Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '13

 
Kategori
Eğitim
 

Algı ve değer eğitimi

Algı ve değer eğitimi
 

Bazılarımız dünyayı yeşil gözlüklerle seyreder.


Değerlerimiz birikmiş algılarımızdan oluşur. Hepimiz farklı bakış açılarımızdan gelen algılar taşırız. Bunlar, değerlerimizi (paradigma) oluşturur. Ancak “kendi bakış açım” dediğimiz ve dünyayı gözlemlediğimiz pencere ne kadar kendimizin? Çerçevemizi, duruş noktamızı, bütünü görüp, bütünü düşünerek kendimiz mi belirledik?

Ben bir nesneyi, benim görmenizi istediğim şekilde konumlandırabilirim. Siz de nesnenin öyle durabileceğini öğrendiğinizi varsayın. Bu şekilde sizin inancınız, algınız, kalıbınız oluşacaktır. Ben de nesneyi kendi tarafımdan görmekteyim ki bunlar da benim inancım, bakış açım, benim değerlerim, kalıplarım olacaktır. Bizler, hepimiz dünyayı işte böyle gördüğümüz ya da bize gösterilen, sunulan bir pencereden, zihnimize yansıyan, zihnimizde oluşan şekliyle değerlendiririz.

Yaşam kendi penceremizden bakarak algılar edinmekle geçer. Doğduğumuz günden beri bunu yapmakta, bakış açımız doğrultusunda algı biriktirerek değerler edinmekteyiz. Çabamız, at gözlüklerimizden kurtulmak, olasılıkları görerek algı yelpazemizi açmak, idrak düzeyimizi yükseltmek yönünde. 

Bir kürenin merkezinde bir nesne imgeleyelim. Bu nesneyi, kürenin üzerindeki sonsuzca noktadan görmeye çalışalım. Bulunduğumuz noktalardan bir sürü görüntümüz (algımız) olacak. Baktığımız her bir nokta (bakış açılarımız) ile algı yelpazemiz biraz daha açılacak.  Tüm bunları yapmak varken, sadece kendi bulunduğumuz noktadan onu anlamaya çalışmak ne kadar sığ, ne kadar yetersiz değil mi? Bu zihin yapısı bizim potansiyelimize, mutluluğumuza ne kadar hizmet edebilir? Bu doğrusal bakış açısı ve algıyla, gürül gürül akan şu olasılıklar dünyasında nereye varabiliriz?

“Siz değiştikçe değerleriniz de birikir. Bir nesneye değişik yönlerden baktıkça olasılıklar bir bir öne çıkar. Bunun farkında olduğunuzda değişik bakış açınızın önünde duranları belirleyebilirsiniz. Sonuçta her şey zihnin içindedir. Evren gerçeklerden ve zıtlıklardan meydana gelmiştir. Gördüklerimizin, inandıklarımızın, düşündüklerimizin, hesapladıklarımızın tersi her zaman için söz konusu olabilir. Bizler genelde paradoksal (ikilemsel) doğanın farkında değiliz. Çünkü aynı anda iki yanı göremeyiz.

Herkesin gözünde çeşitli renklerde birer gözlük var ve herkes dünyayı kendi gözlükleriyle görüyor. Siz eğer kırmızı güneş gözlüğü ile doğmuşsanız her şeyi kırmızı görürsünüz. Başkalarının çeşitli renkteki gözlüklerini de kırmızı görürsünüz. Çünkü gördüğünüz her şey kırmızı; kırmızıdan başka renk tanımıyorsunuz ki! Yeşil gözlükleri olan biriyle karşılaştığınızda, onun dünyayı sizden farklı gördüğünü bilemezsiniz. Siz dünyanın kırmızı olduğunu söylerken o da size yeşil olduğunu söyleyecektir. Her ikiniz de haklı olduğunuza inanırsınız. Sınırlı bilinç üzerinden düşünülürse, bu doğrudur. Peki, kim haklı? Her birimiz gerçekliği farklı bir gözlük ve farklı bir renkle deneyimleriz ve bunun da pek farkında olmayız” (Mapes, 2009).

Farklı gözlüklere sahip olduğumuzun ayırdında olarak, sunulanın dışına çıkmak bireyin farkındalık geliştirmesiyle mümkün olabilir. Öğrenme burada da iş başında. Eğitim alanında hep bilinen algıların ötesine geçebilmek, eğitime sınırlı bilinç düzeylerinin ötesinden yaklaşmak, perspektifimizi genişletmek zamanı geldi. Çocuklarımızın küçücükten bu bilinç düzeyi ile gelişebilmeleri adına onlara bir metot, bir algoritma sunmak, bu konuda kendilerini geliştirmelerine yardımcı olmak, bilinçli ebeveynlerin ve eğitimcilerin en önemli görevidir. 

 

Not:Bu metin,  “Öğrenmenin Şifresi” kitabımdan alıntıdır.

Kaynakça:

Mapes, J. R., 2009. Kuantum düşünce yöntemi. Istanbul: Yakamoz  

 
Toplam blog
: 10
: 612
Kayıt tarihi
: 05.02.13
 
 

Türkçe ve Türk Dili Edebiyatı öğretmeni olarak 30 yıl fiilen çalıştım. Türkçe derslerini, "anadil..