Aldatılanlar

Otuzüç yıldır eğitim öğretim etkinliklerinde bulunuyorum. Eğitim dünyamız içerisinde çalışmadığım kurum tipi kalmadı. İlköğretimden Üniversiteye... Dersaneden Özel okula Bakanlık yöneticiliğinden kurum yöneticiliğine kadar bu ülkenin 30 bin gencine eğitim - öğretm verdim.On tiyatro eseri yüzlerce makale yazdım. Eğitim Fakültelerinden 18 bin öğretmen yetiştirdim.57 yaşında halen devlet okulunda çalışıyorum.
Bunları neden anlatıyorum. Bu ülkenin eğitim dünyasının gelmişini geçmişini süzgeçten geçirmek için. Düşüncelerimi sizlerle paylaşmak için. Şimdi 33 yıllık gözlemlerimi, eleştirilerimi, önerilerimi sırayla aktarmak istiyorum:
*Öğretmen yetiştirme politikamız çökmüştür.Köy Enstitülerindeki eğitimi hep özlüyoruz. Neden çünkü: Köy Enstitülerinde yetenek tahlili yaparak öğrenci seçiliyordu.Herşeyi yaşayarak öğreniyorlardı.Öğretmenlik aşkıyla yetişen gençler birçok beceriyle önce işe köyden başlıyorlardı.

*Son 30 yıldır, Eğitim Fakültesi adı altında ÖSS testlerine sıkıştırılmış gençlerin "ekmek kapısı" aradıkları öğretmenlik mesleği meslek ruhunu almış götürmüştür.Köy okullarıdaki stajlar kalkmış göstermelik hale gelmiştir.Staj kontrolünde olması gereken bir çok hoca kaytarmaktadır.Şekilcilik eyyamcılık marifet olmuştur.

*Mezun olan öğretmen adayları da atamaları yapılırsa öğretmenlik bilincinden uzak yasak savma kabilinden dersim bitsin gideyim anlayışıyla eğitim "yara" almaktadır.
*Yönetici kademeleri siyasi atamalarla yeteneksiz"kulların"ellerine terkedilmiştir.15 Çeşit öğretmen dernekleriyle de öğretmenler parça bölük olmuş her sendikalı kendi iktidarını bekler olmuştur.
*ÖSS sınavları gençleri yarış atına çevirmiş, kitap okumayan, sanatla uğraşmayan, Tele-Vole kültürüyle yetişen herşeyini dersane testleri arasına sıkıştırmış robot gençlik yetişmiştir.
*Öğretmenler arasında "kariyet basmak"sınavları adı altında hedefi ne olduğu anlaşılmayan sınavlarla da bölünme daha da artmıştır.Gerçek meslek mensupları çarkın altınmda ezilmektedirler.
Talim Terbiye proje üretmekten ziyade siyasi iç çekişmelerle birbirini yiyip bitiren kurum olmuştur.
*Öğretmen yetiştirme genel müdürlüğü, kızağa alınanların yeri olmuştur.
*Yönetici kadroları Atatürk Devrimlerini sevmeyen İmam Hatip kökenlilerin istirahatgahı durumundadır.
*YÖK ve ÖSYM ne yaptığını bilememektedir.Bu kurumlar da kendi yakınlarının makam dağıtıldığı denetimden uzak yerler olmuştur.Bu kurum sorumluları nedeniyle işsizlik giderek artmaktadır.Çünkü halen gereksiz Fen Edebiyat Fakültelerine onay veren bunlardır.
*İşsizliği önlemek için kurulan OSANOR yani okul -sanayi işbirliğini iflas ettirdiler.
*Yeni kurulan uyduruk üniversitelerin alt yapısı yoktur.