- Kategori
- Sosyoloji
Aldanmış bir dosta mektup...

ORTAÇAĞ VEBASI ARTIK BEYİNLERDE...
KANMIŞ BİR DOSTA MEKTUP:
Kanmış diyorum; çünkü mantığı düzgün çalışabilen her insan bireyinin çevresindeki aksaklıkları, haksızlıkları, yoksullukları görmesini sadece bir adı da ''aldanma'' olan Mefisto''nun, emir kulları olarak beynimize raptiyelediği duygular engeller. Aldanma beynimizin matematik merkezi olan mantık süzgecinden ancak onun hücrelerinin kılığına girerek, tıpkı bir Truva atı gibi, zevkler ve eğlenceler vaat ederek geçer. Ayrıca senin için kanmış dememi hoş karşılamalı hatta sevinmelisin dostum. Çünkü bir gün tarih, mahkemesini kurduğunda, ona acı acı hesap verecek koyu kaba ve koyu suçlu yöneticilerin yanında sen kanmışlar arasında hafifletici nedeninle yüzüne kara çalınmasından kurtulacaksın belki de.
Edgar Allan Poe, nun bir hikayesinden, ''Veba’ dan söz edeceğim şimdi sana. Ortaçağın bugün ne yazık ki bize hiç de yabancı gelmeyen irin ve karanlık günlerinde herkesi kasıp kavuran bir de veba illetiyle boğuşuyordu insanlar. Veba dan kaçmak için kendisini ve dostlarını her şeyden soyutlanmış büyük ve yüksek bir şatoya hapseden kontun hikayesidir bu. Hastalığın karanlık gölgesinden kurtulduğunu sanan kont ve çevresi kendilerini eğlenceye, zevk u safaya kaptırdıkları bir anda, o dehşet veren illetin kapılarından sızdığını ve artık kaçıp sığınacak hiçbir yerin kalmadığını görerek kaderin en acı tokadını dışarıdakilerden biraz daha geç olsa da—şakaklarında ve ölümün onlara getirdiği sonsuz karanlıkların şafaklarında duyumsarlar.
Veba yani bu siyah ölüm, hiç kimseye tanımadığı gibi onlara da şans tanımamıştır. Çünkü onlar kaçarak, kaçtıkları ve kurtulduklarını sandıkları için küçümseyerek bu illetle aynı kumar masasını paylaşmışlardır. Belki bu yüzden onların ölümü daha acılı, daha pişmanlıklarla örülü olarak gerçekleşmiştir. Hayatların son anında pişmanlık duymak ise biz ölümlülere verilen ölüm kadar acıtan bir cezadır çünkü.
Şimdi bizler, yani dışarıda kalanlar, ellerindeki imkanlarla, yeniden hepimizi sarmış, ama ''belirtileri başka'' bir veba ile boğuşurken sen ve senin gibiler sırça köşklerinizde, yaşamın nimetlerini hiç doymayan azgın iştahınıza bir çeşme hortumuyla bağlar gibi eklemiş, habersiz, ilgisiz, kör ve sağır olarak yaşamaktasınız. O kadar kör olmuşsunuz ki, vebaya övgüler düzüyor, vebayı alkışlıyor, vebanın çevredeki bütün mikroplarını mikroskop altına bile koymadan bizim yaşamımıza yollamak cüretini gösteriyorsunuz. Size dokunmayan yılan bin yaşasın gibi, felsefelerin en iğrenç ve bencil olanını zırh edindiğiniz ortaçağ gövdenizin, vebaya karşı korunaklı olduğunu da düşünüyorsunuz bir yandan. Ama hayır; korunaklı değilsiniz. Veba önce kendi kurbanlarını sonra da ona hizmet eden kullarını yok eder. Ortaçağın en geçerli Engizisyon kuralını uygular Veba. Onun yok etmekten başka bir amacı olamaz... Bir başka koşullanmışlığı yoktur; asla. Bu nedenle bir gün veba sizin karşınıza da çıkacaktır. Ona dehşetten büyümüş gözlerle bakacak, hatta hizmetlerimin karşılığını böyle mi ödüyorsun gibilerinden saçma sorularla beyinsel can çekişmenizin ilk ateşlerine atılacaksınız. Ama dediğim gibi bizden bir fazla duygu, pişmanlık yani; o anda Vebanın kirli dalgalarını ayaklarınızın altına, güçlü ve pis kokulu fırtınalarını yüzünüze yollayacak. Bu vebanın acısını ve yokluklarını bizler;bu vebanın vebalini sizler çekeceksiniz. Bundan kaçış yok. Tarih size acısa bile Veba acımayacak; bunu da ben biliyorum işte.
Benden bu kadar dostum; bilmem ki bu mektubum sana ulaşır mı; yanlış anlama, eline geçer, şöyle bir bakarsın; ama ulaşmak dediğimiz şey başkadır; bu düşünceler bilincin sarp kayalarına tırmanıp, belki de bir insan bireyine ait olduğu için hala sana doğruları göstermeye çalışan zavallı beynine nüfus eder mi, bunu merak ediyorum ben. Yanıtını aniden kendine gelip aydınlığı görmek gibi bir mucizeyle ya sen ya da tarih verecek; sözlerim bu kadar zavallı kanmış dostum...