Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Blog
 

Aklıma takılanlar

Aklıma takılanlar
 

24 Nisan'dan beri blog yazmıyorum. Ama hemen hemen her yazıyı okuyorum. Ne var bloglarda? Valla bana kalırsa birşey yok. Son zamanların modası "Ben seni okuyorum, valla ben de seni okuyorum. Canımsın, ne süper yazıyorsun." gibi boş ve anlamsız iltifatlar dışında...

Hatta insanlar tüm blog yazısını, okudukları yazarların listesi şeklinde tamamlıyorlar. Tabi karşı taraf durur mu, o da hemen kendi adını listeye koyan yazarın adının olduğu yeni bir liste yayınlıyor. Yorum konusu da çok gündem de. Yorum yazmayın diyenlerle, yorum yazın diyenler hararetli bir çatışma içinde. Buna eşim de dahil. Bu arada bir sürü sorun var onlar da gözden kaçıyor tabi.

Örneğin, kendini bir mesleğin savunucusu olduğu iddiasını sürekli yenileyen astsubay yerine assubay terimini kullanan bir kişi, son zamanlarda şehit olan subaylarla ilgili tek yazı kaleme bile almıyor. Ama eski yazılarını eşinin dostunun da katkılarıyla pişirip pişirip tekrar önümüze koyuyor.

Bu arada Türk halkının en büyük zaafı olan cinsellik ve cinselliği çağrıştıran, kadını meta olarak gösteren çıplak resimler sıkça kullanılıyor okuma oranlarını artırmak için. Buna daha önceleri tepki gösterenler de aynı şeyi yapmaya başladılar, bu da oldukça düşündürücü aslında.

Azerbeycan ezanın hoparlörden okunmasını yasaklıyor. Biz burada bunu düşündüğümüzde bile din düşmanı oluyoruz. Zaten dinler ne kadar gerekli o da ayrı bir sorun. Ama onun yerine belediye eğlence yerlerinin sesini kısmakta hiçbir sakınca görmüyor.

Amerika asgari ücretin saat ücretine %40'lık zam yapıyor ve ayda yaklaşık 1500 dolarlık bir ücret belirliyor. Bizde sanırım 250 dolar civarında. Ülkemizde en pahalı benzinin olması, eğitimden %8 KDV alınması, işsizliğin rekor seviyede olması, enflasyonun nasıl hesaplandığını bilmediğim yöntemlerle düşük gösterilmesi, mayo reklamlarının yasaklanması, türbanın başımıza hergün biraz daha bela olması gibi sorunlar nedense dikkatimizi fazla çekmiyor. Böyle konularda yazanların okunma oranı diğer konularda yazanlara oranla daha düşük oluyor. Hangimizin okunma oranının yüksek olduğu çok önemli çünkü.

Bu arada Can Ataklı köşesinde bir yazıya yer veriyor. Yazı "Etik" in hristiyan ahlakı olduğunu söylüyor. Can Ataklı da "Evet, ben de biliyorum". diyor (27 Mayıs Pazar- Vatan). Herhalde ben yanılıyorum deyip Felsefe sözlüğünü açtım. Etik'i şöyle tanımlıyor: "En genel anlamıyla "iyi"'nin, iyi olanın, iyi davranışların doğasını, özünü ve kaynaklarını araştıran; "İnsan için iyi bir yaşam ne tür bir yaşamdır?", "Nasıl bir yaşam yaşamaya değerdir?", "Doğru bir yaşam sürmek için hangi seçimlerin yapılması gereklidir?" türünden birbirini bütünleyen sorular eşliğinde "Nasıl yaşamalı?" sorusuna yanıt arayan geleneksel bir felsefe dalı (Felsefe sözlüğü, ss:500-501)"

Bu iddiayı ortaya koyanın da, Can Ataklı'nın da en azından Prof. İoanna Kuçuradi'yi bir okumalarını öğütlerim. Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp malumunuz!

Bu blog dünyanın en uzun blog olma rekorunun kırar aslında. Çünkü aklıma takılan daha çok şey var. Ama böyle bir rekor kırmak gibi bir niyetim yok. Belki bir kaç kişinin yeniden düşünmesini sağlarım.

Bu arada Milliyet Blog Hatıra Ormanı fikrini ortaya atan, destekleyen, katılan herkese sonsuz teşekkürler.

Serhat TUNA

 
Toplam blog
: 116
: 1883
Kayıt tarihi
: 24.10.06
 
 

Emekli Deniz Öğretmen Subayım. Felsefe ve yabancı dil eğitimi üzerine çalışmaktayım. Yazmak ise b..