Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '11

 
Kategori
Sınavlar
 

Kpss ve umutsuzluk

Kpss ve umutsuzluk
 

Dün Kpss A grubu öğretmenlik sınavı yapıldı. Kızımın da bu sınava katılmasından dolayı ben de hiç olmazsa yanında olmak, bir şeye ihtiyacı olursa giderebilmek amaçlı onunla gittim. Sınav sürecinde okul bahçesinde o içerde ben dışarıda dokuz doğurduk tabi. 

 

Sınav başlamadan önce bahçede sınava katılacakları gözlemleme şansım oldu. Gençlerin yüzünde umut aradım, sevinç aradım. Ama yok…Genelde 25-35 yaş arası gençler. Eşleriyle çocuklarıyla gelenler, anne babasıyla gelenler, yalnız gelenler. Hepsinin yüzünde endişeli bekleyiş. Ağaçların altında anneler oturmuş dua ediyorlar, kuran okuyorlar. Kuran okuyanların yanından hızla geçiyorum. Çünkü o ses bana ölüm törenlerini hatırlatıyor.Toplu bir cenaze törenine gelmişte, benimde çocuğum onların içindeymiş gibi hissediyorum kendimi. Ayaklarımı hızlandırıyorum daha uzak bir köşeye. Sınav başlamadan önce bir grup oluşturuyoruz gençlerle. Sınava kaçıncı kez girildiğinden, kaçar puan alındığından, çok az puanla atanmayı kaçıranlardan, çok yüksek puan alıp kopya nedeniyle ikinci sınavda , gene atanmayı kaçıranlar. İçimin kararmasını engellemeye çalışıyorum ama nafile. Onlar biraz gülsün diye palyaço olup soytarılık yapmak istiyorum, palyaçoya gülecek yaşları çoktan geçmiş. 

 

O sırada öğrencileri içeriye almaya başlıyorlar. Çocukların yanında bozuk para bile bulundurmaları yasak. Yalnız gelenler, dolmuşta bozdurdukları paralarını nereye bırakacaklarını şaşırıyorlar. 

 

Nihal geldi yanıma, siz ‘’emanetçi annesiniz’’ sanıyorum dedi, bozuk paralarımı ve şu tel tokamı size bırakabilir miyim? Sevinçle kabul ediyorum, espri yapan bir genç buldum diye. Nihal resim öğretmeni, sınava kaçıncı kez girdiğini söylemiyor. Yüksek sesle ‘’emanetçi anne’’ olduğumu söylüyorum, zor durumda olanlara yardımcı olmak için. 

 

Ahmet geldi yanıma, sınıf öğretmeni. Gözlüğünü ve arabasının anahtarını bırakıyor bana. Aysel ana sınıfı öğretmeni, kocaman bir eğitim bilimleri test kitabı var yanında son dakikaya kadar kitabı karıştırıyor. Gerçi onun işi kolay, çünkü geçen yıl atanma puanları 39’da kaldı. Ama gene de tedirgin. 4 yaşında bir kızı var, kızına babası baktığı için yalnız gelmiş, o da kitabını, cüzdanını emanet ediyor bana. 

 

Şükran fizik öğretmeni, uzun boylu, incecik dal gibi güzel bir kız. Rahat görünüyor, çok çalışmadım ben dedi. Nasıl olsa gene başaramayacağım. Kapıya doğru gitti, döndü geri geldi yanıma. Tel tokamı çıkarmam gerekiyormuş, ama ben şimdi bu dağınık saçla ne yapacağım diyor, lastik tokanız var mı? Saçımdaki çiçekli saç bandını çıkartıp, gel bununla bağlayalım dedim.O da kabul edipa, uzun sarı saçlarını bağladı. Tel tokasını, küpesini, sigarasını bana bırakıp içeriye gitti. O gitti kirli sakallı bir genç geldi yanıma. Biraz önce emanetçi anne olduğunuzu duydum, bozuk paralrımı size bırakayım dedi gülümseyerek. Gülümseyerek kabul ettim bende. Çıkışta aynı yerde beni bulabileceğini belirttim. 

 

Genel kültür genel yetenek sınavını bitirenler yanıma geldiler , emanetlerini almak için. Gelen bekledi, diğerlerinin sınavının nasıl geçtiği öğrenmek, soruları değerlendirmek için.Tarih soruları zor, (Örneğin Osman Hamdi Bey hangi okulda öğretmenlik yapmıştır? gibi) Anayasa soruları kolay, Türkçe sorularında dilbilgisi sorusu çoktu, matematik kolay, coğrafya kolay. Hepsi heyecanlı , sorular yanıtlar havada uçuşuyor. Hep birlikte okul etrafında bulunan bir kafeteryaya gidip yemek yiyoruz. Soru ve yanıtları konuşmaya devam ediyorlar, aynı yanıtları vermişlerse doğru yapmışım diye seviniyorlar. 

 

Öğleden sonraki sınav zamanı yaklaşmaya başladığında yine endişelenmeye başladılar. Eğitim bilimleri sorularının zor olmasından, kavramları karıştırmaktan korktuklarından söz ettiler. Sınav başlamadan önce de benim emanetçilik görevim yeniden başlamış oldu. 

 

2, 5 saatlik sınav sonunda ise, sevinçle çıkan kimseyi görmedim. Yanıma gelen gençlerin hepsi, soruların çok zor olduğundan, çok yorucu olduğundan, anlamakta zorluk çektiklerinden söz edip üzgün bir şekilde yanımdan ayrıldılar. Kızımla baş başa kaldığımızda ise bana tek soru sordu. 

‘’Anne, çocukken beni, geri zekalı mıyım diye doktora götürdün mü? Bende bir problem mi var? Dedi. Ben de; 

 

Gençlerin en verimli, en özgüveni yüksek zamanlarında; bilgi ve yeteneklerini köreltip, yok etmenin bir tek yolu var, o da böyle ne olduğu belirsiz saçma sapan sınavlar, dedim ama havada kaldı… 

 

 

Leylim 

10.07.2010 

 

 
Toplam blog
: 105
: 670
Kayıt tarihi
: 18.10.07
 
 

Karlı bir kış günü, yaşam denilen bu yola düşmüşüm. Yürümüş yürümüş de bir arpa boyu yol alamamış..