Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '21

 
Kategori
Siyaset
 

AK Parti ve Dış Politikası

CUMHURBAŞKANI Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın demeçleri, nedense bu ülkede bazı kesimleri rahatsız ediyor…

Etmekle kalmıyor, “inandırıcılığını” sorguluyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli kereler Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini düzeltmesinden ve “yeni bir sayfa açmasından” bahis açıyor ya, dediğim gibi bazı Erdoğan alerjisi olanlar, hemen “istemezük” diye kazan kaldırmaya başlıyorlar.

Bu bahsettiğim kesim de, kendilerini “aydın”, “ilerici”,seküler/laik” diye tanımlayan kesim. Tabii böyle olunca, yani bunlar gibi düşünmeyince, bunlar gibi yaşam tarzına sahip olmayınca veya bunların istediği politikaları izlemeyince, ne oluyor?

Doğal olarak “gerici” ve “karşıdevrimci” oluyorsunuz. Şunu bir türlü anlayamıyorlar: Bu topraklar “kadim gelenekler ve inançlarla” yoğrulmuş bir coğrafya parçası. Doğal olarak bu kadim inançların içerisinde İslam dininin olması ve ülkemizin kahir ekseriyetinin Müslüman olması, bu müzmin kesimi rahatsız ediyor.

Hadi Avrupalıları anlıyoruz, onların doğuya bakışları “önyargılı” ve “din menşeili”… İslam dinine ne gözle baktıklarını biliyoruz. İslamiyet denince Avrupalılar daha çok, terör ve terör örgütlerini anımsıyorlar. BOKO HARAM, DEAŞ, EŞ ŞABAB, EL KAİDE gibi terör örgütleri üzerinden İslam Dünyasını okumaya ve değerlendirmeye tâbi tutuyorlar. İslam dini hakkında esaslı bir değerlendirme yapacak kadar “derinlikleri” olmayan Garpçıları, dediğim gibi anlamakta pek zorlanmıyoruz.

Muhafazakâr demokrat olduklarını hiçbir zaman saklamayan bir partinin, yer yer AB’nin entegrasyon sürecine taş koymasından ötürü “Hıristiyan Kulübü” olarak değerlendirmesi eleştiri oklarına neden oluyor. Oluyor olmasına da, nedense AB’nin ahde vefa duygusundan bağımsız ve riyakârca davranmasını hiç gündeme taşımıyorlar. AB ülkeleri değil mi ki, AK Parti’nin sürece yönelik çalışmalarını sabote edenler… Bugün, Almanya ve Fransa’nın, Türkiye’nin AB içinde yer almasına nasıl baktıkları ortada değil mi?

* * *

Avrupa Birliği ülkeleri samimiyetsizliklerinden ve ikiyüzlülüklerinden ötürü, “Hıristiyan Kulübü” yaftasını haketmekteler. Dediğim gibi, AB ülkelerini ve özelde Almanya ve Fransa’nın hazımsızlığını anlayabiliyoruz. İslam adına cihat ettiklerinin propagandasını yapan ve masum insanları katleden terör örgütleri üzerinden, İslamiyet ve Müslüman kimliği mütalaasına giriyorlar.

Burada, AK Parti’nin muhafazakâr kimliğiyle ülkemizi muasır medeniyet hedefi olarak AB çatısı içinde görmesinin neresi yanlış? Liberaller ve sözde solcular su koyvermeye başladılar. Son dönemlerde, liberallerden ve solcu olduklarını zannedenlerden özelde Sayın Erdoğan’a genelde de AK Patiye tazyikler yoğunlaştırıldı. Niyet okumakla vakit geçirdiklerinden, Türkiye’nin yaşadığı değişimi tahlil edemiyorlar.

AK Parti, bir dönem Avrupa Birliği’nin birliğe entegrasyon sürecine taş koymasından ötürü, biz de bu sürece “Ankara Kriterlere” der, yolumuza devam ederiz demişti. Demişti de başına gelmeyen kalmamıştı. Yok efendim Türkiye yönünü doğuya dönüyor. Yok efendim Türkiye’de eksen kayması var. Yahu 18 yıldır iktidarda olan bir partinin, hâlen samimiyetini bir türlü test edip noktalayamadılar.

Adalet ve Kalkınma Partisinin yıllardır bir gizli ajandasının olduğu, yine kara kaplı defterinde karşıdevrim yazdığı vb. AK Parti, yıllardır ötelenmiş ve yabancılaştırılmış “Esmer Türkleri” arkasına alarak iktidara gelmiş; bu bağlamda hem ekonomik refahı hem de siyasal iktidarı geniş tabanlara yansıtmıştır. Bugün tartıştığımız; laiklik, demokrasi, temel insan hak ve özgürlükleri ve yine kalkınma ve devrim olguları, son tahlilde neyi hedeflemektedir? Türkiye’nin muasır uygarlık projesi, ne zamandan beridir iktidarların hayalidir.

Bugün yine bakıyoruz bazı muhalefet yaptığını zanneden odaklara, zamanında kendilerinin de rol aldıkları politikaları eleştiriyorlar. Türkiye, belki bazen dış politikada yol kazaları yaşamış olabilir. Öte yandan dışişleri bakanlığını Sayın Ahmet Davutoğlu’nun yürüttüğü dönemlerde; izlenen pro-aktif siyasa, oynak eksenli dış politika, stratejik derinlik, komşularla sıfır sorun, değerli yalnızlık; bu dış politika düsturlarına ardı sıra methiyeler düzülüyordu.

Aynı akıl tutulmasını şimdi Sn. Ahmet Davutoğlu da yaşamakta. Eleştirmek en kolay siyaset tarzı. Türkiye kadim coğrafyalardaki ülkelerle, özellikle Arap ülkeleriyle ilişkilerini, ticari ilişkilerini düzeltince ve yoğunlaştırınca, şıpından eksen kayması etiketini yapıştırıyorlar. Şunu ekleyip yazıyı bitirelim. Türkiye’miz laiklikten taviz vermeden, konumlandığı coğrafyadaki ülkelerle ilişki içinde olacak; bu İslam ülkeleri de olur, Hıristiyan ülkeleri de olur.

 

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..