Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '08

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Ah biz doktorlar!...

Ah biz doktorlar!...
 

Dün araba kullanırken bir radyo programında, bazı meslek gruplarının yoksulluk sınırındaki kazançları olduğu gerçeğine katılmadıklarını dinledim. Özellikle de doktorların kazanç durumları hakkında dalga geçerek anlatıp durdu program sunucusu. Bizim ülkemizde en iyi yaşam düzeyine sahip kişiler doktor, avukat gibi meslek gruplarıdır diyordu. Özellikle de doktorlarda , ailenin her ferdinin özel lüks yaşantılarından dolayı ciddi paralar harcadığını, buna göre geçinmelerinin zor olabileceğini vurguluyordu. Ailede herkesin arabası, evi özel zevkleri olursa tabi para yetmeyebilir diyordu. Ben gülümseyerek dinledim programı, sunucunun bir çok insan gibi önyargılı olması normaldi. Ama gerçekleri biraz daha araştırıp da program yapsa daha iyi olurdu diye de düşündüm. Çünkü, "Memur-Sen'in yaptığı araştırmada, Aralık ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını yaklaşık 661, yoksulluk sınırını ise bin 810 YTL olarak hesapladı." gibi bir haberi çok rahat netten bulabilirdi. Yine doktor maaşlarını araştırsa pratisyen ve uzman maaşının yoksulluk sınırının yakınlarında olduğunu öğrenebilirdi. Ciddi sorumluluklar içinde, en az 6 yıllık bir eğitim sonrası size verilen maaşın yoksulluk sınırına yakın olmasına çok içerlememeye çalışsanız da, çevrenizdekilerin anlamaması sizi üzebiliyor. Döner sermaye uygulaması yapılan birimlerde çalıştığınızda iyi gelirler elde edebilseniz de, bu gelirlere ulaşmak için sınırsız çalışmanız, ciddi yükler altına girmeniz gerekiyor. Üstelik herkes böyle birimlerde çalışamıyor, belli sayıdaki çalışan kişinin gelir dağılımının genellenmesi de doğru değil. Özel çalışan hekim gruplarına hiç değinmiyorum, özel çalışmanın ciddi zorlukları var, başarılı olanlara da saygı duyulmalı.

Bazen öyle durumlar oluyor ki, nasıl bir cesaretle bu meslek grubunda çalıştığınıza inanamıyorsunuz. Hastaya müdahale etmeseniz, müdahale etmediniz diye suçlanıyorsunuz. Müdahale ederseniz, yaptığınız müdahalenin tüm yükü omuzlarınız da oluyor. Bazen başka bir meslektaşınızla bile aynı fikirde olmayabiliyorsunuz, ve hatta bazen yaptığınız tedavinin yanlış olduğunu hasta ve yakınlarına anlatan meslektaşlarınızla karşılaşıyorsunuz. Bazen daha ileri, daha da ileri merkezlere hastanızı yollamadınız diye suçlanabiliyorsunuz. Oysa müdahale etmediğiniz içinde suçlanabildiğinizi söylemiştim. Kurumunuza internetten online hemen şikayet edilebiliyorsunuz, halkla ilişkilere de hemen şikayet edilebiliyorsunuz. Hasta hakları merkezinden her an bir sarı zarf alabiliyorsunuz. Bazen de ismini bile yazmaktan korkan kişilerce hakkınızda şikayet yapılabiliyor. Elinizin altında insan yaşamı olunca, başka baskılar değil, en çok vicdanınız da rahatsız ediyor zaten sizi. Bu vicdan muhasebesi ile ilgili blog sayfanızda bir yazı yazıyorsunuz, 50 kişi bile okumuyor.

Ben bu blog yazısı ile halimizi sızlanarak anlatmak değil de, eleştirilerde elimizi vicdanımıza koyarak konuşmalıyız demek istedim. Her meslek grubunda çok kazanan, az kazanan var, ve hatta çok az çalışmayla değişik şekillerde varsıl insanlar var. Oysa herkesin içebileceği bir tas çorba var, ikiciyi içtiğinde zarardan başka bir şey gelmiyor. Doğal gereksinimlerimizi karşılayalım ve sevdiklerimizle mutlu huzurlu yaşayalım yeter. Ve mutluluğu da kendimiz de bulalım, bırakalım herkes yerinde saolsun. Sevgilerimle

http://arsiv.sabah.com.tr/2008/01/09/haber,1713ED8312F24856963AA056F7DEF50D.html

http://www.guncelegitim.com/haber_detay.asp?haberID=870

http://www.mycoolthing.com/images/see-a-doctor-300373.jpg

 
Toplam blog
: 196
: 6404
Kayıt tarihi
: 30.03.07
 
 

Uzman doktorum, kendimi bildim bileli çalışıyorum. Kendi adıma  yaşamdan beklentim, huzurlu ve ko..