Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

Cemaat, Çocukluğum ve Çocukluk Arkadaşlarım

Cemaat, Çocukluğum ve Çocukluk Arkadaşlarım
 

  • Güngören!
  • Çocukluğumun, ilk gençlik yıllarımın, öğrencilik hayatımın geçtiği bir semt Güngören…  Bakırköy’e bağlı bir semtken, hızlı göç alması nedeniyle 1990’lı yıllarda ilçe olmuş bir yer. Dar sokakları, izbe konutları, çamurlu yolları, köşe başı kahvehaneleri, yoğun nüfusu, çarpık yapılaşmasıyla o bildik Türk tipi kentleşmenin tipik bir örneğidir.
  • Güngören izbe yapılara, çamurlu yollara bezelidir de, Güngören’i çevrelemiş olan diğer ilçelerin durumu çok mu farklıdır? Hayır… Bağcılar, Esenler, Bahçelievler, Zeytinburnu… Hepsi de birbirinin kopyası ilçeler. Bu ilçelerin en nadide benzerliği, nüfus yoğunluğu ve genç nüfusun bu ilçelere sirayet etmesidir. Kafanızı kaldırdığınız her yerde inanılmaz düzeyde bir genç nüfusun varlığına tanık olursunuz. Bu ilçelerde kahvehaneler o denli çoktur ki sayısının dahi ne kadar olduğu bilinmez. Ve işte o genç nüfusun, en ucuz eğlence aracı ve vakit geçirme mekânları o kahvehanelerdir.
  • 1980’li yılların ilk yarısı…
  • Mahalle arasında top oynayarak gündelik yaşamımızı sürdürüyoruz. Henüz daha en büyüğümüzün 15 yaşında olduğu zamanlar. Sabah veyahut öğleden sonra okul… Ve sonrasında top peşinde koşturmak… Öyle aman aman hedeflerimiz de yok. Daha iyi bir eğitim almak, iyi bir üniversitede okumak ve sonrasında kariyer yapmak… Böyle hedefler bizlere hiç bulaşmadı. Yaz tatillerinde mahallenin çocuklarının en keyifli eğlencesi Kuran kurslarına gitmekti. Kurslar kimi zaman mahalleden birisinin evinde verilirdi, kimi zaman camide verilirdi. Malum... Yaşamış olduğumuz yer, yani Güngören, bir hayli muhafazakâr ve tutucu bir yerdi. Güngören’de yaşayan hemen hemen bütün çocuklar, ille de bir Kuran kursu sürecine tabii tutulmuştur. Ben mi? Hayır… Hiç gitmedim Kuran kursuna. Kuran okumasını da bilmem.
  • Öğlen arası erkek çocuklar takkelerini giyer, kız çocukları başına bir örtü takar, ellerinde Kuranları, kursun verileceğe mekâna doğru hızla giderlerdi. Ve işte o saatlerde, biz, mahalleden birkaç kişi, bu kurslara katılmadığımızdan birlikte takılırdık. Taa ki, diğerleri, kurstan çıkana kadar. Sonrasında, gece yarılarını bulan oyunlar…
  • İşte tam da bu yıllarda kurulmuştu mahalle takımımız. Yaşları otuzlarına yakın iki kişinin başını çektiği bir futbol kulübü ortaya çıktı. Yaz aylarında zamanımızın önemli bir kısmını bu kulüpte top oynayarak veya bizden yaşça büyük bu ağabeylerle sohbet ederek geçiriyorduk. İlk kez o sohbetler sonrasında Sızıntı Dergisiyle tanışmıştım. Bu ikili kendilerini sevdirme hususunda hayli maharetlilerdi. O takımda oynayan çocukların bütün dertlerini kendilerine dert ediniyorlardı. Belki de salt bu nedenden dolayı, bütün çocukların saygı duyduğu birer kimliğe bürünmüşlerdi. Lakin birileri daha vardı. O birileri ise bu kişilere karşı hiç de hazetmeyen bir tavır içerisindeydiler. Nedenini çok zaman merak etmiştim. Taa ki, yanıtını yıllar sonra, aklım biraz daha erdiğinde almıştım. Bir tarafta, biz çocukları bir cemaatin mensubu olarak örgütlemeye çalışan birileri, diğer tarafta durumun farkında olan ve bu duruma göz yummayan başka birileri… Her iki tarafta birbirinden hazetmiyor, hangisinin yanına sokuluyorsanız, diğerini kötülemekle meşgul bir duruma tanık oluyorduk. En nihayetinde, dediğim gibi, esas hedef biz çocukları bir cemaat etrafında örgütlemeye çalışan birilerine karşı, o birilerine bu fırsatı vermek istemeyen başka birileri…
  • Az buçuk kendimize özgü bir siyasal kimlik oluşmaya başladığında cemaat kültürünü bizlere enjekte etmeye çalışan kesimden uzaklaşmak durumunda kalmıştım. Kaldı ki, ne yetişmiş olduğum aile yapısı, nede kendi asli çevrem bu gibi örgütlenmeler için şahsımda hiç de potansiyel bir görüntünün oluşmasına neden olmuyordu. Belki de sebep budur ki peşimden hiç gelmediler.
  • O çocukluk arkadaşlarımla yıllar sonra karşılaştığımda, her birisinin sıkı birer cemaatçi olduğunu görebiliyordum.
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..