- Kategori
- Siyaset
Ahmet Türk’ün sözleri inandırıcı gelmiyor!
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün TBMM’ deki “Demokratik Açılım” özel gündemli toplantıda yaptığı konuşma ne yazık ki inandırıcı değildir. Sözleri aşırı bir suçlama ve üstü kapalı tehditlerle doludur. İşte birkaç paragraf:
<ı>“PKK Devletin hataları sonucu doğdu. O dönemlerde sorunların üstüne şiddetle gidildi. Tepkilerin nedenleri doğru analiz edilmedi. Bunlar yapılmış olsaydı, bugün 40 bin ölüden, binlerce faili meçhulden bahsetmeyecektik.” 40 bin vatandaşın ölümünden devleti sorumlu tutuyor. Mağduru oynuyor. Ancak bu sözlerde doğruluk payı da yok değil hani. Zamanında Özal hükûmetince olay “üç beş çapulcunun işi” olarak küçümsenmeyip ciddi olarak ele alınsaydı, daha sonra gelen iktidarlarda dâhil olmak üzere bölücübaşını Suriye’den resmen istemek için 12 yıl beklenmeseydi, bugün ne Kürt sorununu konuşacaktık ne de 40 bin vatandaşımız yok yere hayatını kaybetmeyecekti.
<ı>“Eğer ciddi bir çözüm yaklaşımı gösterilirse; silahlar üç ay içinde Türkiye'nin gündeminden kalkabilir.” Kısaca; İstediklerimiz verilirse silahlar susar, verilmezse üç ay sonra silahlar yeniden ateşlenir diyor. Tehdit ediyor!.. Bu sözleriyle Örgütün siyasitemsilcisi olduklarını da bir kez daha vurguluyor. Sürekli barıştan söz eden Türk, Örgütün suçlu olduğunu mutlaka silah bırakması gerektiğini söyleyemiyor…
Hele bir cümlesi var ki son derece ilginç: “<ı>Türklerin Anadolu’ya geldiği günden bu yana ilişki kurduğu Kürt halkı bir anda tarih sahnesinden çıkarıldı.” (…) Tarihin hiçbir döneminde devlet olamayan ve devlet kuramayan Kürtler sanki Anadolu’da bir devlet kurmuşlar ve Türklerde bu devleti yıkmışlar, yok etmişler. Hani neredeyse Anadolu’nun gerçek sahibi Kürtlerdir diyecek ama şimdilik dili varmıyor…
Konuşmanın tamamına burada yer vermek mümkün değil. Ancak burada her fırsatta “barışa katkı” sağlayacaklarını ifade eden Ahmet Türk’e birkaç soru sormadan geçemeyeceğiz:
Köyleri yakıp, yıkanlar, bebekleri kundaklarında kurşunlayanlar, öğretmenleri, imamları genç-yaşlı demeden masum halkı katledenler kim?
Eruh’ta dört askeri katlettikleri menfur saldırının 25. Yılını davul zurnalarla kutlayanlar kim?
Her fırsatta Kürdistan” tan söz eden, sözde Kürdistan haritasının ve PKK bayrağının önünde demeç verenler kim?
Ahmet Türk istediği kadar açılımın ABD projesi olmadığını söylemeye devam etsin. Kimseyi inandıramaz. Bölünmüş Türkiye haritasını daha 1948 lerde yayınlayan, 2006’da NATO Savunma Koleji’nde ki seminerde aynı haritayı kullanan ve Türk subaylarının semineri terk etmesine sebep olan ABD bu oyunun baş aktörüdür. (Radikal, 29.09.2006)
“Özerklik istiyoruz, kendi devletimiz, kendi askerimiz, polisimiz olsun, Güneydoğu petrollerini biz kontrol etmeliyiz” diyenler kim?
“Bu toprakların adını da değiştireceğiz” diyenler kim?
“29 Mart seçimlerinde ‘Kürdistan’ sınırlarını belirledik. Yani, Van'ı aldık, Siirt'i aldık, 86 yıllık geleneği bozarak Iğdır'ı aldık…” diyenler kim?
Çocukların ellerine taşları tutuşturanlar kim?
Türkiye’ye sınırdan terörist üniformaları ile girerken zafer işareti yapanlar kim?
Bu sorulara samimiyetle ve dürüstçe cevap verecek bir Ahmet Türk’e bizim de güvenimiz sonsuz olacaktır…Ama verecek bir cevabı olduğunu hiç sanmıyoruz!..
Burada yeri gelmişken; Emekli Albay Erdal Sarızeybek, “Haberiniz com” da Kandil´den inip serbest bırakılan teröristlerle ilgili çok çarpıcı bir iddiayı gündeme getirmiş. Sarızeybek, bu teröristlerin, AB´nin parasal desteğiyle kurulacak merkezlerde eğitilip, Doğu ve Güneydoğu Anadolu´da "sivil itaatsizlik eylemleri" için hazırlanacağını söylemiş. Bizden duyurması…
Ahmet Türk, <ı>yaşananlara rağmen halklar arasında bir etnik çatışmanın yaşanmamış olmasını, bir kazanım olarak değerlendiriyor. Demek ki her an bir çatışma çıkmasını beklemişler ama beklenen olmamış… Türk-Kürt çatışması çıkmamış… Çıkmaz da… Çıkmayacak… DTP’ lilerin tüm kışkırtmalarına rağmen sağduyu sahibi Türk Milleti politik oyunlara gelmemiştir. Bugüne kadar birbirleriyle bir sorunları da olmamıştır. Saygın araştırma kuruluşlarının raporları Kürt vatandaşların büyük çoğunluğunun DTP ve PKK’ yı desteklemediğini kanıtlamıştır. DTP, AKP ve dışarıdan da ABD kendileri çalıp kendileri söylüyorlar. AB’ de alkış tutuyor. Tek amaç Türkiye’de bir iç savaş çıkartılmasıdır. Ancak Türk Milleti oyuna gelmeyerek tüm küresel plânları ters yüz etmiştir.
İç İşleri Bakanı Beşir Atalay’ın kurulacağını müjdelediği… “ayrımcılıkla mücadele komisyonu” ise asla kabul edilemez. Ne demek ayrımcılıkla mücadele? Kim neyi ayırıyor? Bu ülkenin boynuna daha hangi suçlayıcı yaftalar asılacak? Türkiye ırkçı devletler ile (ABD’ nin Kızılderili halkına ve zencilere, Almanya’nın Yahudilere uyguladığı ırkçılık) aynı kefeye konulmaktadır. Tarih ve gelecek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne giydirilmek istenen bu haksız ve mesnetsiz suçlamalara elbette gereken cevabı verecektir…
Türkiye’nin çok fazla sorunları olduğu doğrudur. Bölgeler arasında ki gelişmişlik uçurumu basiretsiz politikacıların beceriksiz uygulamaları nedeniyle aşılamamıştır. Ülke 1938’ den sonra iyi yönetilememiştir. Atatürk inkılâplarından tavizler verilmiştir. Din siyasete alet edilmiş, halk gittikçe cehalete ve sefalete mahkûm edilmiştir. Siyasi ve ekonomik bunalımlarla ömürler tüketilmiş, şehitler verilmiştir. Geçmişte Batılı devletler eliyle kucağımıza bırakılan sözde Ermeni ve Kürt sorunu bugün de kucağımızda oturmaya devam etmektedir. Bugün kazanımlarımızın neredeyse tamamı ya Cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemlerde tesis edilmiş, ya da o yıllarda atılan temellerin üzerine inşa edilmiştir. Ne yazık ki bugün Cumhuriyetin kazanımları yok sayılmaktadır.
Türkiye’nin birinci sorunu Ahmet Türk’ün dediği gibi Kürt sorunu değil, ekonomik sorundur. İkinci sorunu eğitim, üçüncü sorunu ise sağlıktır. Ancak ekonomisini düze çıkarmış, eğitim ve sağlıkta medeniyet seviyesini yakalayabilmiş bir Türkiye kapılarını tüm emperyalist ve küresel baronların suratına kapatabilir. Türkiye’de bu potansiyel vardır. Yeter ki dışarıdan ve içeriden bizi rahat bıraksınlar. Ülkemiz tüm bu saydıklarımızı hayata geçirecek evlâtlarını yine bu topraklardan çıkartacaktır. Rüzgârlar elbet bir gün yön değiştirecek ve adeta bir korku imparatorluğuna dönüştürülmeye çalışılan bu ülkenin evlâtlarına doğru esmeye başlayacaktır.
Küresel oyunlar tutmayacaktır… Bu böyle biline!
Tülay Hergünlü İstanbul, 18.11.2009