Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '17

 
Kategori
Sosyoloji
 

Aleksandr Dugin'in Teklifi

Aleksandr Dugin'in Teklifi
 

Bugün itibariyle sanıyorum ki benim yıllardır savunduğum bir düşünce Putin'in eski danışmanı Aleksandr Dugin Rusya'nın Türkiye'ye NATO'nun alternatifi olabilecek Rusya-Türkiye-İran birliğini teklif ettiğini duyurdu.

Bu birlik henüz kurulmadı. Bu üç imparatorluk geçmişi olan devlet eşit haklar temelinde hakça ve adilce bir örgütte birleşecek, Rusya da NATO'nun saldırılarından kendisine oranla küçük ortaklar olan bu iki devleti tüm imkanlarıyla savunma garantisi verecek...

Olması gereken, her üç devletin de çıkarlarını koruyan ve geliştiren ideal bir anlaşma... Peki sorun ne? Bu birliğin önündeki engel ne peki? Bir numaralı engel elbette NATO'nun kendisi... NATO, birlikten çıkacağını telaffuz bile eden bir Türkiye olacak olursa elindeki tüm imkanlarla Türkiye'ye taarruza kalkacaktır. Sınıra yığdığı IŞİD ve PKK'lı teröristlerin NATO'dan emir gelmesi durumunda üstleneceği görev budur...

Peki Dugin'in bu teklifi bir asparagas değil de gerçekse nasıl hayata geçer?

Belirli şartları var elbet... Başka türlüsüne imkan yok zaten...

BU BİRLİĞİN KURULMA ŞARTLARI NELERDİR?

1) Öncelikle Rusya şu ABD'nin PKK'sıyla arasına bir mesafe koymakla yetinmeyip bu teröristleri tam olarak karşısına alacak. Zaten Rusya'ya ciddi şekilde sempati duyan Türk halkının kafasında bir "Acaba?" sorusu uyandırmayacak. Öyle ki, Rusya bilhassa Suriye'de bu teröristleri yok etmeye başlayacak. Bu durumda insanımız ve devletimiz şunu görecek "Rusya ile düşmanımız ortak"

"Yani sırf Türkiye'ye hoş görünmek için PKK ile arasına mesafe koymuyor, PKK'yı halihazırda bir düşman olarak görüyor. O halde biz bu ortaklıkla aynı hedef doğrultusunda güçlerimizi birleştirebiliriz." düşüncesi ortaya çıkacak. İşte buna doğal müttefiklik diyoruz zaten.

Aksi takdirde bugün Türkiye'nin yanında yer alıp ertesi gün Rus bayrağı ve PKK paçavralarının yanyana asıldığı toplantılarda Rus generalleri teröristlerle samaş dolaş göreceksek Türkiye neden Rusya'nın yanında yer alsın ki?

Türkiye bu durumda pekala "Devletimize saldırmak isteyen veya saldıranı destekleyen iki devletten neden birini diğerine karşı daha sempatik bulalım ki?" diyebilir. Rusya bunu yapmaya devam edecek olursa Türkiye'nin algılayacağı ilk mesaj şu olur:

"Seninle bir ortaklık kurarız ama ensende boza pişirme hakkımızı saklı tutarız. En ufak anlaşmazlıkta tıpkı ABD gibi PKK'yı besler büyütür üstüne salarız"

Rusya'dan bakınca konular nasıl görünüyor bilemiyorum ama mevzu Türkiye'de tam olarak bu anlama geliyor. PKK'nın ABD'nin iti olmasını Rusya'nın iti olmasına tercih etmekten mutluluk duyacağımız fikrine nasıl kapıldıklarını anlayamak mümkün değil doğrusu...

2) Bilfiil aynı durum bu birliktelik sürecinde İran için de geçerlidir. İran da adil ve güçlü bir birlik anlayışı içerisinde "Etki alanımı yaymak için ortaklarıma bi kazık atsam ne çıkar ki?" düşüncesini zihninden tamamen silmelidir. "Türkiye'yle bir anlaşmazlık çıkarsa PKK'ya azıcık destek versem ne olur ki?" saçmalığından faydalanacak tek devletin öyle ya da böyle ABD olduğunu aklından hiç çıkarmamalıdır.

3) İran'ın hayatının hatasını yaparak Türk sınırına komşu yerlere PKK'lı veya PKK'lı olmayan Kürt yerleştirme politikasını terk etmesi gerekmektedir. Bilenler bilir. İran-Türkiye sınırı taaaaa Tebriz'e kadar silme Türklerin yaşadığı bir bölgedir. Yani Van'dan İran tarafına geçseniz bölgenin ağzına kadar Türkmen bölgesi olduğunu, her yerde Türkçe konuşulduğunu ve yer isimlerinin de Türkçe olduğunu görürsünüz. 

Bu bölge İran'ın Azerbaycan eyaletinin topraklarıdır. Bu bölgede yaşayan ve İran nüfusunun da yarıya yakınını oluşturan Türkmenler İran devletinde asla bir bölücü harekete girişmemiş, İran devletine bağlı ve vatansever Türkmenlerdir. İran sırf bu insanlar bir gün Türkiye'ye daha fazla sempati duyar da bizden kopar mazallah korkusuyla bu bölgelere Türk düşmanı olma koşulunu karşılayan insanları (bunlar genelde PKK'lılar) taşıyıp yerleştirmeye çalışmaktadır.

Bu Türkiye'ye akıllarınca zarar vermektedir evet. Ancak eğer ABD'nin haritalarına bakarlarsa kendi elleriyle devletlerini yıkılışa sürüklediklerini rahatlıkla görebilirler. ABD, bu bölgeleri taaa Tebriz'e kadar Kürdistan devletine bırakacak şekilde işgal etmeyi planlamaktadır.

İçerisinde sadece Türkmenlerin yaşadığı (İran buralara Kürt yerleştirmeye başlayana kadar) bu topraklar hangi akla hizmet Kürdistan olabilir ki? İran kendi eliyle kendisini bir Suriye'ye mi dönüştürmek istiyor?

Eğer bu ortaklık kurulacaksa bir an evvel sınırdaki İran devletine bağlılıkta kusur etmeyen Türkmenlerin bin yıllık topraklarına zorla Kürt yerleştirmeye çalışmaktan vazgeçmeli, hatta yerleştirdiklerini de geldikleri yere göndermeye başlamalıdır.

Van-İran arasında güçlü bir ticaret ve iyi ilişkiler İran'a yara, İran'a güç verir. Fantastik korkularla fantezi işler yapmak kendi devletlerini yıkar, böyle bir birliğin kurulmasını da engeller...

4) Birlik için gizli bir anlaşma yapılmalı. NATO bu birliğin kurulduğunu duyduğu gün PKK'sı ve IŞİD'iyle Türk topraklarına karşı taarruza geçecektir. Eğer imkan olursa FETO gibi bir yapılanmayla başkenti bombalamayı bir kez daha deneyebilirler.

Birlik gizli şekilde kurulduktan sonra gerekli iletişim mekanizmaları bir bir kurulmalıdır. Yani birlik işler hale getirilmelidir. Bu durum, fiili ilandan önce birlik üyelerinin güvenlerini perçinlemeleri için de bir uyum süreci işlevi görecektir netekim.

5) Bu noktada Rusya istihbaratı ve ordusunun NATO ve ABD kanadından Türkiye'ye yöneltilecek saldırı ve tehditlere karşı çok yoğun ve etkili bir çalışma içerisine girmesi gerekmektedir. Yani elindeki tüm imkanlarla bu olayı haber alarak bu birliği başlamadan ortadan kaldırmak isteyen ABD-İsrail-İngiltere üçlüsünün tüm girişimlerini Türkiye'den haberli ve habersiz olmak üzere yurt içi ve yurt dışı operasyonlarla bertaraf etmesi gerekmektedir.

Çünkü böyle büyük bir tehdit karşısında sadece "Biz Türkiye'ye teklifimizi yaptık, kabul etmelerini bekliyoruz" demek. Elinde tehdide yeterince karşı koyma gücü olmayan Türkiye birliğe katılamayınca da "kendileri bilir" demek gerçekçi değildir. Türkiye bu birliği istemekte ve bu birliğe ihtiyaç duymaktadır. Ancak ABD tarafından bir bataklığa saplanmış bulunmaktadır. Rusya elini güvenilir bir şekilde Türkiye'ye uzatmadıkça Türkiye'nin bu bataklıktan çıkması mümkün görünmemektedir.

6) Rusya, dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olarak Türkiye'ye NATO saldırılarına ve ABD'nin terörist akınlarına karşı Türkiye'nin tam olarak yanında durabileceğini fiili olarak göstermelidir. Elbette NATO'dan çıkış gerçekleştikten sonra Türkiye kendisini bu bataklık ve terörist yuvasından kurtaran devlete üslerini kullandırmaktan memnuniyet duyacaktır. Üstelik bunu ABD'nin tehditle yaptığı gibi zorla elde etmesine de gerek yok.

Türkiye ahde vefası olan bir devlet olarak yanında dağ gibi duran bir devlete bu üsleri kendi isteğiyle ve saygıyla kullandıracaktır. Anlaşmaya gerek bile bulunmamaktadır.

7) NATO'dan fiili çıkış gerçekleşmeden önce Türkiye'nin Rusya'nın desteği olmadan da ayakta durabilmesi için stratejik bir askeri işbirliğine girilmesi ve Türkiye'nin kendi özgün projelerini gerçekleştirebilmesi için bir çeşit görünür-görünmez koruma kalkanı hizmeti sunabilmelidir.

Bu sayede Birliğin diğer ülkesi İran nasıl ki kendi yağında bir şekilde kavrulmaya çalışıyorsa, Türkiye de kendi kendine yetebilen ancak teknolojik transferle büyümesi gerektiğinde devasa birikimiyle kendisine destek olan bir Rusya'yla bu birliği daha da güçlendirebilmelidir.

Böylece Rusya'nın üzerinden ağır koruma yükü bir nebze de olsa hafifleyecek ve birlik gittikçe güçlenerek daha dengeli üç ayak üzerinde yükselebilecektir.

8) Dugin, bu birlikle birlikte Türkiye'nin ortaasya'da Rusya'ya yardımcı olabileceğini ifade etmiştir. Bu kesinlikle çok doğrudur. Gereklidir de... Rusya, halihazırda islamofobiyi yayarak ortadoğuyu İsrail toprağı yapmayı amaçlayan batının aksine bayram namazının milyonlarca müslümanla birlikte namaz kılabildiği bir ülkedir.

Ancak Rusya'nın ülke içindeki ve çevresindeki Türklerle iletişimini güçlendirmesi Türkiye'nin devreye girmesiyle kat ve kat artabilecektir. Bugün bunun fiili örneği Azerbaycan'dır. Türkiye tek millet iki vatan dediği Azerbaycan'la yüksek düzeyli ilişkiler kurarken Rusya'ya bir tehdit oluşturmakta mı? Hayır! Böyle bir olasılık var mı? Hayır! En önemlisi böyle bir sorun çıkmasından iki devletin herhangi bir çıkarı var mı? Yok!

Bu noktada tek pürüz Ermenistan olabilir belki. Ermenistan Azerbaycan topraklarının 3'te birini fiilen işgal etmiş durumdadır. Rusya sırf etnik sempatiden dolayı Ermenistan'ın Azerbaycan'ı işgal planına halel gelmesini kendi güvenliğine tehdit gibi algılamaya kalkmazsa (ki bu çok mantıksız) hiçbir sorun çıkması mümkün değildir.

Türkiye benzer şekilde Rus toprakları içerisindeki soydaşlarıyla sıcak, yakın ve etkili ilişkiler kurduğunda ekonomi canlanacak, birlik güçlenecek ve dahası araya radikal unsurların karışma olasılığı ortadan kalkacaktır.

Vakti zamanında Rus parlementosundaki biraz aşırı hayalgücüne dayalı bir konuşmada olduğu gibi "Türkler bize saldıracak" saçmalığını ileri sürmek mantıksızdır. Türkler kimseye saldırmaz. Hele hele dostuna asla... 

9) Bu birliğin kurulabilmesinde bir diğer önemli faktör şüphesiz Çin'dir. Çin'in de samimi bir şekilde ama dışarıdan bu birliğe elindeki tüm imkanlarla destek olması gerekmektedir. Zira bu birliğin karşı karşıya kalacağı tehditlerin büyüklüğü göz önüne alındığında Rusya'nın yetersiz kalması muhtemel her durumda Çin'in dışarıdan vereceği destekle açığı kapatması önemlidir.

Zira Türkiye NATO'dan çıkmayı başardığında Türkiye-İran-Rusya birliğine Çin'in de katılması mümkün olabilecek, gelecekte bu birlik Türkiye ile aynı pisliğe bulaşmış olan Pakistan'ın da katılımıyla gelişip güçlenebilecektir. Böylece Asya ABD'nin kanlı planlarını keyfine uygulayabileceği bir saha olmaktan çıkabilecek ve ABD'nin küresel terörizm ağıyla mücadele edebilir hale gelecektir. 

Bu sayede kim bilir belki Afganistan bile ABD ve teröristlerinden kurtularak yeniden insanların huzurla yaşadığı, tek geçim kaynağı ABD tarafından üretilip dünyaya pazarlanan uyuşturucu olan bir ülke olmaktan çıkabilecektir.

SONUÇ

Aleksandr Dugin'in bu fikri eğer gerçekten ciddi ciddi düşünülen bir plansa eğer, Dugin ve onun şahsında Rusya'nın bazı adımları ciddiyetle ve inisiyatif alarak atması gerekmektedir. Bu adımları teker teker yazdım. Ancak önce birinci adımdan başlanması gerekmektedir.

Türkiye'nin "Böyle bir yola çıkmanın, başını büyük bir belaya sokmaktan çok yarar ve güvenlik getirecek bir yol" olduğunun garantisi verilebilmelidir. Çünkü bu yolda çıkabilecek aksiliklerin en küçüğü 15 temmuz gibi Türkiye'nin başkentinin bombalanmasından başlamaktadır.

Dolayısıyla hiçbir ciddi destek vermeden bu öneriyi ileri sürmek ancak kuru laf kalabalığı olur.

 

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..