- Kategori
- Türkiye Ekonomisi
Ekonomik kriz kapıda/ 3

EKONOMİK KRİZ KAPIDA/ 3
“Kriz” lafını duyunca kırmızı görmüş gibi saldırıların arttığı Ekonomik Kriz Kapıda adlı yazı dizimize devam ediyoruz.
Yazımızın geçen bölümünde cari açığın, başka bir deyişle döviz açığının 2012 yılında başımıza bela olabileceğini, zira ödemeler dengesinden kaynaklanan açığın yanında dış finansal kaynak ihtiyacını artıracak 134–135 milyar dolarlık dış borç ödeme yükümlülüğünün de beklenen belalı bir döviz açığı yaratacağını belirtmiştik. Ancak bu arada sıcak para girişi devam ettiği sürece göreceli olarak sorun çıkarmayacağını ifade etmiştik. Zira Türk ekonomisi eroin bağımlısı gibi Hedge fonların bağımlısı durumundadır. Hani derler ya; damarlarında alkol ya da uyuşturucu dolaşıyor diye; bağımlılar için. İşte öyle bir şey! Üretim yok; Türk ekonomisinin kılcal damarlarında sıcak para dolaşıyor.
2012 yılının başlarında Hükümet çevrelerinde bir iyimserlik rüzgârı esmeye başladı. Çekilmeye başlayan sıcak paranın tersine dönme ihtimali ortaya çıtı. Avrupa Bankası korkunç rakamları bulan bir fonlama yaptı. Çin’in Avrupa’yı kurtaracağı tuttu. Amerika bol miktarda fonlama yaptı. Elbette dünya emisyon hacmine giren bu Dolar ve Euro selinden ülkemiz de faydalanabilir.
Esasen eroin bağımlısı gibi sıcak paraya bağımlılık başlıbaşına bir krizdir. Zira çerçevesi mafya ekonomisidir; bu da AKP ekonomisini açıklamaya yeter de artar bile: ´Yoğun bakımda serumla yaşatılan´ bir ekonomi, ilelebet sürüp gitmesi mümkün olmayan ´sıcak para diktası…´
Cari açık devalüasyona götürüyor
Devalüasyonların “tunç yasası”nı bulanın Yalçın Küçük olduğunu belirten Ekzen, devalüasyon yapan idarelerin iktidarda tutunamadığını belirtiyor. 1946 yılından günümüze kadar geçen 65 yılda 6 büyük devalüasyon yapıldığını, her seferinde develüasyonu yapan hükümetin tepetaklak gittiğini ifade ediyor. 946 dışındaki bütün devalüasyonların esasen “dış ticaret dengesi”ne bağlı cari açıktan, dış finansman açığından kaynaklandığını vurguluyor.
Cari açık alarm çizgisinde
Ekzen günümüzde de dış finansman açığının devam ettiğini belirterek, “Türkiye’nin 2011 sonundaki cari açığı GSYİH’nın yüzde 10,2’si düzeyinde. Yani yurt içi tasarruflarına yakın bir dış kaynak kullanmış durumda. Artık bu kaynağı ‘sıcak para’ olarak adlandırıyoruz.” Diyor. Cari açığın kabul edilebilir ya da tolore edilebilir seviyesinin GSYİH’nın yüzde 5–6 dolayları olduğu söylenir ekonomistlerce. Bizimkisi ise yüze 10’u aşmış durumda. Bu ise alarm demektir. Ve esas alarmın canavar düdüklerini, 200 milyar dolar civarında dış finansman kaynağa ihtiyaç duyulan 2012 yılı içinde duyacağız. Ve işte bu heyula karşısında ufukta görülen püsküllü belayı Babacan şöyle açıklıyor:
Gelen Belayı Tahmin Bile Edemezmişiz!
Babacan, 17 Kasım 2011 günü İstanbul konferansında belirttiğine göre, “gelen belayı, ‘tahmin bile edemez’mişiz! “Herkes başının çaresine baksın”mış! Belirttiğine göre Babacan’ın, “içinden geçmekte olduğumuz dönem”in, son yüzyılın hiçbir dönemiyle mukayese edilemeyecek karmaşıklıkta bir dönem” olduğunun altını çiziyor. (Aydınlık/ 27 Kasım 2011) Hani kriz yoktu? Önce teğet bile geçmezdi; sonra kriz falan yoktu! Şimdi akılları suya erdi; yarın başımıza kakarlar diye halkı şimdiden alıştırma manevraları yapıyorlar, akılları sıra. Biz demedik mi demek için!
Hükümetin, petrolün fiyatının 97 dolar olduğu koşullarda yaptığı Orta Vadeli Programı’nda 65 milyar dolar tahmin edilen 2012 cari açığının, bugün petrolün 125 dolara fırladığı koşullarda 80 milyar doları aşacağı belirtiliyor. Ocak ayı cari açığının 6 milyarı geçtiği düşünülürse bu gidişle yıllık cari açığın 80 milyarda da durdurulamayacağı hesaplanabilir.
Bir önceki yazımızda işlemiştik; 2012 yılı cari açığı haricinde dış finansman gerektiren 134,5 milyar dolar dış borç ödemesi var. Bu miktarın, 59 milyar doları bankalar üzerinden, 52,5 milyar doları reel kesim denilen üretim üzerinden toplam 112 milyar doları özel sektöre ait. Dış finansman imkânları gittikçe kısılan koşullarda bunu nasıl gerçekleştireceğiz; Hükümet bu borç yükünü çevirebilecek mi? Bir bilen varsa beri gelsin!
Gelecek yazımızda devam edeceğiz. Sıcak paranın uyuşturuculuğu üzerinde duracağız. Sıcak paranın bulunduğu oranda sorun olmayacağı aldatmacasına inananlara karşı esasen sıcak para diktasının başlıbaşına bir kriz olduğu gerçeğini işeleyecğiz.