Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Alan Taraması-Manolya sokak

Alan Taraması-Manolya sokak
 

netten alıntı


Sınıf öğretmenleri ve Halk Eğitim Merkezinde çalışan öğretmenlerin 19 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında yapmış oldukları çalışmalardan biridir Alan Taraması. Görev; mahallemizde sokağımızda yaşayan okuma yazma bilmeyenleri tespit edip okuma yazma kurslarına katılmalarını sağlamak, bilip de diploma veya okur-yazar belgesi olmayanlara da belge vermek amaçlı yapılan bir çalışma.Bunun için de, ev ev dolaşıp insanlarla diyalog kurmanız gerekir. 

Görev arkadaşım Aydan ile yola çıkıyoruz. Bizim payımıza Manolya sokak düşüyor. Sokağa gelir gelmez anlıyoruz ki burası bir Çingene sokağı. Bizi 15 yaşlarında bir kız karşılıyor. Okuma- yazma ile ilgili geldiğimiz söylüyoruz. Okuma- yazmayı bilsem ne olacak, sanki bize para mı verecekler diyor.Yoksulluğumuz mu bitecek, diyor genç kız. Aydan da ben de kem küm ederek, kendisi için gerekli olduğunu, hastaneye gittiğinde, İzmir’e gitmek istediğinde yaşamını kolaylaştıracağını dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Eski kilimlerden, sazlardan yapılmış hiçbir şekilde eve benzemeyen derme çatma evlerine bakınca söylediğimiz her söz havada kalıyor. Sokakta bir leğenin içinde balık temizleyen 30-35 yaşlarında bir başka kadın tane tane bağırarak söyleniyor. Siz bizim yoksulluğumuzun filmini çekin, fotoğraflarımızı çekin bak ne güzel görünüyoruz oralarda diyor. Bu sıcakta ne dolaşıp duruyorsunuz deyip başından atmaya çalışıyor. 

Elimizde ki listeye göre Ahmet ile Ezo’yu aradığımızı söylüyoruz. Burada bulamazsınız diyor genç kız. Şehir çöplüğüne gidin orada çalışıyorlar. Arabaya binip şehir çöplüğüne gidiyoruz. Çöplükte iki kişi var görevli, Ahmet ile Ezo’yu soruyoruz, burada çalışıyorlarmış diyoruz. Hayır diyorlar belediye yasakladı onlara, çöpte çalışmayı, çöpleri ayırmayı. 

Tekrar Manolya sokağa dönüyoruz. Derme çatma barakaların en sonuncusunda Ezo’yu buluyoruz. Okuma yazma çadırında derslere katılacağını söylüyor. Ahmet ile araları kötüymüş. Boşanacam. diyor. Evliliği boyunca üç kez bıçaklamış Ahmet onu, yüzünde ve kolundaki bıçak izlerini gösteriyor.13 yaşında Ahmet’e kaçmış. Başka ne yapabilirdim ki diyor. Ezo 36 yaşında 3 torun sahibi. Kızı da annesinin yolunu takip etmiş o da mahalleden birine kaçıvermiş. Ezo’ya dönüp,  

-Artık şehir çöplüğünde çalışmayacakmışsınız diyorum. 

-Başkan yasakladı bize çöpte çalışmayı ama bu iyi olmadı. Göreceksiniz bak, kasabada hırsızlık artacak. Aydan’ın elindeki boş su şişesini gösterip, bu senin için çöp, benim için ekmek. Ekmek bulamazsam çalmak zorundayım. Bak, dün akşam bu sokakta kavga vardı. Ramazanda kimin hangi mahallede davul çalacağı konusunda anlaşamadılar, birbirlerine girdiler. Ne yapalım, bizimde ekmek kapılarımız böyle yerler. 

Ezo’dan okuma yazma kursuna gitmesi konusunda söz alıp Manolya sokaktan ayrılıyoruz. İkimizde bir süre konuşamıyoruz. Zaten sevgi pıtırcığı olan Aydancığımın yüzüne bakıyorum, gözleri dolmuş. Biz bu ülkenin hangi garip hallerine, hangi gariban insanına üzüleceğiz Aydan diyorum. Daha çook be Leylacım diyor, daha çook üzüleceğiz.. 

Çingenelerin özgür yaşamlarına her zaman imrenmişimdir, ama yoksul yaşamları da bir o kadar incitir beni.. 

Leylim 

Haziran 2011 

 
Toplam blog
: 105
: 670
Kayıt tarihi
: 18.10.07
 
 

Karlı bir kış günü, yaşam denilen bu yola düşmüşüm. Yürümüş yürümüş de bir arpa boyu yol alamamış..