Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '07

 
Kategori
Haber
 

Ak Güvercin - Karaoğlan, Saygıyla Anıyoruz!

Ak Güvercin - Karaoğlan, Saygıyla Anıyoruz!
 

Resim alıntıdır


5 Kasım 2006, bir yıl ne çabuk geçmiş.O caddelere sığmayan kalabalıklar ve Rahşan Hanım'ın gençleri bile kıskandıracak dirayetle  ayakta durması ve kilometrelerce  yürümesi, hüznünü kendine saklaması. daha dün gibi oysa.

Biz, "yarından sonra ayağa kalkamaz," yıkılır derken, ertesi gün dimdik ve dinç bir şekilde televizyon programına çıkması, "Karaoğlan" ile geçirdiği uzun yıllarını gayet güzel bir şekilde anlatması. "İşte gerçek sevgi, yüzyılın aşkı bu" demiştim...

Ve çağdaş Türk Kadını'na iyi bir örnektir. Önceleri Rahşan Hanım'ın fikirlerini ve davranışlarını pek onaylamıyordum, Ecevit'in ölümünden sonraki görüntüsü  fikirlerimi oldukça değiştirmişti.


Ak Güvercin- Karaoğlan, iki zıt rengin bir insanla bu kadar uyumlu bir şekilde özdeşleşmesi, başka örneği yoktur, sanırım. Ecevit deyince aklıma, birçok akranım gibi 78 kuşağının yaşadığı sıkıntılı, yokluk dolu ama umutla bağırılan yıllar gelir. 1976 yılında seçim kampanyasında canlı canlı izlemiştim Ecevit'i otobüsün üstünde, hem de çok yakınında.

Neyine güvenirdik bilmem, ( Dünyalığı azdı, hele o yıllarda.) hep bir ağızdan :" Umudumuz Ecevit!" diye bas bas bağırdık. Lise yıllarımda tüm okul arkadaşlarımla, oylarımızı sürekli ona vereceğimize dair ant içmiştik. Gençlik işte! Sonra büyüdüm, oy kullanma hakkımı kazandım ama rahmetliye bir tek oyum bile nasip olmadı. Bu da yüzyılın itirafı olsun!

Oy vermedim ama kişiliğini, dürüstlüğünü, kültür ve sanat birikimini hiç inkar etmedim. O da Erdal İnönü gibi siyasete fazla geliyordu, ama seviyordu, hiç bırakmak istemedi. Halefi ve yıllarca mücadele ettiği Erbakan Hoca bile, "Sayın Ecevit'e her zaman sempatim olmuştur," demişti.

Keza Süleyman Demirel yine öyle. İyi de demezler mi, madem seviyordunuz, sempatiniz vardı, ne diye insanlara o sıkıntıları, o düşmanlıkları yaşattınız?

Siyaset bu işte, insanlar birbirlerini yesin, siyasiler aynı masada yemek yesin. Ama Özal'dan sonra halkın gözü açıldı, önceki dönemler gibi birbirlerine karşı o kadar yoğun kin ve nefret beslemiyorlar ve tabii ki rahata da alıştılar.

28 Mayıs 1925 yılında başladığı hayat yolculuğu, geçen yıl bugün uzun süre tedavi gördüğü GATA'da son bulmuştu, çok sevdiği hayata ve sevgili Rahşan'ına veda etmişti. Ecevitler onca mütevaziliklerine karşı insanlarla fazla içiçe değildi. Bir bardak demli çayları, kitapları, şiirleri ve birbirleri ile sohbetleri akılda kalanlar. Aynen şiirinde olduğu gibi...

YAPAMADIĞIMIZ

-Rahşan´a-

akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi
soyunmak vardı derdinden evrenin
bir entari serinliğini giyinmek
kendi derdini tespih gibi çekmek elinde

yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü
karşında polisiye roman okumak vardı
sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz
sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak

oturmağa konuklar gelmesi bazen
çevresinde bir masanın kaygısız
sıcacık konularda bir demli çay gibi
bilmedik komşularla konuşmak

dünyamızla uyuşmak vardı
oyunda sonunu görmeden oynamak
sevinebilmek kazandığına
yitirdiğine yerinebilmek

düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten
kamaştıkça örtebilmek gözlerini
düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini
uyayabilmek vardı vaktinde rahat

Bülent Ecevit

21.07.2006 Saat: 00:00



Bir yıl arayla iki önemli fikir adamını kaybettik, boşluklar doldurulur ama onların ki biraz zor olacak!

Her ikisine de rahmet diliyorum! Ruhları şad olsun!

Resim alıntıdır:
ntvmsnbc.com.tr/news/252045.jpg

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..