Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '07

 
Kategori
Sağlık
 

Aile hekimliği

Aile hekimliği
 

Sağlık sisteminin içerisinde uzunca bir süre görev yapmış birisi olarak ülkemdeki sağlık sisteminde yaşanan sorunlar ve gerçekleştirilmeye çalışılan yapısal değişiklikler herkes gibi benimde ilgimi çekiyor.

Sağlık sistemindeki sorunların çözümünde köklü bir reform ihtiyacının varlığı yıllardan beri söylenegelmekte. Bugün bunun için düğmeye basılmış durumda. Eğer bir sistemde aksaklıklar, tıkanıklıklar, bozulmalar, şikayetler varsa reform kaçınılmaz olabilir.

Reform, yapılan değişiklik ve yeniliklerle bir sürecin ya da kurumun daha iyi duruma getirilmesi anlamına gelir. Bu anlamda reform, sürecin ya da kurumun yeniden yapılanması ile de sonuçlanacaktır. Ancak her yeniden yapılanma reform değildir. “Reform” adı verilen pek çok yeniden yapılanma girişimi, etkilenen geniş kesimler açısından daha iyi duruma gelmeyi ifade etmemektedir.

Burada sağlık sistemi içerisinde temel sağlık hizmetlerini gerçekleştirmeye çalışan sağlık ocaklarının yerine ikame edilmeye çalışılan Aile Hekimliğinden bahsetmek istiyorum.

Sağlık Bakanlığı Düzce de başlattığı Aile hekimliği pilot uygulamasını 11 daha ilde yaygınlaştırma çabaları içerisinde . Sonraki aşamada, GSS nın hayata geçmesiyle birlikte tüm Türkiye de uygulama başlayacak.

Sağlık Bakanlığı diyor ki; “Herkesin bir Aile doktoru olacak, sizi o takip edecek, ihtiyacınız olduğu anda yanınızda olacak.” “Doktor seçme özgürlüğünüz var, hangi doktor sizin aile doktorunuz olacaksa, buna siz karar vereceksiniz.” Kulağa hoş gelen söylemler. Çünkü hepimiz hasta olduğumuzda sıra beklemeden, bizi güler yüzle karşılayacak, bizi tanıyan, bizimle ilgilenen, doğru teşhis koyup bizi tedavi eden bir doktorumuz olsun isteriz.

Peki Aile hekimliği nedir, nasıl işler?

Aile hekimleri; Sağlık Bakanlığının belirlediği bölgelerde 3500-4000 kişiye hizmet veren, Aile hekimliği uzmanı, uzman hekim veya pratisyen hekimlerdir.Fakat sayı olarak çoğunlukla pratisyen hekimlerin bu işi yürüteceği görülmektedir. Her aile hekimi yanında en az 1 aile sağlığı elemanı çalıştıracak.(Ebe-Hemşire, Sağlık Memuru)

Aile hekimleri; 24 saat , zorunlu hallerde eve giderek, poliklinik hizmetleri ve tüm 1. basamak sağlık hizmetlerini yürütecekler.Bu hizmetlerin içinde koruyucu sağlık hizmetleri, Ana- çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetleri , laboratuar hizmetleri ve periyodik kontroller vardır.

Aile hekimleri 1 yıllık sürelerle Sağlık Bakanlığı , GSS hayata geçtiğinde ise GSS ile sözleşme yapacaklardır. Birlikte çalıştıkları sağlık personeli de aynı şekilde sözleşmeli olarak çalışacaktır.

Acil haller dışında herkes önce kayıtlı olduğu Aile hekimine başvurmak zorundadır. Yoksa gideceği yere parasını öder. Gerekli görürse Aile hekimi hastayı uzmana sevk eder.

Hasta sayısı 1000 in altına düşen aile hekiminin 3 ay sonunda sözleşmesi fesh edilir.

Aile hekimliği hizmetinin finansmanı GSS ( Genel sağlık sigortas)ile karşılanır.Genel sağlık sigortası yaşama geçirildiğinde herkes sigortalı olacağından , vatandaş aile hekiminden bir hizmet alıyorsa bunu GSS karşılayacak. Doktor ile hasta arasına para konusu girmeyecek deniliyor.

Buraya kadar anlattığım tablo göze hoş görünüyor, kulağa da hoş geliyor.. Fakat tablonun bir de arka yüzü var.

İşte o arka yüzü, hizmeti alan vatandaş , hizmeti üreten sağlık çalışanları ve devlet açısından değerlendirmek gerekir.

Fakat burada , sadece hizmeti alan vatandaş açısından birkaç değerlendirmede bulunmak istiyorum.

Aile hekimliği, devletin sağlık hizmetlerini özelleştirmesinin ilk adımıdır.

-Aile hekimlerinin her birisi küçük birer işletmedirler.Hem yönetimsel hem denetim hemde standardizasyon sorunları yaşanacaktır.

Aile hekimliğinin finansmanı GSS ndan karşılanacaktır. GSS katılımın zorunlu olduğu, prime dayalı, bir fondur.

-GSS Prim oranı, prime esas kazancın % 12, 5 tir. ES,Bağkur ve SSK için %5 sigortalı, %7.5 ise işveren hissesidir.Yalnızca GSS na tabi olanların primi, prime esas kazancın %12sidir. 127 Ytl. kişi başı geliri olan kişiler gelirinin %12 sini GSS primi olarak ödeyeceklerdir.

-Yeşil kartlıların ve yoksulların ( geliri 127 Ytl den az) primi devlet tarafından ödenmektedir.

-Prim usulünü öngören GSS, prim toplarken eşitsizlikler öngörür. . Prim ödeme alt sınırı aylık asgari ücret (488 YTL), üst sınır ise alt sınırın 6, 5 katı (3.176YTL) olarak öngörülüyor. Asgari ücretin altında kazananlar asgari ücret üzerinden, aylık 3.176’nın üzerinde kazananlar da üst sınır üzerinden prim ödeyecektir. Dolayısıyla daha yüksek gelir grupları korunmaktadır

-Hastalardan her muayenede 2 YTL, tahlil ve tetkikler için yüzde 3-6 ve ilaç, ortez ve protezler için yüzde 10-20 katılım payı alınacaktır. Katılım payı ödeyemeyenler sağlık hizmetinden yararlanamazlar.

-Aile hekimi hastanın önce primini ödeyip ödemediğine bakacaktır. Eğer ödemediyse doktor parasını alamayacak , bu nedenle de hastaya bakmak istemeyecektir.Çünkü artık sağlık kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılmak özelleştirilmek istenmektedir.

Ayrıca yapılmak istenenle deniliyorki ; “Sigorta primlerinizle, size bir paket hizmet sunacağız. Eğer ihtiyacınız bu paketin içerisindeyse ondan yararlanacaksınız. Ama bu paketin dışına çıkıyorsa, o zaman kusura bakmayın; ya ek bir sigorta yaptıracaksınız ya da bunu kendiniz cebinizden ödeyeceksiniz.”

Primi toplayacak olan sigorta fonu eğer herhangi bir ödeme güçlüğüne düşerse hizmeti daha da küçültebilir veya primleri arttırabilir.

Ayrıca SSK ve Bağkur primlerini bile düzenli toplayamayan devlet GSS primlerini nasıl toplayacaktır.Primini ödeyemeyen vatandaş sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanacaktır?Bu soruların cevabı net değildir.

Aile hekiminin dışında bir doktora muayeneye gidemezsin. İstediğin doktoru aynı ilçe sınırları içerisinde olan bir başkasıyla ve 6 ay önceden bildirmek suretiyle değiştirebilirsin. Oysa aile hekimliğini tanıtım kampanyalarında istediğin hekimi seçme özgürlüğünüz var deniliyordu.

Aile hekimliği sisteminde insan gücü hesaplamaları da yanlıştır. Doktor başına 3500-4000 nüfus; hem poliklinik çalışmaları, hem rutin hasta ziyaretleri, koruyucu hekimliğe yönelik ana- çocuk sağlığı hizmetleri ve aşılama çalışmaları açısından fazladır. Sağlık Bak.nın 2000 yılında gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre kişi başı yıllık hekime başvuru sayısı 4 ün üzerindedir.Bir hekime bağlı 3000 kişinin olduğunu düşünelim bu hekimin 15. dakika vakit ayırarak bir hastaya baktığını ve bu sayının günlük 30 olduğunu hesaplarsak toplam 7.5 saatini poliklinik hizmetlerine ayırmış olduğunu görürüz.Gününün 7.5 saatini poliklinik hizmetlerine ayırmış olan bir doktor ana-çocuk sağlığı, aile planlaması ve diğer koruyucu sağlık hizmetlerine nasıl vakit ayıracaktır? Bu durumda bu hizmetler ikinci planda kalacaktır. Ayrıca kişi başı ve hizmet başı ücret ödendiği için doktor para kazandığı poliklinik hizmetlerine daha fazla vakit ayıracak , koruyucu sağlık hizmetleri ikinci planda kalacaktır.

Oysa koruyucu sağlık hizmetleri (Ana-çocuk sağlığı hizmetleri, aşılama çalışmaları, çevre sağlığı hizmetleri, aile planlaması çalışmaları)sonucunda elde edilen göstergeler, bir ülkenin gelişmişliğini gösteren en önemli verilerdir.Ve bir ekip çalışması ile yapılması gerekir. Sağlık hizmetlerinin bütüncül yapısı parçalanacaktır. Aile hekimliğinde hizmetler toplumun bütününe değil bireye yöneliktir.

Burada sadece hizmeti alanlar açısından kısa bir değerlendirme yaptım. Bugün hem akademik ve bilimsel çevreler hemde ilgili meslek örgütleri bu modelin ülkemizde uygulanabilir bir model olmadığı görüşündedirler.Sağlıkta dönüşüm programı kapsamında hayata geçirlmeye çalışılan Aile hekimliği modeli bir Dünya Bankası Projesidir ve Dünya bankasının finansman desteği ile yürütülmektedir.Ve hükümet ilgili kesimlerin görüşlerini göz ardı ederek bu modeli uygulamaya koymaktadır. Sonuçlarını göreceğiz.

Tijen Taşlı- İzmir

Resim : http://www.e84.net/r-meslek-255-doktor-261-doktor-resimleri-763.htm:

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..