AKP mi Saadet mi

Çoğunluğunu İHH ve saadet partililerin oluşturduğu Gazzeye yardım getirerek islam dünyasında dikkat çekmek ve iç siyasette ben AKP den daha çok islam dostuyum imajı vermek için giriştiği Gazze seferi hüsranla sonuçlanmıştır. İsrailin yaptığını onaylamak kesinlikle olanaklı olmamakla beraber hükümetinde İsrail hükümeti ile yardım konusunu muallakta bırakarak İsraili test etmeye kalkması ülkemizin başına çok büyük bir bela açmıştır, Türkiyeyi büyük bir yük altında bırakmıştır. İsrailin van münitten beri büyük elçimize yapılan (alçak koltuğa oturtarak) hakaret ve şimdide bu olay bizi artık israil ile ilişkilerimizi gözden geçirrme noktasına getirmiştir. Fakat öteden beri askeri tıcari ve türizm yönünden iyi ilişkilerimiz olan israilden bir den bire kopmamızında zor olduğunu bir gerçektir. Tamamen haklıda olsak atacağımız her adımın iki tarafı olduğıunuda düşünmek zorundayız. Ekonomimizinde kırılgan olduğu bu noktada yeni bir takım sorunlarda ortaya çıkabilir.

Türkiyenin hem referandum hemde seçim ortamına doğru yol aldığı şu günlerde dış politikanın iç politikaya tehlikeli bir şekilde alet edilmesini anlamak mümkün değil. Bir taraftan Kuzey ırakta ülkemizi tehdit eden bir terör örgütü ve onu koruyan kollayan ABD ile ilişkilerimizi sürdürmek zorunda olmamız, diğer taraftan ABD nin ortadoğuda jandarmalığını yapan bir israil ve onunla olan ilişkilerimiz En büyük sorunumuz PKK terör örgütü ve onun destekçileri iken şimdide yeni yeni sorunlar oluşturmamız ne derece doğru olur onuda düşünmek gerekir. Dış politikada duygulara veya şahsi görüşlere yer olmadığı kanatindeyim. Eğer bir ülkenin politikasını beğenmiyorsak onun dile getirileceği zemin ve zamanlar bellidir. Onları dile getirirkende diplomasi dili kullanılmalıdır. Ülkemizde tarikatlar, bölüşülüyor. Yetmedi dünyanın diğer ülkelerindeki ezilen müslümanlarada sahip çıkılmaya çalışılıyor. Devlet güçü hükümetin elindedir diye bu güçü kullanırken itiyatlı ve yerinde kullanmak gerekir yoksa şimdi olduğu gibi devletimizin prestijini beş paralık edebiliriz. Nitekim bu olayın ardından Fetullah gülen bile ABD den siyasete karışarak İHH yı suçlayan açıklamalarda bulunmuştur. Ya fetullah gülen içerdeki siyasi çekişmenin yansıması olduğunu bilmiyor, yada kendiside burada hükümete taraf olmuş ve saadet partisini yalnız bırakmıştır ve o da ABD ağzıyla konuşmuş ve ya konuşmak zorunda bırakılmıştır. Şimdi bakıldığında görülen şudur Türkiyedeki o bölünen tarikatlar birbirlerine karşı şimdiden çephe almaya başladılar. Eğer bu böyle devam ederse yarın laikliğin neden uygulandığı daha iyi anlaşılacaktır. İrakta mesep çatışması türkiyedede tarikatların birbirlerinden hoşnutsuzluğu çatışmaya dönüşe bilir. İşte türkiye bu noktalara sürükleniyor. Lailklik keyif içinmi kondu.Türkiye sehler muritler ve dervişler ülkesi olma yolunda ilerliyor. Hayırlı olsun.