- Kategori
- Futbol
Akıllar derbide, coşku tribünlerde

Yıllardır Fenerbahçe'li tribünlerin aradığı şeydi Tuncay Şanlı'nın ruhu. Onsuz yıllarda Fenerbahçe bir türlü oyun içinde isyan etmiyor, rakibi ısırmıyor, az koşuyor, ve tribünleri ateşe vermiyordu... Bugün Fenerbahçe'nin 9'da 9 yapan ikinci yarıdaki büyük dönüşünde, içine Tuncay Şanlı'nın ruhu girmiş Mehmet Topuz'un rolü çok büyük... Topuz geldiği sezon ki, tutuk ve ürkek futbolundan çok daha farklı oynamaya başladı her maç. Bütün toplara yetişiyor, hırsla mücadele ediyor, yılmıyor, şut çekiyor ve daha önemlisi daha az topla oynuyor. Sağ tarafta Gökhan ile uyumu her maç artıyor ve özellikle de Emre Belözoğlu ile orta alanda müthiş bir enerji ile oynuyor. Bu nedenle Topuz her geçen gün, Fenerbahçe için vazgeçilmez olmaya başlıyor...
Emre demişken, hakkını yemeyelim; bugün müthiş bir maç çıkardı. Gerçek bir orta saha nasıl olur, takımın beyni nasıl yönetilir, iyi bir futbolcuda ne tip özellikler olmalıdır hepsini bir bir gösterdi. Koştu, pas yaptı, şut çekti, top kaptı, asist yaptı. Ne ararsan vardı. Bu gece Emre'yi seyretmeye ben doyamadım ve nazar'a geldi çocuk... Onun hakkında tribünlerde Galatasaray deplasmanına gitmek istemiyor gibi dedikoduları yapılıyordu, sakatlığı bu dedikoduyu bu hafta biraz daha dillendirecektir ama ben ihtimal vermiyorum açıkçası bu dedikoduya...
Bugün Konyaspor maçını nasıl analiz edersiniz ? Bardağın dolu tarafına mı, boş tarafına mı bakarsınız. Ben dolu tarafına bakmayı tercih ediyorum. Çünkü 8'de 8 yapmış bir takımın küme düşmeye namzet bir takımla evinde coşkulu 55 bin kişi önünde oynayacağını ve bir hafta sonra büyük derbiye çıkacağını bilmesi yetiyordu rehavet için. Üstelik bazı oyuncuları 1 hafta öncesinden derbi için istirahate çekilmişlerse.
Tribünler ise takımın tam tersiydi bu gece. Rehavet falan yoktu. Coşku tam kapasiteydi Kadıköy'de. Hani ölüyü bile diriltir derler ya. İşte öyle...
Miroslav Stoch'la başladı oyuna Kocaman. Belki birçoğumuz için sürpriz bir isimdi Stoch. Ama sezon başındaki yazılarım anımsanacaktır ki, Stoch'un alınmasına en çok sevinenlerdendim. Bu çocuğu mutlaka kazanmalıdır Fenerbahçe. Çok genç ve yeteneklidir Stoch. Ancak Fenerbahçe'de tamamen hislerime ve sahada gördüğüm mimiklere göre söylüyorum bunu; takım içinde bir huzursuluk bir sevilmezlik yaşıyormuş gibi devamlı. Üzerinde negatif bir baskı var Stoch'un. Arkadaşlarıyla pek mutlu değil gibi... Bu maçta onu başarısız bulanlar olabilir kaçırdığı pozisyonlardan dolayı. Ama daha önemlisi onun çıkana kadar ne kadar çok oyunun içinde olduğunu görebilmek. Bütün ataklarda Stoch vardı. Devamlı hücumu düşündü ve çok çalıştı çabaladı. Çokta koştu üstelik. Üst üste oynadıkça açılacak, kazanılacak bir oyuncu görüntüsünde. Kaçırdığı her golde onun da içine Guiza'nın ruhu girmiş sandım. Alternatifi Dia ise oyuna girdikten sonra maalesef bir şey katamadı takıma ve Kocaman'ın neden onu bu maçta 11'de başlatmadığını da anlamış olduk böylece.
Bugün Alex de yoktu sahada. Uzun zaman sonra kaptan 'da aktif dinlenme yaptı hemde 90 dakika. Belli ki, o da saklamış kendisini TT Arena'ya. Maçı ve tribünleri rahatlatmakta her zamanki gibi, Semih'e kaldı. Boşuna nöbetçi golcü değil işte. Oyuna girdi ve ceza sahasında topla 1 kere buluşması yetti gol yapmak için.
Son sözüm ise Konyaspor'a, son yıllarda Kadıköy'de böylesine teslim bayrağı çekmiş, mağlubiyeti daha başından kabullenmiş bir takım görmedim. Çok yumuşaktılar ve neredeyse topu oynayacak halleri yoktu. Bu kadar kale önünde pas hatası yapan takım olamaz süper ligde. Bu şekilde ligde kalmaları çok zor. Konyaspor da, Kasımpaşaspor ile birlikte küme düşerse herhalde Yılmaz Vural efsanesi de böylece sona erer futbolumuzda...
Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır