Ahirette bir kul...

- Neredeyim ben?

- Ahirettesin. Biraz evvel öldün.

- Sen kimsin?

- Ben sorgu meleğiyim.

- İnanamıyorum. Nasıl öldüm ki ben?

- Domuz gribinden.

- Ah...Çocuklar söylemişti. Keşke aşı olsaydım...

- Hiç farketmezdi. Yine ölürdün. Vaden dolmuştu senin.

- Ama yapacak daha çok işim vardı benim.

- Eh... ne yapalım? Zamanında yapsaydın yapacaklarını.

- Daha hacca gidecektim.

- Paran vardı. Zamanında gitseydin.

- Ama Venedik'i görmemiştim. Önce oraya gittim. Daha sonra da Hacca gidecektim.

- Artık çok geç...

- Ne soracaksın ki burada bana?

- Defterlerini açacağız. Günahlarına ve sevaplarına bakacağız. Eğer sevapların günahlarından çoksa, cennete gidebilirsin. Ama tersi olursa o zaman zebanilere teslim etmek zorundayım seni.

- Yapma yahu...

- Ben beş vakit namazındaydım.

- Evet 65 inden sonra namaz kılmaya başlamışsın.

- Ama iş güç....

- Tabii, dünya işleri bitmez zaten.

- Ramazan ayında hep oruç tutardım.

- Evet, doğru. Orucunu hiç bırakmamışsın. Bu senin için artı puan.

- Sayın sorgu meleği 2 kişi daha geldi.

- Kimmiş onlar?

- Biri ateistmiş. Diğeri de hep kul hakkı yemiş.

- Onları sorguya almaya gerek yok. Direkt zebanilere teslim edin. Götürsünler cehenneme.

- Bunlar da kim?

- Bunlar çömez melekler. Günahları çok olanları bunlar karşılar. Usulen bana sorarlar. Sonra da doğru zebanilere teslim edilirler.

- Benim durumum nasıl?

- Bakacağız. Günahlarınla sevaplarını bir karşılaştıralım. Ona göre karar verilecek hakkında.

- Ama ben günah işlediğim zaman hep tövbe ederdim. Bize hocalar her zaman derdi. "Günahı için tevbe eden kimse hiç günah işlememiş sayılır" derlerdi.

- Doğru demişler ama bir daha yapmamak kaydıyle. Evet, nerede kalmıştık. Zekatını her yıl veriyormuşsun.

- Evet ona çok dikkat ederdim.

- Çocukları severmişsin. Yetimlere ve fakirlere yardım edermişsin. Bunlar iyi ama... bir sorun var...

- Nedir sayın sorgu meleği?

- Sen zina yapmışsın. Biliyorsun zina büyük günahlardandır.

- Ama tevbe etmiştim.

- Tamam da tevbe ettikten sonra yine yapmışsın.

- Ama ona da tevbe etmiştim.

- Yok artık. Hem de sekreterinle yapmışsın bu işi.

- Ya hiç sorma... Her gün karşımda mini etekli seksi hatun beni baştan çıkardı. Ben de şeytana uydum işte.

- Peki, ondan soraki sarışın hatun.

- Onu hiç sorma...Yabancı uyrukluydu o kadın. Dayanamadım işte. Ona da uçkur çözdüm.

- Hem de evliyken.

- Hanım, çocuklarla ilgileniyordu. İşi başından aşkındı. Dışarıdaki kadınlar cazip geldi işte.

- Bu büyük sorun işte.

- Paran çok olunca...Hatunları sıradan geçmişsin. Biz sana denemek için o kadar para verdik. Sen paranın bir kısımını hanımlara yedirmişsin.

- Ama sonra hepsine tevbe ettim.

- Tabii, iş işten geçtikten sonra tevbe etmek kolay.

- Ne olacak şimdi?

- Burada biraz bekleyeceksin. Ondan sonra hakkında karar verilecek.

- Ne kadar bekleyeceğim?

- Orasını Allah bilir artık....