? Senin yerinde olmak istemezdim, böyle bir şeye sebep olduğum için ömür boyu vicdan azabından kurtulamazdım da...

Emir annesinin gözü önünde camdan atlıyor, atlarken de hakkınızı helal edin diyor. Kadıncağız mutlaka hamle yapmıştır, bir şeyler söylemiştir ama Emir kafasına koymuş atlamayı bir kere. Kim gelse ne dese boş, yaşam bitmiş onun beyninde, o sebebin var olmasıyla yaşam yok sayılmıştır Emir tarafından...

Babanın son feryadına bakar mısınız: “Yaktın beni oğlum, değer miydi?” Doktor baba, oğlunu canlandırmaya çalışıyor ama nafile, son bir umutla “kalp masajı yapın” diyor lakin Emir kavuşmuştur tercih ettiği öteki dünyasına... Anneyi düşünüyorum, Allah’ım sabırlar versin, özellikle evladı ölen bir annenin hiçbir zaman yaşamı tam olamaz artık, hep bir eksiklik var olacaktır. Tamam hayat devam edecektir, yiyecektir, içecektir, yeri geldiğinde gülecektir ama gülerken bile ciğeri yanacaktır. Boşuna dememişler “Allah kimseye evlat acısı vermesin” diye...

İşin diğer acı yanı ölüm şekli, hastalık olsa Allah verdi diye düşünülür. Trafik kazası olsa yine de kader denir, bazı kazalar da öyle sudan sebeplerle olur ki pisi pisine gitti denir. Emir’in ölüm şekli ise akıllara zarar, boyuna keşkeler sıralanır durur ailesi tarafından, keşke şöyle yapsaydık, keşke böyle olsaydı, bu insanı daha da çok mahveder, ölümden kendilerini sorumlu tutma durumları oluşur, suçluluk duygusu oluşur. Velhasıl yaşamları eskisi gibi asla olamaz artık, canlarından can verdikleri oğulcukları cansızdır artık, onlar da nasıl canlı olabilirler ki...

“Allahın verdiği canı Allah alır” bu bir kaide gibidir dünyamızda, intihar edenler için biraz kınayarak biraz da suçlayarak söylenir bu cümle... Emir bunları düşünmemiş midir, bence düşünmüştür ama o anlardaki haleti ruh iyesi sağlıklı düşünmesini engellemiştir. Sevdiğinden ayrıldığı için onsuz bir hayat düşünemediği için bu yolu seçmiştir. Halbuki biraz sabretseydi belki de değmeyeceğini anlayacaktı. Kız seni sevmiyorum artık demiş, seni sevmeyen için değdi mi yaşamını bitirmeye? Mutlaka şimdi bunları yazmak kolay geliyor ama hepimizin başına gelmiyor mu zaman zaman, ilk ayrılık dönemleri dünyanın sonu gibi algılanır, onsuz nasıl yaşarım diye ağlanır, zırlanır. Ama belli bir zaman sonra da ne kadar aptalmışım kendimi bu kadar üzmüşüm diye düşünülmez mi? Allahın verdiği canı almak günah ise o canı üzmek de günahtır bence, onun içindir ki her hastalığın en baş düşmanı stres denmiyor mu? Bu stresi yapan kim biz, kendi kendimize kötülük etmiyor muyuz? Allah “size verdiğim bu sağlıklı canı iyi kullanmalısınız, stres sıkıntı yaratıp hastalanmak sizin elinizde, size akıl vermişim onu iyi kullanmak size kalmış demez mi?...

Emir’i yazarken konu nerelere geldi, Emir’e tanrıdan rahmet ailesine sabırlar diliyorum...

Sağlık ve sevgilerimle...

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara