Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '15

 
Kategori
Anılar
 

Ak/saraydan Ayvan/saraya 6. Bölüm

Ak/saraydan Ayvan/saraya 6. Bölüm
 

Alıntı


Sofraya oturmadan telefon gelmişti, annem soran gözlerle - Gelen telefon ev sahibinden mi? Nebahat teyze, başını sallayarak - Evet demiş, bizleri rahatlatmıştı, annemin aklı kardeşlerimde ama özellikle de küçük kardeşimde kalmıştı. Gelen telefon ev sahibi olacak beyden, bir saate kadar tutacağımız evin önünde olacağını söyleyip görüşmek üzere deyip kapatmış.
 
Nebahat teyzenin yapmış olduğu çiğ köfte, kuru fasulye pilav envai çeşit turşu, üstüne üstlük Binnaz teyzenin getirmiş olduğu kuru biber, patlıcan dolması ve de revani. Kapının zili çalınmış içeri Nebahat teyzenin erkek kardeşi Nail amca girmişti. Oda gelirken; Adam başına ikişer lahmacundan  22 adet lahmacun yaptırıp getirmiş. Annem - Bu kadar zahmete ne gerek vardı, maşallah her gelen elleri boş gelmiyor, bu yemeklerle değil on bir, otuz kişi doyar dediğinde. Binnaz teyze - Bizler boğazımıza düşkünüzdür, birde çocuklarımızın vardı-yeli çalışmalarını eklersek, zamanlı zamansız sofra kurulur, akşama kadar da  Allah ne verdiyse böylece, bizlerde siler süpürürüz demiş ve hep birlikte gülüşmüştük. 
 
Bir saat sonra Kemal amca, Nebahat teyze, Nail amca, Binnaz teyze, annem ve ben tutacağımız evin önüne geldiğimizde ev sahibi bey bizi bekliyordu, kısa bir tanışma faslından sonra, evin sahibi bey - Kaç çocuğunuz var. Annem - 2 oğlum, bir kızım var beyefendi. Ev sahibi bey - Tamam hanımefendi dedikten sonra, mukavele kağıdına imzayı atan annem, 3 aylık kaparo ile gelecek ayın, yani taşınacağımız ayın da kirasını vererek tokalaşıp, nihayetinde evi tutmuştuk, öyle ki evin içini gezip görmeden! Kemal amca - Tutulacak evin içini görelim hemşehrim, akarı kokarı var mı dediğinde. Evin sahibi - Tabi, buyurun yukarı çıkıp bakalım demişti. Evin iki odası vardı, sokağa bakan oda, cumbalı  ve de oldukça büyüktü, ortada bir ara vardı, küçük bir oda konumunda, biz orayı mutfak gibi kullanmaya başlamıştık, 2. oda ise yatak odasıydı, tuvalet ve banyo 2. odadaydı. 3. Katta oturan Necla teyze, kayın-validesi Saadet nine, kayın babası, kayın biraderi ve 3 çocuğuyla beraber oturuyorlardı, bizi görerek gelmiş ve hoş geldiniz demişlerdi. Necla teyze eşini deniz kazasında kaybetmiş, ondan sonra da evlenmemişti. Oğlu benden bir yaş büyük, iki kızından biri benden bir yaş küçük, en 
küçük kızından da ben, tam 6 yaş büyüktüm. Necla teyze, anneme - Abla kaç çocuğunuz var. Annem 4 diyecekken, Binnaz teyze - 3 diyerek annemi kurtarmıştı.
 
Vakit geç olmadan eve gitmeliyiz çocuklara eşim bakıyor diyen anneme, Nebahat teyze ve diğerleri - Tamam müsaade senin diyerek bizi otobüs durağına kadar yolcu etmek üzere yola koyulmuştuk. O esnada üst komşumuz olan Rizeli Saadet nine yöresel aksanıyla bize ( cüle cüle ) güle güle demişlerdi. Daha sonraları o kadar samimi olmuştuk ki, Saadet nineyi ninemiz, eşi Mehmet dedeyi de dedemiz yerine koymuştuk, Karadeniz'in, ne kadar Laz yemeği varsa da evvel-Allah bilirim ;) Neyse gelelim Aksaray otobüsüne.
 
Bizleri yolcu eden babamın akrabalarından Nebahat teyze, kızı Elmas ve yeğeni Endamı eve göndererek onlara talimat vererek; Gaziantep'in meşhur o kuru biber ve patlıcan dolmalarından, 6 adet lahmacundan, çiğ köfteden, revaniden, ekmeğine hatta yeşilliklere varana kadar her şeyden bir naylon çanta yaparak anneme - Eve gittiğinde ne yemek yapabilirsin ne de güç bulabilirsin, Turan beye çocuklara selam onları öpüyoruz diyerek bizleri yolcu ederlerken. Annem - Bu kadar zahmete inanın gerek yok, evde 2 çeşit yemek var, bu güne kaygım olmasın diye de, dünden yaptım. Binnaz teyze, ısrarla - Turan, lahmacunu, kuru biber dolmalarını çok sever, hele siz buraya taşının daha ne çok birbirimize yemek ziyaretlerimiz olacak, borcun olsun Fethiye hanım diyerek tebessümle bizi otobüs durağından güle oynaya, neşe içerisinde yolcu etmişlerdi.
 
Eve nihayet gelmiştik, çocuklarla babam haşır neşir derken yorulup onlarla beraber uyumuş, babam geldiğimizi duyunca - Daha fazla geç kalmasalar bari derken, ancak geldiniz, ee anlatın bakalım. Annem - Evi tuttuk Turan bey, ama 4 yerine, 3 çocuğumuz var dedim. Babam - Neden böyle bir yalana gerek duydun anlamadım. Annem - Bu fikir akrabalarından çıktı, sanırım bir bildikleri var, deyip 
başından sonuna anlattı. Bu arada ben babama - Babacığım, karnım aç mı diye sorduğumda, tebessüm ederek - Aman da babasını mı düşünürmüş nazlı kızım, gel bir öpeyim diyen 
babama bir iyice nazlanmıştım. Babam - Karnımız tok, taze fasülye, pilav ve yoğurt vardı, kardeşlerinle beraber yedik, ev sahibi kızı Ayşeye - Al bu küçük tencerede ki mercimek çorbasını Turan amcana götür çocuklarına yedirsin, belki Fethiye hanımla kızı geç gelir demiş, ama bebeğe dokunur diye ona vermedim, onun  haricinde çocuklar birazcık yediler.
 
Babam anneme dönerek - Senin küçüğe hazırladığın 'Paro' mamasından vererek onu doyurdum, yine de biberonla süt verirsen iyi olur, belki benim elimden doğru dürüst yememiş olabilir, ne bileyim çocuklara hiç bakmadım ki Fethiye hanım..
 
 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..