- Kategori
- Siyaset
AHMET Bey!… Sepeti doldur sepeti...

"Sepetleri boş" gezenler...
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, dün DTP grup toplantısında Aktütün saldırısına değinerek, “Meclis’ten savaş tezkeresini değil de barış yasalarını geçirseydik, bu gençlerimiz ölmeyecekti. Tezkerenin süresini uzatma oturumu için, bu anlayışın çözüm olmadığını, daha fazla kan ve gözyaşı getireceğini ve demokrasimizi daha da gerileteceğini tekrar vurguluyorum” diyor…
Bu söylemin içinden “Meclis’ten savaş tezkeresini değil de barış yasalarını geçirseydik…” bölümünü alıp soracağım şimdi…
DTP, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası” ve “Siyasal Partiler Yasası” doğrultusunda kurulan bir parti değil mi?...
Meclis çatısı altında “Anayasa” ve “Seçim yasası” teminatı altında “Seçilmiş” milletvekili sıfatıyla 21 kişi ile “Gurup” kurarak mecliste “Yasama” görevini yerine getirmiyor musunuz?
Yasaların teminatı altında “Legal” bir parti sıfatıyla sizi engelleyen bir şey mi var ki, siz “Yasama Meclisi”nin önüne kendi deyiminizle ifade edersek “…barış yasaları…” getirmiyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü ölçüler içinde, ülkenin bağımsızlığına ve bütünlüğüne zarar vermeden, insan onuruna yakışan “Yasa” veya “Yasalar” getirdiniz de görüşülmedi mi?
Yoksa bilmediğimiz bir şey var da 21 kişiden oluşan “Gurubu” ile bir parti “Yasa teklifi” sunamıyor mu “Yasama Meclisine” de siz şimdi “…gelseydi…” diyorsunuz?
Siz niye getirmiyorsunuz?
İşte zurnanın “Zırt” dediği soru bu…
Siz niye getirmiyorsunuz?
TBMM çatısı altında bir partinin milletvekilleri olarak en doğal hakkınız, hakkınız olmanın da ötesinde göreviniz…
Yasama organının önüne bir “Yasanın” gelmesi ayrı bir olay, gelen yasanın kabul edilip edilmemesi bir başka olay, siz önce bu “…barış yasası…” neyse, neyi amaçlıyorsanız onu bir ortaya koyun bakalım…
Dünkü yazımıza göndermede bulunarak “Şu sepetinizin içini bir doldurun bakalım, içinde ne var görelim” diyorum…
Laf söylemek kolay, lafla politika yapmak da kolay, zor olan ne istediğinizi “Net” biçimde ortaya koymak…
Tabi buradaki “Zor” olan, ortaya konulacak “…barış yasası…”nın içeriğinde nelerin olacağı…
İçeriği, Anayasa’ya, ülkenin birlik ve bütünlüğüne, üniter devlet yapısına, sınırların değişmezliğine, tek çakıl taşının ülke sınırları dışına çıkarılamayacağı gerçeğine filan uygun olması gerekir…
Eğer “Bizlerin” görmediği, göremediği bir düzenleme varsa, ortaya konulur, görürüz ve düzeltiriz…
Bu kadar “Basit” mi?...
Evet, “Net” olarak söylüyorum ki, ülke çıkarına, millet çıkarına olan her şey bugüne kadar bu meclisten geçmiş, bundan sonra da geçecektir.
Derdimiz ne öyleyse, neden “… barış yasalarını geçirebilseydik…” cümlesini kuruyoruz?
Zaten “Dert” dediğimiz şey de bu noktada ya…
DTP ve onun çatısı altında siyaset yapanların, onların peşine takılıp gidenlerin, akıllarının arkasında saklı tuttuklarını, akıllarından çıkarıp da “SEPET”in içine koyamadıklarından kaynaklanıyor.
Ah o düşünceleri “Net” bir biçimde ortaya koyabilseler…
O zaman “Olur” mu “Olmaz” mı belli olacak. Belli olacak ki kimin ne istediği ortaya çıkacak.
Sepeti doldurun da gelin sepeti…
“Boş sepet” ile bir yere varılmaz.
Hele “Boş”luk kafadaysa, hiç varılmaz…
<ı>10 EKİM 2008