- Kategori
- Sinema
Osmanlı Subayı
Seyre Değer Bir 1915 filmi
Sene 1915… Rus ordusu Van’a taarruza geçerken Ermeni çeteler kent merkezini ele geçirir. Halil Paşa (Haluk Bilginer) çetecileri cezalandırması için Yüzbaşı İsmail’i görevlendirir. Yüzbaşı’nın kafası karışıktır, sorar:
“Komutanım, çeteciyle halkı nasıl ayırt edeceğim?”
Halil Paşa'nın cevabı nettir:
“Sana ateş edip öldürmeye kalkan çetecidir.”
Yüzbaşı İsmail emri harfiyen yerine getirir, halkla çeteciyi ayırt eder, masumu korur ama Osmanlı işte bu ayırımı yapamadığı, yani çeteciyle halkı ayırt edemediği, bütün halkı suçlu addettiği için 1915’te büyük acılar yaşanır, Anadolu’nun öz evlatları anayurtlarından koparılır.
Osmanlı Subayı Van’daki Ermeni isyanını, Rus işgalini ve Osmanlı Ordusunun isyana ve işgale karşı mücadelesini anlatan bir film. Kimilerine göre Türk tezlerine resmi tarihten bile daha yakın. Bana kalırsa olabildiğince objektif. Her kesimdeki caniler de net olarak anlatılmış, insanlığını muhafaza edenler de…
Amerikan hastanesine tayin edilen hemşire Lillie, bizim Yüzbaşı İsmail’e tutulur. İsmail hayli yakışıklı bir subaydır, acayip derecede akıcı İngilizce konuşmaktadır, oldukça hümanisttir. Askerlik mesleğini ailesindeki herkes asker olduğunu için seçmiştir. Yoksa tam da şair ya da tur rehberi olacak bir adamdır. Van’a askerlikten ziyade turistik geziye gelmiş gibidir, Lillie’yi kırlarda gezdirmekte, sıklıkla kayıkla Akdamar adasına götürmektedir.
Film hemşire Lillie ile Yüzbaşı İsmail’in zor aşkı çerçevesinde 1915 olaylarının başlangıcını konu etmektedir. Zaman zaman Malkoçoğlu filmlerine benzer sahneler yaşansa da –mesela herkese isabet eden kurşunlar bazı kahramanları hep es geçer- izlemeye değer.
O dönemi anlatan filmlerin tamamı peşin yargılı. Ya Türklerin hepsini cani göstermekte ya da bütün Ermenileri mahkûm etmektedir. Osmanlı Subayı hayli objektif…