Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Ocak '17

 
Kategori
Kültürler
 

Ahlakı çökertmeyelim

Hiç kendimize soruyor muyuz “bebekler, kadınlar ölürken öldürülürken ya da yalnızlığa itilip yanlışlara sürüklenirken ne kadar sorumluyum”? Diye.  

İstanbul, Fatih’te bir kadının imam nikâhlı eşiyle yaşadığı evde emzirirken ağlayan 40 günlük bebeği ağlamasına kızarak duvara fırlatan cani adama ve onun gibi adamlara bu hakkı kim verip o anneyi cinayet işleyecek duruma getiriyor diye, soruyor muyuz?

Birileri kendi heves ve zaafları için çocuklarımızın ve ailelerimizin hakkına girilmesine göz yumdukça, toplumu günah sahibi olarak neler bekliyor? Mevla bilir, çünkü cezayı kimse tek çekmiyor.

Manevi terbiyeyi ve şahsiyet Olgunluğunu göz ardı edip maddi refahı hayatın hedefi haline getiren anlayış insanlığa hiçbir zaman huzur getirmemiştir. Zenginler servetlerine servet katma peşindeyken, fakirlerde bir an evvel hangi yolla olursa olsun zengin olmanın dışında her şeyi unutunca huzurun, mutluluğun yolunu bulmak zorlaşmıştır.  Ve bu günkü gelinen acı durum hepimizi bir şekilde etkilemektedir. “Gerek başkasının namusuna göz koyarak ahlaksızlık olsun, gerekse hırsızlık ve cinayetlerle” bir şekilde ucu bugün değilse yarın herkese zararı dokunacaktır. Giderek çöken yozlaşan bir ahlaktan iyilikleri beklemek hiç kolay olmuyor.

Toplum olarak birçok alanda bir “ahlak” çöküntüsü sorununun yaşandığını bilmekte fayda var. “Yaşanan bir sürü kötü örnek ve hadiselerden herkes bir şekilde biraz şikâyetçi; ama hepimiz içimizi yakan her olay ve durumun bir parçasıyız!

Maddenin birçok şeye galip geldiği zamanımızda, ahlaki zaaf ve hırslarda da ya ruhlar ya canlar katlediliyor! Ahlak düzgün örneklerle yapılandırılmadıkça ve vicdan yeniden hayat bulmadıkça, çürüme de ister istemez derinleşiyor”

Elbette maddi imkânlar herkes için önemli. Fakat iyi ve olgun insanlar olmanın malla mülkle alakası yok. İç âlemimizi ve ruhumuzu ihmal ettikçe, ne ahlaklı insan olmaktan söz edilebilir ne de toplumsal huzura ulaşılabilir. Gerçek bir huzur için insanın asıl yüzünün, ruhunun ve kalbinin keşfedilip yaratılış gayesine uygun hale getirilmesi gerekir. 

O kadar büyüklerimiz ve dinimizi insanlarımıza öğütleyenler varken bana düşmese de bende bir insan ve yaşayan bir bireyim, düşünebiliyor akıl yürütebiliyorum…

Bizim dinimiz olan “İslâm” o kadar güzel bir din ki, ahlâkı kişilerin kendi anlayışlarına, zevk ve çıkarlarına bağlı olarak değil, kaynağını vahiyden alır ve ilâhi bir mana taşır. Bu sebeple insanların manevi ihtiyaçlarını karşılarken ahlakını da belirler. Yükselme ve olgunlaşmayı sağlar. Fazilet ve hikmet dini olan İslâm sayesinde Müslüman kişi yüksek bir ahlâk anlayışına hoşgörüsüne sahip olur, olması da gerekir.

Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz: “Ben iyi ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurmuşlardır. Onun ümmetinin işi de bu ahlâkı devam ettirmekse.  Sadece o zamanın ve çağın çaresizliklerinden dolayı insan dışı muamelelerini değil de: Her insan, kötü ahlâkını değiştirip onun yüce ahlâkını örnek alabilir.

Dinen hoş görülmeyen hal ve istekleriyle mücadele eden çok kimsenin güzel bir ahlâk ve iyi huylar kazandıkları görülmektedir.

 
Toplam blog
: 34
: 158
Kayıt tarihi
: 29.06.14
 
 

Merhaba güzel insan, buda benim youtube kanalım abone olursan kanal seninle güzellecek. Eğer kanalı..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara