- Kategori
- Siyaset
AKP ile BDP nin yolları nerede kesişiyor?

Bu konuyu soru - cevap şeklinde incelemek istedim. Bütün parçalar bir araya getirilince de aşağıdaki durum ortaya çıktı.
" Yönetimlerde Başbakan'lardan sonra yetki alanı en geniş olan kişiler kimlerdir?"
"Cumhurbaşkanları"
"Hayır, bilemedin"
"Kimler peki?"
"Belediye Başkanları"
"Yok, artık?"
"Bu soruyu özellikle ülkemiz için düşünürsek cevap yine Belediye Başkanları olur."
"Nasıl yani?"
"Bak şimdi, biraz geriye gidip hafızalarımızı tazeliyelim."
ANAP'ın tek başına iktidar olduğu dönem. Zamanın İstanbul Belediye Başkanı ile bir söyleşi sırasında Bedreddin Dalan, aynen şunları söylüyor.
"Ben isteseydim meclise girip, milletvekili ve hatta Bakan bile olabilirdim. Ama istemedim"
"Neden?"
Başka bir örnek:
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde Refah Partisi Ankara milletvekili olarak parlamentoya girdi. 2 yıl, 3 ay milletvekilliği yapan Gökçek, 1994 yılında milletvekilliği devam ederken Refah Partisi'nden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday oldu. 1994 Türkiye seçimlerinde 6.500 oy farkla büyükşehir belediye başkanlığını kazandı.O tarihten beri de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı.
"Belediye Başkanı olmasaydı bugün, belki de meclis başkanı veya Başbakan yardımcısı olamaz mıydı?"
"Neden olmasın?"
"Recep Tayyib Erdoğan'ın Başbakan olmadan önceki görevi neydi?"
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı"
Demek ki Belediye Başkanlıklarının önemi çok büyük.
"Neden?"
"Onlar seçimle geliyorlar. Yetkileri de çok geniş, İller onlardan sorulur. Çünkü belediyelerin ellerine sınırsız sermaye verilmiş, hertürlü şirket kurma ve devlete hesep vermeme imkanı tanınmış "
"Ya valiler?"
"Onlar atanıyorlar. Bürokrat yani. İçişleri Bakanlığına bağlı çalışıyorlar. İlin asayiş ve emniyetinde bir numara olarak görünüyorlar ama Belediye Başkanları kadar yetkileri yok."
"Şimdi ne isteniyor?"
"Başbakan, Valilerin seçimle gelmesini istiyor. Tabii o zaman yetkileri çok daha fazla olacak. Yani bugünün Belediye Başkanları Vali olacak."
"Her ilde Vali seçimi mi olacak yani?"
"İl olarak düşünme. Daha geniş düşünmelisin."
"Nasıl yani?"
"Sen eyalet sistemi duymadın mı?"
"Duydum. Osmanlı eyalet sistemiyle idare ediliyordu. Avrupa'da da eyaletler var. En yakın örneği ise ABD."
"Tamam işte. Burada getirilmek istenen sistem eyalet sistemi. Her eyaletin bir valisi olacak. O valiler seçimle gelecek. İç işlerinde özerk, dış işlerinde ise merkezi hükümete bağlı olacak."
" Büyükşehir belediye başkanlarının gönlünde yatan da işte bu"
"Kimin mesela?"
"Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı Osman Baydemir'in örneğin"
"Osman Baydemir ne diyor?"
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Baydemir, Türkiye’nin özerk bölgelere ayrılmasını, Birinin Kürdistan Özerk Bölgesi olması gerektiğini söyledi. Her bölgenin parlamentosu olmasını, ayrıca Türk bayrağının yanında, bir de Kürt halkının yerel renklerinden oluşan bayrağın da gökyüzünde olacağını söylemesi soruşturma nedeni oldu.
Baydemir, bu söylemleri ile nabız mı yokladı bilinmez ama ayrı bayrağı, ayrı parlamentosu, ayrı dili olan Kürdistan Özerk Bölgesi" istediklerini ilan ederek, hedeflerini kamuoyu ile de paylaşmış oldu. Ancak Kürdistan Özerk Bölgesi"nin yanında, Doğu Karadeniz, Orta Karadeniz bölgesi diye söylediği diğer "özerk bölgeler" Kürdistan bölgesi ve bayrağını" kamufle etmek için, söylediği de bir gerçektir.
Baydemir’in sözleri "sürpriz" değil elbette. PKK-BDP taleplerinin esas itibariyle adı konmamış bir federasyon talebi olduğu biliniyor. Ayrıca, Türkiye’den "siyasi çözüm" isteyen uluslararası çevrelerin, kastettikleri Baydemir’ in taleplerinden az değildi..
"Peki Başbakan'ın bu konudaki düşünceleri ne?"
Refah Partisi İstanbul İl Başkanı iken Recep Tayyip Erdoğan'a bu konuda sorulan sorulara verdiği cevaplar unutulmamalı ve unutturulmamalıdır:
Soru: ... Örneğin Kürtler 'biz ayrı yaşamak istiyoruz' diyebilirler?
Erdoğan: Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şeyler yapılabilir...
Soru: Bağımsızlık isterlerse. Tamamen ayrılmak isterlerse...
Erdoğan:Bu toprak üzerinde böyle bir bağımsız yapıyı kurma kudreti varsa... kurar
(Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet Gazetesi, 8 Mayıs 1998).
Recep Tayyip Erdoğan bunlarla da yetinmemiş:
"Yetmiş yıllık tarihinde Türkiye Cumhuriyeti katı bir üniter anlayışa sahip olmuştur"
diyebilmiştir
(Metin Sever/Cem Dizdar, II. Cumhuriyet Tartışmaları).
"Eyalet sistemi çok mu kötü yani? Dışarıda Eyalet sistemi ile idare edilen birçok ülke var."
Elbette dünyada, "Eyalet sistemi" ile yönetilen ülkeler var. Ancak onlarda ayrıcığa yönelik, bir hedef yok. Hatta düşmanları da yok. Türkiye’ nin ise düşmanları ve ayrılmak isteyen etnik gruplar var. Nitekim Avrupa Parlamentosu’na sunulan "Kürt Raporu"nun mimarı Lord Russel, "Ülkede üniter yönetim, yerini etnik ayrılığa dayalı federasyona bırakmalıdır. " önerisinde bulunuyor. Almanya’nın eski Başbakanı Helmuth Schmidt ise ""1919’da bir Kürdistan kuramayışımız bir hatâ idi." diyebiliyor. Bizde Eyalet sistemi uygulanmaya kalkılırsa ülke bölünür.
"Şu anda Türkiye'de bir eyalet sistemi hazırlıkları var mı?"
Aslında eyalet sistemi için hummalı bir çalışma yürütülüyor. Bu konuda özellikle ABD’ye yapılan ziyaretler dikkat çekici. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ve 8 yargıcın ABD’de Washington, Colorado ve Arizona’da eyalet sistemini incelemesinin ardından, İçişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı bünyesinde, Amerikan yönetim sistemini yerinde görmek ve uygulamaları incelemek amacıyla Türkiye’den 35 kaymakam ve vali yardımcısı da Amerika’ya gitti. Heyet 1 hafta boyunca ’eyalet stajı’ görecek. Konuyla ilgili açıklama yapan heyetin başkanlığını yapan İçişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Daire Başkanı Kadir Çakır, “Gerek teoride gerek uygulamada burada edindiğimiz bilgileri Türkiye’de gittiğimiz ilçelerde, illerdeki görev alanlarımızda en iyi şekilde uygulayacağız” dedi.
"ABD'ndeki yapı nasıl?"
"ABD 50 kadar eyaletin birleşmesi ile ortaya çıkan bir devlet. Bu eyaletlerin de kendi meclisleri, yerel yasaları, polis kuvvetleri ve vergi sistemleri bulunuyor."
"Peki, Başbakan kendisi için bir şey istiyor mu?"
"Ne istediği belli değil mi?"
"Bütün eyaletlerin kendisine bağlı olacağı Başkanlık sistemini boşuna mı gündeme getiriyor?"
"Yani tek adam mı olmak istiyor?"
"Aynen öyle. Tıpkı Özal gibi."
"Özal gibi mi?"
Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Özal zamanında Turgut Özal'ın danışmanıydı. Geçenlerde vermiş olduğu bir demeçte "Türkiye'ye özgü karma başkanlık sistemini ilk kez 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile paylaşmıştım. Ömrü yetseydi, çoktan başkanlık sistemine geçilmiş olurdu."
"Özal tek adam mı olmak istiyordu?"
"Özal kendi döneminde zaten tek adamdı. Özellikle Cumhurbaşkanı olduktan sonra."
"Nasıl yani?"
"Özal Cumhurbaşkanı olduktan sonra Başbakan kim olmuştu?"
"Yıldırım Akbulut"
"Peki ülkede kim daha etkiliydi ? Cevabını hemen vereyim. Tabii ki Özal. 1991 birinci körfez savaşı sırasında öne çıkan isim kimdi? Özal mı? Akbulut mu?"
"Şimdi hatırladım. Özal öyle bir tek adam olmuştu ki. Akbulut hakkında fıkralar bile yazılmıştı. Bir gösteride izlemiştim. Cem Özer, Akbulut'u tarif ederken "Ben bir kamu kuruluşunda Başbakan olarak çalışıyorum" cümlesini kullanmıştı. Bu komediye ANAP'lılar bile dayanamadılar ve kısa bir süre sonra Mesut Yılmaz'ı parti başkanı seçtiler.
"Yukarıda eyalet sisteminin yerel yasaları var demiştin. Ülkemizde öyle bir hazırlık var mı?"
"Azılı katillerin uzun tutukluluk süreleri nedeniyle serbest bırakılması kullanılarak, bölünmenin önünü
açacak eyalet sisteminin unsuru istinaf mahkemelerinin hayata geçirilmesi için kampanya başlatıldı.Son tahliyelerin ardından, eyalet sisteminin önemli bir parçası olarn istinaf mahkemeleri gündemin ilk sırasına oturdu."
"Peki eyaletler kendi kendilerine yetecekler mi? Ekonomik bakımdan yani?"
"Bak şimdi ABD, nin son durumuna bakalım. Kaymakam ve vali yardımcılarının ’eyalet stajı’ sürerken ABD’de önemli bir gelişme yaşandı. Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, eyaletlere yardım edemeyecekleri yönünde bir açıklama yayımladı. ABD Senatosu Bütçe Komisyonu’nu konuşan Bernanke, FED’in büyük borç yükü altındaki eyaletler ve yerel yönetimlere, para desteği sağlamayacağını, bankanın yardım için sınırlı yasal otoritesi olduğunu ve bu yetkiden çok fazla kullanmayacaklarını söyledi. Bernanke, “Eyalet ve yerel yönetimlere mali yardım yapma gibi bir niyetimiz ve planımız yok. Eyaletler, FED’den kredi almayı beklemesin” diye konuştu. ABD’de hacmi 2.9 trilyon doları bulan yerel yönetim tahvili piyasası, son günlerde ekonomik sıkıntı içindeki bazı şehirlerin ve eyaletlerin borçlarını ödeyemeyecekleri korkusuyla, sarsıldı. Yerel yönetimlerin piyasadan borçlanma maliyetleri oldukça yüksek seviyelere çıktı."
"Bu söylediklerin bana bir şey hatırlattı."
"Neyi?"
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni. KKTC, eyaletlere çok güzel bir örnek"
"Eyaletlere örnek mi?"
"Son günlerdeki haberleri izlemiyor musun?
Aslında KKTC bize bağlı bir eyalet görünümünde. Kendi içlerinde özerk, dış işlerinde bizim politikamız doğrultusunda hareket ediyor. Yıllardır ayakta dursunlar diye Türkiye onlara mali yardımda bulunuyor. Başbakan geçenlerde "Sizi biz besliyoruz" demedi mi? Şimdi Kıbrıslı'lar kalkmışlar sizin paranıza ihtiyacımız yok. Ülkemizden elinizi çekin diyorlar. İşte Eyalet sisteminin geldiği son nokta. İhtiyaçları oldukça eyaletleri beslersin. İşlerine gelmezlerse sizin politikanıza karşı çıkarlar. Türkiye'de de eyalet sistemi olursa, bu önce bölünmeye, sonra bağımsızlığa kadar gider."
Hem de birilerinin Başkanlık hevesi uğruna!"