Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

AKP liberal demokratlarla yol ayrımında

AKP liberal demokratlarla yol ayrımında
 

AKP'nin siyasi tabanı değişiyor mu? Referandumun birkaç ay öncesinden başlayarak geliştirilen milliyetçi, tutucu ve statükocu söylemler AKP'nin değiştiğini mi gösterdiğini yoksa seçim için geçici bir söylem değişikliği mi bunlar anlayamadık. 

Ezilenlerin itilenlerin, kakılanların desteğini alıp sonra onları unutmak, kulvar değiştirmek, küresel sermayenin eksenine girip ilerici devrimci liberal formata girmek siyaset açısından etik değildir. Bu siyasette faul mudur değil midir bilemiyorum. Çünkü vatandaşa ben buyum deyip iktidar olunca farklı bir maskeyle onların karşısına çıkmak sağ gösterip sol vurmaktır.. 

Şimdilerde oy almak için milliyetçi söylemlere girmek, yine muhafazakar tabana heykel, dizi, türban, içki üzerinden oynamak gibi çok profesyonelce siyaset yapılmaya başlandı. Çok çok eminim ki seçimden sonra eski formata dönülecektir. Bu ise halkı ve kitleleri kandırmak yani sözünde durmamakla eşdeğerdir. Bunu nerden çıkarıyorum? Çünkü bu filmi daha önce gördük. 

Bugünlerde liberal AKP şakşakçıları söylem değiştirdi. Kimleri kast ettiğimi anlamışsınızdır. Yollar ayrılmış gibi yapılıp yine AKP herkes tarafından itilen kakılan mazlum konumuna sokulmaya mı başlandı? Bu sevimsiz liboşlar AKP'ye vurmaya başladıktan beri AKP bana daha sempatik gelmeye başladı her nedense. 

Ancak bu Başbakanın faullerini makul göstermez. Başbakan sürekli faul yapıyor. Sahanın her alanında hem de… 

Başbakanın faullü mantık yürütmeleri: 

Millet beni % 47 ile destekledi. Ben milletin iradesiyim. Bana karşı olan herkes millete karşı demektir. Millete karşı olanlar da asla demokrat değillerdir. Dolayısıyla ben bu ülkenin hükümdarıyım, herkes her şey için benden onay almalı. Benden habersiz bu ülkede kuş uçamaz. Dolayısıyla bu ülkede benim beğenmediğim heykel yapılamaz. Benim hoşlanmadığım dizi televizyonlarda yayınlanamaz. Benim istemediğim yazar gazetelerde yazamaz. İçkinin ne kadar nerde içileceğine ben karar veririm, tıksırana kadar içtiniz karıştık mı?(Ama kızdırırsanız karışabiliriz de ???). Kimin terörist olduğunu kimin olmadığını en iyi ben bilirim, benden olmayanlar başkasının arka bahçesidir ve kesinlikle bunlar organizedir, ama cemaatçiler organize değillerdir, onların dini bütün ve niyetleri çok ulvidir.. 

İşçilere ve memurlara verilecek artışları başbakan bilir, hangi yargıç siyasaldır hangisi değildir o bilir, Galatasaraylı seyirciler protesto ettilerse onlara stat yok, muhalefetin çarşaf veya blok listesiyle bile ilgilenecek kadar Türkiye’ye hakim tek adam: Recep Tayyip Erdoğan.. Allah korusun başbakan hasta falan olsa Türkiye’de işler durur. Koskoca Türkiye kurumsallaşmamış ve tek adamın ağzından çıkacak kelimelerle belirlenecek kadar hukuk devleti olmaktan çıkmış. Sanki aşiret/ kabile devleti yönetir gibi her şeye tek adam karışıyor, her şeyi o biliyor. Daha neler neler… 

Nereye el atsalar hep faul yapıyorlar. Milli Eğitim, ordu, YÖK, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, HSYK, Kürt sorunu, Ermeni Sorunu, Polis, Anayasa, belediyeler, sosyal yardımlar, Üniversiteler, sendikalar, dış politika, strateji, ekonomi, AB, Kıbrıs, Kuzey Irak, İran hangisini saysam? Hep faul hep faul.. 

AKP’ye sınırsız kredi sunan liberal işbirlikçiler bugünlerde bir şeyi çok iyi anladı: Tavuk yumurtasından bıldırcın çıkmaz. Tutuculardan ileri demokrasi ise asla çıkmaz. 

AKP tabanının iki yüzü vardır. Bunlar radikal direnişçi İslamcılar ve Ilımlı İslamcılar. Ilımlı İslamcı yönü son yıllarda liberal demokratlarca da destekmiş olup, Kürt açılımı, Ergenekon ve balyoz davaları gibi konularda yine bu gruplarca alkışlanmıştır. 

PKK, ABD ve AKP açılım eksenine özgürlükçülük olarak bakan liberaller resmi dil, özerklik, ayrı bayrak talepleri karşısında statükocu oluvermişlerdir. Aynı şekilde AKP’nin radikal tarafı küresel çetenin stratejileri doğrultusundaki politikaları nedeniyle tabandan kaymaya başlamıştır. Dikkat edilirse PKK karşıtı söylemlerin sertleşmesi liberalleri hemen AKP’nin karşısına geçirmiştir. Tel tel dökülmeye başladılar. 

Radikaller AKP’nin milli görüş ekseninden çıktığını düşünmektedir. Ancak AKP’nin bu yaklaşımında okyanus ötesi olarak nitelenen ABD eksenindeki Gülen cemaatinin etkisi çok fazladır. 

AKP artık yol ayrımına gelmiştir. Bu nedenle AKP’nin lideri son bir yıldır iki tarafı da idare etmek gibi garip söylemlerle siyasetini süslemektedir. 

Liberal olarak nitelenen grup referandumda AKP’yi kayıtsız şartsız desteklerken, başbakanın son günlerdeki PKK’ya karşı milliyetçi söylemleri hükümetin açılım konusundaki samimiyeti konusunda şüphe oluşturmakta, yine başbakanın İsrail ve ABD karşıtı söylemleri işbirlikçilerin kafasını karıştırmakta olup son günlerdeki yasakçı yaklaşımı muhafazakarlarla liberal demokratları yol ayrımına getirmiştir. 

AKP’nin artık bu iki grubu aynı potada tutarak seçime girmesi zor görünüyor. Bu nedenle başbakan bir tarafı seçmek zorunda. Ya küresel çeteye karşı duruşunu sertleştirerek Avrasya’ya yüzünü dönmek, ya da küresel çeteye karşı ılımlı İslamcı muhafazakar liberal yapısını korumak zorundadır. 

Bir koltukta iki karpuzla yola devam etmesi her iki tarafı da şüpheye sürüklemektedir. 

 
Toplam blog
: 105
: 3914
Kayıt tarihi
: 05.11.08
 
 

İ. Ü. İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler 1989 mezunuyum. 1993'ten beri uluslararası fındık ..