- Kategori
- Türkiye Ekonomisi
Akaryakıt fiyat artışları
Pek çok sektörün vazgeçilmezi olan petrol ve ürünleri, ülkelerin enerji ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılamaktadır. Bugün her ne kadar elektrikle çalışan otomobiller yaygınlaştırılmaya çalışılsa da otomobil denince ilk akla gelen benzin, motorin ve otogaz fiyatlarıdır.
Yapılan son zamlarla katkısız motorin fiyatları 3,95-3,99.- TL. arasında oluştu. Katkılı denilen motorin fiyatları ise 4.00.-TL/LT. i çoktan geride bıraktı. Bir süre önce Maliye Bakanımız ‘’benzin nerede 4.00 TL.’’ diye sorarken, motorin fiyatı 4.00 TL. yi geçti. Benzine yapılan zamların sayısını artık unuttuk. Fiyatı 5.00.- TL. ye doğru hızla yol alıyor.
Vatandaş benzin fiyatlarındaki artış nedeniyle motorin ve otogaza yönelmiş durumda. Ancak akaryakıt fiyatlarının yarattığı finansal depremlerinden kaçış, pek fazla mümkün değil. Çeşitli yayınlardan derlenen rakamlara göre, son on yıllık süreçte otomobil sayısı artarken, benzin kullanımı azalıyor, buna karşılık motorin ve otogaz kullanımı neredeyse ikiye katlıyor. Fiyatlama yapısı, fiyat ayarlamaları tüm akaryakıtlarda aynı. Hatta, ÖTV artışları motorin ve otogazda daha fazla yapılamaya başlandı.
Tüik verilerine göre, 2000 yılında 7.161.379 olan toplam araç sayısı 2010 yılında 15.095.603 oluyor. Toplam araç sayısı 10 yılda % 110 artıyor. Yıllar itibariyle verilere bakıldığında toplam araç sayısının yaklaşık yarısını özel otomobiller oluşturmaktadır. 2010 yılı itibariyle özel otomobil sayısı 7.544.871’ dir. Yaklaşık olarak her 10 kişiye bir otomobil düşüyor diyebiliriz. Ancak, toplam hane halkı sayısına göre bir değerlendirme yapıldığında, iki haneden birinde otomobil kullanıldığı ortaya çıkmaktadır. Tüik verilerine göre hane halkı sayısı 15.070.093’ dür. Bir diğer anlatımla, yapılan zamlar nüfusun yarısında finansal depremler yaratmaktadır.
Ülkemizde akaryakıt fiyatlarının oluşumunda ve artışında, dünya petrol fiyatları ve döviz kurlarının yanısıra, akaryakıt ürünlerinin rafineri çıkış fiyatları üzerinden alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi(KDV ) rol oynamaktadır. Akaryakıt fiyatlarına zam geldikçe ilgililer yüksek vergiler dışında, ham petrol fiyatlarının ve döviz kurlarının bu zamlarda etkili olduğunu belirtmekteler. Ancak bu açıklamalar hiçbir zaman tatmin edici olmamaktadır. Zira, ham petrol fiyatlarının 147 dolara dayandığı 2008 yılında dolar kuru 1,25.- civarında iken benzin pompa satış fiyatı 3,50.- civarında idi. Aradan geçen sürede ham petrol fiyatı azalırken, dolar yükseldi , bir bakıma fiyatı etkileyen faktörlerde değişiklik olmamasına rağmen benzin satış fiyatı 4,50.- TL. yi buldu. Kaldı ki, 2008 yılından sonraki yıllarda ham petrol varil fiyatlarının 70 dolara kadar düşmesi dahi pompa fiyatlarında aynı oranda düşüşü sağlamamıştır. Aksine ham petrol fiyatlarının düşük olduğu yıllarda ÖTV ayarlaması yapılarak aradaki fark tüketiciye yansıtılmamıştır. 31.12.2009 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla ÖTV miktarları benzinde %12, motorinde % 13, otogazda % 16 artırılmıştır. Bir diğer ifadeyle, gerek vergi düzenleyiciler, gerekse çok rahat bir piyasa ortamında bu işin ticaretini yapanlar tüketiciye karşı adil davranmamaktadır.
Petrol Sanayi Derneği Sektör Raporu’na göre, akaryakıt tüketiminden sağlanan dolaylı vergiler (KDV ve ÖTV) 2011 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık % 11,0 artarak 39,4 milyar TL’ye ulaşmıştır. Muhasebat Genel Müdürlüğü aylık raporlarına göre ise, 2011 yılı vergi gelirlerinin 254 milyar TL. olduğu dikkate alınırsa akaryakıttan alınan vergilerin toplam vergi gelirlerinin yaklaşık % 15’ni karşıladığı ortaya çıkmaktadır. Aynı rapora göre 2011 yılı gelir vergisi toplamı 49 milyar TL. dir. Toplam gelir vergisinin % 80 ‘i kadar bir meblağ akaryakıt kullanan tüketicilerden alınmaktadır.
Petrol Sanayi Derneği değerlendirmelerine göre, 2011 yılında benzinde bir litrelik pompa fiyatının ortalama 2,53 TL’sini (pompa fiyatının %60,4’ü) dolaylı vergiler oluşturmuştur. Bu tutar motorinde 1,86 TL/lt (pompa fiyatının %51,1’i) ve otogazda ise 1,07 TL/lt (pompa fiyatının %46,1'i) olarak hesaplanmıştır.
Aynı rapora göre, Türkiye’deki pompa fiyatlarının en önemli bölümü oluşturan dolaylı vergilerin AB ülkeleri ile karşılaştırması (€/LT. cinsinden) yapıldığında Türkiye’nin benzinde en yüksek vergi uygulayan ülke konumunun 2011 yılında da devam ettiği, motorinde ise İngiltere, İtalya ve İsveç’ten sonra dördüncü konuma geldiği görülmektedir.
20.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ‘’5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’’ gereğince 1.01.2005 tarihinden itibaren yeni bir düzenlemeye gidilerek, serbest piyasa modeline geçilmiştir. Piyasanın denetim ve gözetimi de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu' na verilmiştir.
Serbest Piyasa Modeline göre; petrol sektöründeki akaryakıt dağıtım şirketleri, farklı fiyat politikalarına göre depo satış fiyatını belirlemekte, bayiler ise dağıtım şirketleri tarafından kendilerine tavsiye edilen tavan pompa satış fiyatlarını uygulamakta veya bulundukları bölgenin rekabet koşullarına göre kendi pompa satış fiyatlarını uygulamakta serbesttirler.
Sonuç olarak, serbest piyasa modeline geçiş ile birlikte fiyat rekabeti beklenirken, fiyatların düşme yönünde değil, daha ziyade artış yönünde bir eğilim gösterdiği dikkati çekmektedir. Dolaylı vergilerin akaryakıt fiyatlarının yüksekliğinde en önemli etken olduğu açıktır. Ancak, vergi dışı fiyatlar yönünden de tüketicinin üzerindeki yükün arttığı bir gerçektir. Vazgeçilmez bir tüketim malı olan akaryakıt fiyatlarındaki kazançtan hiçbir kesimin kolaylıkla vazgeçmesi beklenmemelidir. Tüketiciler olarak en azından gerek vergi düzenlemelerinde, gerekse pompa fiyatını oluşturan diğer giderlerin belirlenmesinde adil olunmasını beklemek en temel hakkımızdır.