- Kategori
- Öykü
AHU GÖZLÜM TÜRKÜSÜNÜN ÖYKÜSÜ
Ahu gözlüm tut elimden
Vazgeçmeden emelimden
Aşkın beni temelimden
Yıkmadan gel yakmadan gel
Feymani
Türkü, Adana'ya bağlı Kadirli ilçesinin Azaplı köyünden Âşık Feymani'ye (Osman Taşkaya'ya) aittir. Ankara Devlet Konservatuarı tarafından derlenmiştir.(Çukurova Türküleri, Halil Atılgan (Adana Valiliğinin Cumhuriyet'in 75. Yıl Armağanı), Burcu Ofset, Birinci Baskı, Ankara-Ekim / 1998, s.140-141…Yayımlanmıştır.)
***
Edindiğim bilgilere göre; asıl adı Osman Taşkaya olan âşık, 2 Mayıs 1942 tarihinde Adana'nın (şimdi Osmaniye'nin) Kadirli ilçesine bağlı Azaplı köyünde doğmuştur. Çevresinde, Osman Feymani olarak da tanınır. Babası Mehmet Taşkaya, aslen Tatvan ilçesinin Engesur köyünden, annesi Hüsne Hanım ise Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Avşarpotuklu köyündendir.
Azaplı İlkokulunda okuyan Feymani, babasının kendisini okutmak istemesine karşın, âşık olma isteği yüzünden ilkokuldan sonra eğitimine devam etmez. Ancak araştırmacı bir kişiliğe sahip olan âşık, özellikle tasavvuf ve âşık edebiyatı konularında kendini yetiştirmiş olup yeterli derecede bilgi sahibidir.
1962'de askere alınan âşık, 1964 yılında askerliğini telsiz operatörü olarak tamamlar. Askerlik çağına gelene kadar, kendi köyünde çiftçilik ve çobanlık yapan Feymani, asker ocağında almış olduğu telsiz operatörlüğü eğitimini belgelendirmeyi ihmal ettiğinden, askerlik sonrası bu mesleği sürdüremez. İstanbul’da bir oyuncak fabrikasında montaj ustası olarak çalışmaya başlar. Ardından çeşitli işlerde çalıştıktan sonra 1968 yılında âşıklığa başlar ve 1971 yılında tekrar köyüne döner. Şu anda geçimini âşıklık yaparak sağlamaktadır.
Taşkaya, 1968 yılında kendisi de bir âşık olan, şiirlerinde Mahremi mahlasını kullanan ve Âşık Deli Hazım'ın kızı olan Fatma Hanım’la evlenir. Âşığın bu evlilikten üç oğlu ile bir kızı olur. Âşığın hayatı birçok belgesele konu olur; "Ahu Gözlüm" türküsü ve türkünün hikâyesi filme dönüştürülür.
Âşığın 5-6 yaşlarındayken Gülizar adlı bir kıza ilgi duyması, onun şiir söylemeye başlamasına ve âşıklığa ilk adımını atmasına neden olur. Bağlama çalmayı kendi olanaklarıyla öğrenmiş olan âşığın yaklaşımı ile yöreye gelen Ali İzzet Özkan, Âşık Veysel gibi ustalardan etkilenmesiyle âşıklığı ortaya çıkar.
O, günümüzde iyi derecede bağlama çalabilmekte ve sık sık sazlı sözlü ortamlara, âşık atışmalarına ve yarışmalarına katılmaktadır.
***
Feymani’nin kendi anlatımıyla türkünün öyküsü kısaca şöyle:
“Hayatımın ilginç yönü, diyebilirim. Bu türkü başıma kimi olayları da getirdi. Fatma Hanıma âşık oldum. O da beni sevdi! İstedik babası verdi. Gelin alıcılar gitti ve getirdiler. Gelin geldiğini gördüm. Bir de ne göreyim? O sırada jandarma arabası da geldi. Komutan, bir şey sormadan beni aldı götürdü. Sorgusuz sualsiz tutukevine koydular. 33 gün yattım! Yanlışlık olmuş dediler, çıktım.
Gelinden hiç mi hiç haber alamadım. Ben gelmeden önce babası gelerek kızını alıp götürmüş. Kozan’ın Bucak köyüne gitmişler. Evini buldum oradan gizlice taşınmışlar. Üç yıl aradım bulamadım. Bir arkadaşım, “Adana’da Küçüksaat civarında gördüm.” Dedi. Ara ki bulasın... Bu duygu ortamda ‘Ahu gözlüm’ türküsü doğdu, diyebilirim”
Ahu gözlüm tut elimden
Vazgeçmeden emelimden
Aşkın beni temelimden
Yıkmadan gel yakmadan gel
Derde salmadan başımı
Noksan etmeden işimi
(Zehir etmeden aşımı)
Damla damla gözyaşımı
Dökmeden gel akmadan gel
Göz değmeden yapımıza
Yıkılmadan tapımıza
Kara deve kapımıza
Çökmeden gel ıhmadan gel
Feymani'yim kaçma benden
Usanmadı gönül senden
Ecel tatlı canı tenden
Çekmeden gel çıkmadan gel
Âşık Feymani
(Çoban Osman / Osman Taşkaya)
*