- Kategori
- Futbol
Alemdağlılar Olimpiyatlarda

Kurtuluşspor Kalecisi Petros
Whittall'ları sanırım hatırlarsınız? Türkiye'deki ilk futbol kulüplerinden birinin kurucusu İngiliz aile.
Bugünkü yazımızda, yolumuz yine kendileri ile kesişecek.
Elimde, geçmiş müzayedelerden kalan bir sakız kartı var. Arkasına kaşe ile 13 Nisan 1939tarihi vurulmuş.
Kurtuluşspor kalecisi Petros; eskiden bir klasik olan 'siyah kaleci kazağı', kısa şortu ama uzun yün çorapları ile, ismi ve nerede olduğu bilinmeyen bir sahanın çim, toprak, çamur karışımı zemininde durmuş, objektife bakıyor.
Senin için ne yazılmışsa O'sun...
Kurtuluşspor (Eski adı ile yazarsak; Tatavla İraklis Jimnastik Kulübü. Kuruluş 1896) biraz tartışmaya açık bir konu olmakla birlikte İstanbul'un en eski spor kulübüdür.
Belki ondan da eski olarak kabul edebileceğimiz spor kulübümüz ise, 1923 yılında kurulmuş olan şimdiki Beyoğluspor'un oluşumunu da sağlayan, 1884 kuruluş tarihi ile PERA'dır.
İşte daha kurulduğunda ne Fenerbahçe'nin ne Galatasaray'ın ne de Beşiktaş'ın olmadığı Kurtuluş SK kalecisi Petros, internet alemine göre sanki hiç yaşamamıştır.
Senin için ne yazılmışsa O'sun diye ara başlık atmamın da sebebi zaten budur.
Petros ile ilgili bilgilere ulaşmaya çalışırken karşıma, Tatavla İraklis adına Osmanlı İmparatorluğu'nu 1906 Ara Olimpiyatları'nda Atina'da temsil eden ve ' 10 metre ipe tırmanma ' yarışında olimpiyat şampiyonu olan Yorgo Alibrantis ismine denk geliyorum.
Ara Olimpiyatlar, 10 metre ipe tırmanma derken, artık bir yandan da konunun derinliklerine doğru yavaş yavaş yol alıyorum.
Yunanistan 1896 yılında ilk olimpiyatları organize ettikten sonra, 1906 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nden bir istekte bulunur; ilk olimpiyatın onuncu yılını kutlamak için Atina'da bir kez daha olimpiyat yapmak.
Uluslararası Komite de biraz, 'ne şiş yansın ne de kebap' diyerek olsa gerek, Atina'yı reddetmez ama, artık bir düzene girmiş olimpiyat yıllarını da bozmamak adına bir 'ara olimpiyat' formülünü hayata geçirir.
20 ülke, 6'sı kadın, 848'i erkek olmak üzere toplam 854 sporcusuyla Atina'da buluşurlar. İşte ondan sonra müsabakalar ve dağıtılan madalyalar konusu belki 'birazcık' karışıktır ama biz gene de olayları anlatmaya devam edelim.
Örneğin, Kurtuluş SK sitesinde Yorgo'nun kardeşi Niko'nun 'Pentatlon'da 90 puan toplayarak birinci olduğu ve altın madalya kazandığı yazsa da, Olimpiyatların resmi sitesinde altın madalyaya o gün İsveçli Hjalmar Mellander adlı sporcunun ulaştığı bilgisi vardır ki daha da ilginci Niko'nun esamesi bile okunmaz o gün yarışan sporcular arasında.
Neyse konumuz o değil. Osmanlı İmparatorluğu'nu yarışmalarda 18'i Rum, 10'u İngiliz, ve birer de Musevi ve Ermeni olmak üzere 30 sporcu temsil ederler. Yabancı uyruklu sporcuların bir ülke adına yarışabilmeleri o yıllarda mümkündür çünkü, katılımda 'milliyet' değil, 'şehir' temel alınmaktadır.
İzmir, 'Smyrna' adıyla anılarak Osmanlı İmparatorluğu'nu temsilen Olimpiyatlara bir futbol takımı gönderir. İşte o takımın bir çok oyuncusu, size daha önceden öykülerini anlattığım Whittall ailesindendir.
Smyrna takımı; Edwin Charnaud, Edouard Giraud, Jacques
Giraud, Henri Joly, Percy de la Fontaine, Donald Whittall, Albert Whittall, Godfrey Whittall, Harold Whittall, Edward Whittall ve Uluslarası Olimpiyat Komitesi kayıtlarına adı Zareck Couyoumdzian olarak geçen sporcudan oluşur.
Şimdi size biraz önce bahsettiğim yazıyı bir kez daha anımsayalım.Whittall ailesinin 1908 ile 1936 yılları arasında Alemdağ'da 'av köşkü' bulunduğuna göre, demek o günlerde bu geniş sülalenin bir kısmı yılın belirli günlerini Alemdağ'daki evlerinde geçiriyorlardı ki onlardan bazıları da muhtemelen 'ülkemizi' Atina Olimpiyatlarında temsil eden Whittall'lardandı.
Peki o zaman, Alemdağlılar Olimpiyatlarda başlığını atmamızda da bir sakınca olmamalı, öyle değil mi?
Sonuçta bir zamanlar bu topraklarda yaşamış, günlerini Alemdağ'da geçirmiş insanlar ve onların akrabalarının bir kısmı, Olimpiyat Oyunları'nda Osmanlı İmparatorluğu'nu temsil ettiklerine göre Alemdağlıların olimpiyat oyunlarına katıldıklarını yazmak da, kesinlikle yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Şimdi gelelim olimpiyatlardaki futbol maçlarına. Smyrna, ilk önce Danimarkalılar ile oynar ve bu maç 5-1 mağlubiyetleri ile sonuçlanır. İkinci maç Selaniklilerledir. Selanik de o günlerde Osmanlı toprağı olmakla beraber takımdaki tüm oyuncular Rum'dur.
Kimi kaynaklarda bu maçın skoru 3-0 Smyrna'nın yengisi şeklinde belirtilse de resmi kaynaklar maçın sonucunu 12-0 olarak tasdik ederler.
Yukarıdaki fotoğraf, Olimpiyatlarda İmparatorluğu temsil eden Smyrna'nın, 1905 yılında muhtemelen başka bir levanten takımla maç yapmak için geldiği İstanbul'da çekilmiştir. (Kaynak, Betty McKernan)
Fotoğrafçı, Th. Servanis'tir ve Cadi-Keuy Constantinople adresi de günümüzde Kadıköy-İstanbul olarak karşılığını bulur.
Şimdi tekrar başa dönelim. Buralara nereden gelmiştik? ''Kurtuluş kalecisi Petros hakkında bir şeyler var mı?'' diye araştırırken karşımıza, Alemdağlı Whittall'lar çıkmıştı ama Petros'a dair hiç bir şey bulamamış ve bu yüzden de 'Senin için ne yazılmışsa O'sun' demiştik, değil mi?
Emeğe saygımdan, elimden geldiğince ve tabii zaman da buldukça, İstanbul Süper Amatör Lig'de grubunda şampiyon olduktan sonra bugünlerde 'Klasman Grubu' maçları oynamakta olan köyümün takımı Alemdağspor hakkında yazılar yazmaya, oyuncuları, teknik heyeti, kulüp yöneticilerini, tarftarları tanıtmaya, olayları öyküleştirerek anlatmaya çalışıyorum ki, geleceğe bir şeyler kalsın da, ileride birileri de çıkıp ''Kimdi bu Alemdağspor'un kalecisi?'' demesin, bir yerlerde iki satır iyi-kötü ama kesinlikle güzel niyetlerle yazılmış yazılar bulabilsin diye...
Biraz önce Atina'daki Olimpiyatlar'da ülkemize ikinci olarak gümüş madalya kazandıran Smyrna futbol takımını sayarken, Whittall'ları gördük ki, artık onların kim olduklarını çok iyi biliyoruz, Giraud'ları da ülkemizin meşhur sanayicisi Koç ailesine gelin veren köklü bir levanten aile olarak tanıyoruz. Percy de la Fontaine de Kadıköy Futbol Kulübü'nün de kurucularından olan bir aileye mensuptur..
Peki o listede yeralan ama şimdiye kadar kendisinden hiç sözetmediğimiz, Olimpiyat Oyunları'nın resmi listesinde Zareck Couyoumdzian olarak ismi geçen kişi kimdir?
Bana hiç güvenmeyin, bu konuda en ufacık ne bir bilgim ne de fikrim var. Çünkü ne yazık ki hiç kimse ne o hayattayken ne de daha sonra kendisini adam yerine koyup da hakkında tek satır bile yazmamış. Ne acı değil mi? Ülkene olimpiyatlarda gümüş madalya getiriyorsun ama seni tanıyan bir tek kişi bile yok.
Son kez mottoyu tekrarlayarak konuyu kapatalım artık,
'Senin için ne yazılmışsa, O'sun'