- Kategori
- İnançlar
Alevi inanışında ölüm ve ölümden sonrası

’ ko, ölmek endişesin
Işık ölmez bakidir
ölmek senin nen ola
çünkü canın ilahidir’’
Yunus Emre
'Aleviliğe göre, insan ruhu bir enerjidir. Işıklı enerjiden halkolmuştur. Can tanrısaldır. Ölümden sonra beden dağılırken ondaki enerji bir ruh halinde ana kaynağına geri döner. Ölümü bir son olarak, korkulacak bir son olarak görmezler. Ölümü Hakk’a kavuşmak olarak görürler. Ölüme ‘’Hakk’a yürümek‘’derler. Hakk dedikleri o muazzam ışıklı enerji kütlesidir. Aşık-ı Sadıklar’ın nefesleri bunu gayet net açıklar.
Alevi inanışında cennet, cehennem ve kaderin yeri yoktur. Düzgün iyi ahlaklı olunması istenir. Bunun için korkutma ve değişik vaadlere ihtiyaç duyulmaz. İnsanın mutlu olabilmesi için iç dünyasının temiz olmasını öne koyarlar. Temiz bir ahlak için de ‘’Eline, Diline, Beline sahip olunması’nı şart koşarlar. Ancak bu şekilde erdemli bir insan olacağı öngörülür.
Alevi inanışı can olarak ifade edilenin insan bedeninden ayrılan bir ruh olduğunu, yani bir tür enerji olduğunu anlatır. Aslında ruh diye adlandırdığımız şeyin Hakk kaynaklı bir enerji olduğunu söyler. Ruh denen bu enerji asla ölüp yok olmaz. Evren varoldukça çeşitli formlara bürünerek varolmaya devam eder. Alevi inancında bu ‘Devriye’olarak ifade edilir.
Semavi dinlerde mahşer sonrası insanların tekrar diriltilecekleri yer alır. İnsanların amellerine göre cennet veya cehenneme konacakları söylenir. Ondan ötesi de zaten yoktur. Cennet vaadinin, cehennem tehdidinin ve alınyazısı denen kaderin insanlar üzerinde ağır bir etkisi vardır.
''Enerjinin görünen yüzü ışıktır. Bizim yolumuz ışık yoludur. Bizler ışığa meftunuz'' der Aşık-ı Sadıklar.' *
Bir alevi deyimi de insanın ruhuna huzur üflermişcesine şöyle der;
‘’madem ki varım o halde ebediyim’’…
* Bekir Baltacı, sunum 'Aleviliğin gerçek tarihi ve özü'