Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

Akıllı Kentler, akıllı kartlar

Akıllı Kentler, akıllı kartlar
 

Ben de dünyanın çivisi çıktı sanmıştım...Yanılmışım. Resim int. alıntı


Bir eksiğimiz kaldı, azınlıkta kalan…

Akıllı insanlar…

Müneccim olmaya gerek yok, nedeni ortada.

İnsanoğlu: Ona buna, akıl vere vere…

Kendine bir şey ayırmıyor.

Tekrar başa dönüyor; akıl verdiğinden; yardım istiyor.

Emektarla; köyden kasabaya doğru yol alıyorum.

Radyoda oldukça ilginç bir habere kulak kesiliyorum.

Yunan adaları bana aşk şarkıları fısıldamak için…

Parazit, yapıyor keyfim kaçıyor.

“Ma gamseztin gardiyamo, yasu yasu, poli omorfo madya ehis”

Yunan diline hakim okurlar; beni bağışlasınlar, kulaklarım bana; aynen böyle yansıtıyor.

Ben var gücümle…

Ortak akıl projesi… Sambaş yönetim kurulu başkanı Sn. Şekip Karakaya’nın anlattıklarına odaklanıyorum.

Kasabaya gideceğime, şehre iniyorum.

Neler anlatmıyor ki…

Akıllı belediyeler, akıllı kentler projesinde: Vatandaş: Divanında yayılırken; komşunun haylayan köpeğini belediyeye şikâyet edebilecekmiş.

Belediye Başkanın Belediye Sarayında; olup olmaması hiç fark etmiyor.

Akıllı sistem başkanı; her nerdeyse ortaya çıkarıyor.

Durumdan haberdar ediyor, kuru imzalı ihtarname elektronik kanalla köpeğin sahibini buluyor.

Bu kadarla da sınırlı değil; akıllı kent projeleri…

Dosyalar, kâğıtlar, yazışmalar, kapı gibi tabulara da gerek kalmayacakmış bir zaman sonra…

Her bir şey dijital, her türlü sözleşme ve iletişim sanallaşıyor.

Su, doğal gaz borularından tutun da evcil hayvanlara değin bilumum akla gelen her türlü mevzuat bir sanal haritaya kaydediliyor.

“Belediyeler bizi izliyor” Korkusuna kapılmamak gerektiğini de Şekip Bey üstüne basa basa vurguluyor.

Ben direksiyon başında; yu- hu çekiyorum, modernleşiyoruz; sanayi devrimini 200 yıl kadar ertelemişiz Şekip Bey öyle diyor. Kuyruğundan yakalamak için tam gaz vermeliyiz…

Ben de gaz pedalına yükleniyorum.

Kanal :Araya bir müzik sıkıştırıyor bu arada…

“Para para para; yokluğun bir dert... Varlığın kapanmaz bir yara”

Para nağmeleri bende bir çağrışım yapıyor ki… Direksiyonu ısırasım geliyor.

Para cüzdanımı yine evde unuttum; akıllı kart da kullanamıyorum.

“Elime alır almaz başlıyor bana dünyamı zindan etmeye…”

-Anamın adı babamın kızlık soyadı; kodum ne, limitim faizim, yine boncuk boncuk oldu alnındaki terlerin…

Akıllı Kart dalgasını geçiyor.

Eli mahkûm köye dönüyorum. Nakit alış veriş etmenin cezasını çekiyorum.

Radyonun kanalını değiştiriyorum manüel, emektar eski model dijital falan değil ya…

Çok eski, aşina nağmeler…

“Her yer karanlık… Bir iki Arapça tamlamalar…”

Bir şüphe ateşi düşüyor içime…

Kocaman bir seyyare: Yanımızdan geçerken, kuyruğuyla dünyamızı gıdıklarsa…

Sanallar dijitaller bir anda çökerse…

Kimin malı kimin cebinde olacak?

Ne tabu var ne mühür… Yaşamımız sanal robotlara teslim edilmişti… Ne olacak o şimdi?

“ Düşündüğün şeye bak; çarpışmadan sonra ne apartman ne de belediye binası kalacak… Biz de kazıkları elimize alırız, dikenli tellerle sınırımızı belleriz, aha burası zati bizimdi diyerek Hanımın Çiftliğini kurarız. Dert ettiğin şeye bak güzelim”

Aklınla bin yaşa İlhami! Bazen var ya…

Şimdi söylersem şımarırsın da…

Seni alnından öpesim geliyor.

8. Ekim 2010 Cuma

Alev Meisel

İnternetli Köy, iyiden iyiye serinledin…Biliyorum tasını tarağını topla diyorsun da…Köyün tüylü garibanlarını bırakıp gitmek bana zor geliyor.

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..