- Kategori
- Bebek - Çocuk
Ah bu kardeş kıskançlığı!

internetten alıntıdır
'' Evet, beklenen oldu işte. Kardeş geldi ve yepyeni bir dönem başladı.''
''Aman da ne tatlıymış, ablasının kuzusu!'' Hemen şapur şupur kondurulan kocaman bir öpücük.
'' Annesiiii bebeğin ağlıyor!'' İçeriden gelen acil durum sesi.
'' Sizin de bebeğiniz ağlıyor mu? Bizimkisi çok ağlıyor. Gazını da çıkarttım ama gene de ağlıyor. '' Gibi oyuncuktan (!) komşu sohbetleri.
Bu cümleler, nerdeyse hergün kızımla aramazıdaki diyaloglardan sadece birkaçı. Başlangıçta kardeşini, bir kardeşten çok onu bir oyuncak bebek gibi gördü. Hatta onunla oyuncak bebeğiyle oynadığı gibi oynadı. Tam bir küçük anne... Alt değiştirmeleri, banyo yaptırmaları, gaz çıkartmaları birlikte yaptık. Sanırım bunlar kardeş kavramını öğrenme dönemleriydi ve bütün bunları bir oyun gibi gördü. Tabi bu benim düşüncem. Çevremdeki çoğu insana göre bu böyle olmasa gerek ki kaş göz işaretleriyle'' Nasıl? ... kardeşini kıskanıyor mu? cümlesi karşılaşmamımızın ikinci cümlesi olmaya başladı. Her olumsuz davranışın teşhisi çabucak konuldu. '' Kardeşi oldu ya ondandır ondan.'' Hayır henüz kıskanmıyor., desem de inanan pek olmadı. Bir de en bana göre en kötüsü '' Kardeşini seviyormusun?'' sorusu. Şimdi ne desin 3 yaşındaki çocuk. Seviyorum dese doğru değil. Çünkü o daha yeni geldi . Yeni tanıyor sonradan geleni. Annesi gibi değil. Annesini hep seviyordu ama bu yeni gelen... bir soru işareti. Zavallı kızım yüzünü ya arkama saklanıp gizliyordu ya da ordan bir an önce uzaklaşmak için beni çekiştiriyordu. Sonra da '' Sen daha güzelsin, o çirkin'' diye durumu kurtarmak yerine daha da batıran cümle.
İşte bu cümle, artık içimde öfke duygusu kabartan cümle olurdu. Eminim yüzüme de yansırdı ama bunu gizlemem için bir neden kalmıyordu. Çünkü aylarca yapmaya çalıştığım evinin çatısının yıkılması gibi birşeydi benim için. Kardeşler arasında ayrımcılığa , gizli düşmanlığa yol açacak her türlü cümle ve davranışlara karşıyım. Her çocuk kardeşini kıskanabilir. Kimisi bunu açıkça ifade eder, kimisi içinde saklı tutmaya çalışır. Tüm bunları ise aralarındaki sevgi ve kardeş olma durumunu güçlendirerek başarılacağına inanıyorum. Herkesin değer yargıları vardır ve bu değer yargıları ve içinde bulunduğu kültürün etkisiyle çocuklarımızı yetiştiriyoruz. Bana göre doğru olan size göre yanlış olabilir. Önemli olan yeni birşeyler öğrenmek için gösterilen çabalar. Okuduğum çok sayıdaki çocuk psikolojisi kitabı ve formasyon eğitimim sırasında öğretim görevlilerinden edindiğim bilgilerle kardeşler arasındaki kıskanma veya her türlü olumsuz davranışı önlemeye, çözmeye çalışıyorum.Bunları paylaşmak istiyorum.
En önemli noktalardan bir tanesi ne yapıyorsam yapayım tutarlı olmaya çalıştım... Yani bir gün evet dediğim şeye sonra hayır dememeye çalıştım. Bir şeye söz verdiysem yerine getirmeye çalıştım, mümkünse söz verdiğim zamanda. Dolayısıyla tutamayacağım sözler vermemeye çalıştım.
Kardeşi oldu diye daha fazla ilgi gösterme, toleranslı davranma, daha önce izin verilmeyen şeylere izin verme gibi davranışlardan kaçınmaya çalıştım. Bunlar gene sizin tutarlı davranmadığınızı gösterir ve inanın çocuğunuz bunu hiç kaçırmaz.
Kardeşi oldu diye yaşam alanında bir değişklik yapmadım.Yani o geldi, böyle oldu durumu oluşturmadım. Herşeyin eskisi gibi devam etmeliydi.
Kıskanmasın diye kardeşini sevmekten kendimi alıkoymuyorum. Çünkü o da annesinin sevgi ve şefkatine muhtaç. İkinci olarak doğmak onun tercihi değildi. Kimsenin seçimi değil. Ama öpüp sarılmalar esnasında abla yanımıza gelirse onu da bu sevgi yumağına katıp, ikisine de birbirine yakın sevgi sözcükleri söylüyorum veya onun gelişini farketmemiş gibi yapıp ''ablası kadar güzel oğlum '' gibi sözcüklerle onu da bu sevmeye dahil ediyorum. Bu ailede herkesin çok sevildiğini ve herkesin çok değerli olduğunu hissetirmeye çalışıyorum. Çocuk kendisinin de kardeşi kadar çok sevildiğini veya kardeşinin de kendisi kadar çok sevildiğini bilmesi gerekir. Hatta bilmesinden çok hissetmelidir.
Kıskanmasın diye yalan söylememeye çalışıyorum. Bununla ilgili olarak kızımla aramızdaki bir diyaloğu aktarmak istiyorum.
''Anne beni seviyormusun? (Şaşırmadım desem yalan olur. Bu soruyu bu kadar açık soracağını tahmin etmemiştim.
Evet, benim güzel kızım seni çoook seviyorum deyip kucağıma oturttum.
Peki, kardeşimi de seviyormusun?
Evet, kardeşini de çok seviyorum.
Neden?
Çünkü, siz benim yavrularımsınız. Ben sizi herşeyden çok seviyorum ve hep seveceğim. Her zaman yanınızda olacağım. Ben ikinizin de annesiyim, dedim
Sonra ne mi oldu?
Canım anneciğim deyip sarılıp öptü.
Kaygısının, kardeşini ondan daha çok seveceğim ve beni kaybetme korkusu olduğunu anladım ve bunu gidermeye çalıştım.
Aralarında hakem olmamaya çalışıyorum. Yaşlarının küçük olmasına rağmen şimdiden en azından konuşabildiği için kızımda kardeşini ufak tefek şikayet etmeler başladı. Şimdilik neden böyle yaptığı konusunda açıklama yapıyorum ve kesinlikle bunu isteyerek yapmadığını söylüyorum. İleride biraz daha büyüdükçe ne olur bilemem. Uzmanların görüşlerine göre hayati bir tehlike oluşmadığı sürece karışmamak. Bakalım, göreceğiz.
Sen, büyüksün, sen küçüksün gibi hitaplar kullanmamaya çalışıyorum.Çünkü bu durum onların seçimi değil. Büyük diye bütün sorumluluğu ablaya veya abiye yüklemenin, küçük diye isteklerinden mahrum kalmasının bir anlamı yok. Ayrıca bir çocuğun, bazı şeyler için yaşını küçük, bazı şeyleri yapabilmek için de yeterince büyüdüğü nü kavraması gerekir.
Bunlar benim naçizane görüşlerimdi. Bunları doğru bulanlar olduğu gibi yanlış yapıyorsun diyenler de olacaktır. Tek söyleyebileceğim, tüm bu yaptıklarımla kardeş kıskançlığını önleyebildiğim veya hafif atlatıyor olduğumuzdur.