Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '17

 
Kategori
Anılar
 

Alanyalı taksi şoförü

Alanyalı taksi şoförü
 

ALANYA KALESİ: Dünyanın Belki de en güzel kalesi


Alanya Havaalanı’ndan kente gidecek olan otobüsün kalkmasına epey vakit olduğu için taksi durağına yöneldik. Taksi ücretlerinin hayli yüksek olduğunu öğrenince taksiden vazgeçtik, otobüsü beklemeye karar verdik. Bir taksici yanımıza geldi, 120 TL olan ücret yerine 90 liraya kente götüreceğini söyledi. Bu fiyat da pahalıydı, en fazla 50 lira verebileceğimizi söyleyince pazarlığa girişti bizimle, sonunda 70 liraya fit olduk.

Cana yakın bir sürücüydü, aracını sürerken bir yandan da turist rehberi gibi etrafı tanıtmaya başladı. İlgiyle dinlediğimizi görünce sahil yolundan içeriye doğru saptı, “Size Dimçay’ı ve şelaleyi gezdireyim,” dedi.

Şelale’de çay içtik, çaycı para filan almadı. Yolda portakal toplayan bir köylünün yanında durdu, bizim için dört beş portakal istedi…

Antalya’nın ve Alanya’nın değerlerinden bahsetti, Deniz Baykal’dan saygıyla, Ak Partili Antalya belediye başkanı Menderes Türel’den sevgiyle, Alanya’nın MHP’li belediye başkanından övgüyle, Alanyalı olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan sitayişle bahsetti. Tenimizde azıcık esmerlik görseydi, eminim, HDP’liler için de sevgi dolu sözcükler sarf edecekti. O derece diplomatik bir sürücüydü yani.

Herhangi bir otele önceden rezervasyon yapmadığımızı öğrenince, hesaplı ve temiz oteller tavsiye edebileceğini, zaten otele dünyanın parasını vermeye gerek olmadığını, alt tarafı yatmak için kullanılacak odanın temizliğinin yeterli olduğunu söyledi. İlla görelim diye bir otele götürdü bizi, odayı gördüm, pek iç açıcı değildi…

Dönüş günümüzü ve saatimizi sordu, bizi aynı fiyata havaalanına götüreceğini söyledi, konuşuruz diyerek ayrıldık. Bize bu kadar yardımcı olduğu için anlaştığımız ücretten biraz daha fazlasını ödedik, “Hiç gerek yoktu,” diye naz yaptı.

Ertesi gün telefon etti, gösterdiği otelde kalıp kalmadığımızı sordu, başka yere yerleştiğimizi öğrenince azıcık bozuldu.

Sonraki gün akşamüzeri dönecektik, sabah erkenden aradı, havaalanına bırakabileceğini söyledi, biz sana haber veririz, dedim.

Bu esnada Alanya Kalesi’ni geziyorduk. Dünyanın her tarafında, sanki dedelerim kaleden kaleye şahin uçurmuş gibi kaleler gezdim, Alanya Kalesi kadar geniş ve güzelini bir tek Budapeşte’de gördüm.

Kaleyi gezmeyi yarılamıştık, telefonum çaldı, yine o sürücü. “Abi, havaalanına ne zaman götüreyim sizi?” diye sordu. Cinler tepeme fırladı, “Yahu, sıkboğaz etme. Sana haber veririz, müsaitsen götürürsün, değilsen başımızın çaresine bakarız,” dedim.

Özür diledi…

İki saat kadar sonra tekrar aradı, uçuşumuza az kaldığını hatırlattı, dilersek bizi havaalanına götürebileceğini söyledi. “Yeter ya!” diye tepki gösterdim. “Arayıp durma. Gideceğimiz zaman biz sana haber veririz.”

Sanki bu lafları hiç söylememişim gibi bir saat sonra tekrar aradı. İlla o götürecek bizi havaalanına. “Gel, götür,” dedim, “Bu kentten ayrılmadan senden kurtuluş yok galiba.”

Aradan iki hafta kadar zaman geçti, bir sabah telefonum çaldı, “Abi ben Alanyalı taksi şoförü filanca…”

“Buyur kardeşim,” dedim.

“Abi, sen Alanya’dan ayrıldın mı?” diye sordu.

“İki hafta oluyor,” dedim.

“Seni ben mi bıraktım?” diye sordu bu defa.

Yarabbi sabır ver diye iç çektim.

“Evet, sen bıraktın,” diye yanıtladım.

“Özür dilerim abi, kayıtlarıma geçmemişim. Alanya’ya bir daha gelirsen, emrinize amadeyim…”

Şimdi… Büyük holdingler, şirketler, turizm şirketleri… Var ya, bu adamı bulun, satış biriminizin başına geçirin, cironuz iki katına çıkmazsa n’olayım! Ben bu kadar ısrarlı ve inatçı bir esnaf görmedim…

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..