Alain Delon'un küçük oğlu da Beşiktaş için konuştu...

Konuyla ilgin olsa da, lafının sözünün nereye gittiğini bilmesen de konuş.
Aklının ermesi önemli değil.
Neyi niçin söylendiğinin de önemli yok.
Yeter ki konuş.
Boş dolu fark etmez...

Şimdi çirkinlik, yakışıksızlık, uygunsuzluk pirim yapıyor, niye sen bir adım geride kalasın?
Dök içini ermişliğin kadar, rahatla.
Elbet okuyanın dinleyenin, sana hak verenin, hatta alkışlayanın olur...
'Torba dolsun' misali, veya 'sen niye konuşmadın?' demesinler diye konuş, 'sen niye yazmadın?' demesinler diye yaz...

Böylesi yazar çizerin enflasyonunda aşağıdaki sözler birilerinin ağzından çıkmış çok mu?

Ahmet Çakar: "...İki başkandan biri yalan söylüyor."

Yıldırım Demirören: "Hiçbir kulüp başkanı yalan söylemez. Sen çok tehlikelisin..."

Aziz Yıldırım: “Mehmet Topuz’u biraz rahat bırakın her şey çözülür. Bunun içinde sadece 10 gün yeter... Otel dışına çıksın o zaman hangi takımı tuttuğunu açıklayacaktır. Bugün baskı altında, bir otelden çıksın bakalım... Hangi takıma gideceğini, hangi takımı tuttuğunu açıklar... Nereye gideceğini yarından sonra görecek. Ben eğer isteseydim onu da alırdım.”

Mehmet Topuz: "Kayserispor para kazanmak istiyorsa Beşiktaş'la anlaşmak zorunda. Beni başka futbolcularla karıştırmasınlar. Benim verdiğim söz senettir..."

Ahmet Çakar: "... Ben de Alain Delon'un küçük oğluyum."

Fatih Gökşen: "Benim bildiğim Mehmet Topuz, doğuştan Galatasaraylı."

Ziya Şengül: "Ortalıkta barut kokusu var."

İşte böyle; birileri çıkıyor, hakimlikle, hakemliği karıştırıyor, biri doğruluktan dem vuruyor, biri çıkıyor resmen tehdit vari konuşuyor, biri delikanlılık örneği veriyor, biri 'cici baba' arıyor, bir diğeri hariçten gazel okuyor. Sonuncusu da çıkıp etrafa koku ve korku salıyor.

Sanki bu ülkede Futbol Fedarasyonu yok...