Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '21

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Algılama - Farkındalık

Eğer ki Türk dizilerini takip ediyorsak, şu anda birkaç tane popüler dizi var. Bunlardan birinde senaryo şu şekilde geçiyor.

Ana karakterlerden biri çok zengin fakat çok yaşlı bir adam. Oğullarından biri ise çeşitli entrikalar çevirerek bu gücü elinden almaya çalışıyor. Yaşlı kurt ise bunu hissederek onu vasiyetinden çıkarttığı gibi şirketten de kovuyor ancak gelini nedeniyle geri almak zorunda kalıyor. 
 
Dizide süregelen dramatik olaylar halkın nabzını yüksek tutuyor ve insanları ekrana kitliyor. 
 
Nasıl ki dizilerde birbirlerinden alıntılar yapıldığını, esinlenildiğini görüyorsak aynı durum yazılarda hatta konuşmalarda da mevcut. Ancak sohbet ortamlarında daha önce yazılmış konulardan ziyade ‘kendimizden özveriyle açığa çıkarttığımız’ üretimleri paylaşmalıyız; yoksa bir anlamı ve değeri olmuyor.
 
OKUMA dediğimiz olay İKRA ile başlıyor, biliyorsunuz. ‘Ikra, Bismi Rabbikelleziy halak (Alak-96). Yaratan Rabbinin ismi (ile işaret ettiği hakikatin olan kuvveler) ile OKU!’
 
Bu hitap herhalde bize değil. İlk önce ALLAH' ın KULuna yani RESULlere gelen bir hitap. Ancak; RESUL OKURSA ondan açığa çıkanların da ‘bizim tarafımızdan algılanması ve değerlendirilmesi’ söz konusu oluyor. 
 
Günlük hayatımızda bir çok olay mevcut ve yankıları da sosyal medyada yer buluyor; Twitter, Instagram, Facebook... Bir de kendi aramızda iletişim için kullandığımız uygulamalar mevcut: Whatsapp, Telegram... vs. Açıkçası Whatsapp'ı siber güvenlik açısından çok emniyetli bulmuyorum. Eğer ki OKUMA dediğimiz olay buradan aldığımız bilgiyle gerçekleşiyorsa bilmeliyiz ki bu bir üretim değildir. 
 
"İyyaKE na'budu VE iyyaKE nesta'iyn (Fatiha): Sadece sana kulluk ederiz ve bunun farkındalığı için yardımını niyaz ederiz. (El Esmâ ül Hüsnâ anlamlarını açığa çıkarmak suretiyle tüm yaratılmışlar olarak sana kulluk etmekteyiz ve bunun farkındalığına ermemiz için yardımını isteriz)".
 
'İyyaKE na'budu' ALLAH’IN KULU demektir. Bizim ezberlediğimiz manaları ‘bizatihi sahibi olarak’, yani HU olarak her olayı, her konuyu, her seçimi dilediği gibi gerçekleştirir. Her hikayeyi, her hayali de oluşturur. Eğer insan UYANMIŞ ise onun okuduğu yoldan giderek, ‘sende açtığı özelliklerden faydalanarak’ algılama noktasına girer. Buna "Kuantum Alan Algısı" denir. Yani çalışılarak, ezberlenerek yorumlanan bir bilgi değildir! ALLAH’ın KULU sende açığa çıktıysa bu bir lütuf veyahut da hibedir. 
 
Fatiha Suresi’nde, "İhdinasSıratal'müstakıym. (Bizi sırat-ı müstakime (Hakikate erdiren yola) hidâyet et)" Sırat-i müstakiym üzerinde olmanın dışında başka şart ve koşul yoktur. Bunun içine ŞEYTANı da dahil edebiliriz.
 
Şeytanla Allah arasındaki bir konuşmada, 
 
"Kale Rabbi Bima ağveyteniy le üzeyyinenne lehüm fiyl Ardı ve leuğviyennehüm ecme’ıyn; ((İblis) dedi ki: “Rabbim! Bende açığa çıkan Esmâ’n sonucu azdırman yüzünden, yemin ederim ki arzda (bedenli yaşamlarında) onlara (suçları; Sünnetullâh’a göre perdelilik oluşturan fiilleri) süsleyeceğim ve onları toptan azdıracağım)". ‘Ben de andolsun ki bütün insanları şaşırtacağım’ diyerek kendi yaşamının da ‘sırat-ı müstakiym’ üzerinde olduğunu ortaya koyuyor. 
 
Bu noktada, Resul'un ‘inamda bulundukları’ bizimle aynı noktada değildir. Onlar farkındalık ve geniş çapta bir algı içindedir. Beyninde ‘artı veya eksi ya da renk’ yoktur. Bu ayetin sonunda "Ğayril'mağdubi aleyhim" algısıyla da her şeyden haberdar olup habersiz olan, işittiği halde işitmeyen, gördüğü halde görmeyen yapılardan bahsetmektedir yani RENKSİZ İNSANLARDAN...
 
İNSANSI denen yapılar ise hakikati bilmekten, bu algı düzeyine çıkmaktan, okumaktan çok uzaktır. Şunu da belirtmeliyiz ki binlerce yıl evvel yaşamış insansı ile şu anda yaşayan arasında hiçbir fark yoktur. İlk çağlardakiler hayatta kalabilme kaygısı duyarken; şimdikiler de işlerinin, çocuklarının endişesi içindeler. Bu şekilde ZANlarla ömürlerini tüketiyorlar. Bu konudaki uyarıları dikkate almamak, önümüzde vuku bulan uyarılardan ders almamak; gitgide denizden, sahilden uzaklaşarak ormanlık alanlarda hayvanlar gibi yaşamaya insanı götürür ki bu da hiç tasvip edilen bir şey değildir.
 
Yahudilerin yönelttiği "Ruh nedir?" sorusuna "Ruh Rabb'in emrindendir. Sizlere bu ilimden çok az bir miktar verilmiştir." denmiştir. İnsansıları da bu şekilde değerlendirmek gerekir. 
 
Farkında olmak, endişelenmemek, her şeyde hata ve günah aramamak, aynı zamanda da beklenti içine girmemek gerekir.
 
Varlık TEKtir, bir bütündür ve her şey yerli yerincedir. Bu kompozisyonda insanın farkındalıklı alanda yaşaması gerekiyor. 
 
Cüz'i Aklın varlığını benimseyerek, ‘aklınla irade ettiğinin ZANnı içinde olmamalıyız. ‘Ben bu sayede zengin oldum veya hatalar yaptım, o yüzden şimdi bu haldeyim.’ şeklindeki düşünceler kesinlikle hafızadan çıkarılmalı.
 
İnsan; nostalji vorteksine kapılmaktan, sürekli pişmanlık içinde yaşamaktan uzaklaşmalı. Kimilerinin kendini çok uyanık zannetmesi, her şeyi okuyabildiğini varsayması, diğerlerinin de bunu kabul ediyor gibi görünmesi kesinlikle yukarıda bahsedilen OKUMA değildir! Çünkü önünü göremeyen, yarını hissedemeyen bir insanın mevzubahis yerlerde olması mümkün değildir.
 
Bu konuyu, çok net olarak açıklayan Resulullah; ‘akşam yatarken imanda olursunuz, sabahleyin kalktığınızda o imandan eser kalmaz.’ diyerek MUTLAK BİR DEĞİŞİMİN ve bu durumun kazandırdığı birtakım farkındalıkların bilincinde olmanın işaretçisi olarak bu sözü söylemiştir.
 
Büyük bir aşkla başladığınız olaylar gün geçtikçe heyecanını, sevgisini kaybediyor. Hatta birbirini suçlamaya, hakaret dolu sözlere de varabiliyor. İşte bu noktada ayıplamadan, sadece bilgi veren yaklaşımlarda bulunmalıyız. Dedikodu değil, bilgi paylaşımı ana gayemiz olmalı. 
 
Yorum yapmayan, sessiz olan; sukuneti, sadeliği ve kendisiyle HU olan arasındaki bağlantıyı yaşıyordur. 
 
KENDİ sözcüğünü burada ele almak gerekir. Hayat hikayesine bakıp, orada gördüğü varlığı BEN diye etiketleyenin; başka zamanlarda, farklı süreçlerden geçerken BEN diye nitelendirmemesi KENDİ olgusunu yaratır. ‘Kendim böyle yapıyorum.’ diye düşünerek günlük kapıldığı vorteksin içine girip bütün farkındalıkları bir anda yok etmesi, zaman zaman girdiği uzantılara bir daha hiç ulaşamaması söz konusu olabilir. 
 
Farkındalık; bütünlüklü bir olaydır, kişisel değildir. Allah'ın sende açığa çıkardığı bir lütuftur. Yaşanmışlığın getirdiği hiçbir şeyin sende bir değer olmadığını yaşatan bir hal, bilgidir.
 
Sonuç olarak her şey bilgidir. Kimi insanı mutlulukla doldurup taşırır; kimisi derinlere gömer, öldürür, kederli ve ızdıraplı bir halde bırakır. Oysa ki o bilginin sende açığa çıkmasıyla oluşan rahmeti görmen gerekirken insan bunu yapamaz. Bunu algılayamadığında da farkındalık sahibi olmadığın bir yaşam modeli çizmeye çalışırsın. Kaçıyorsun aslında, gerçeklerden, HAKİKATten... Yaklaşmak istemiyorsun.
 
Gözlerinin içine, sana sevgiyle bakanı yok sayıyorsun. Şimdi buradasın, yarın bambaşka vortekslerin içine girip buradaki bilgileri unutuyorsun. Gözlerinin içine serpilen bu RAHMET dalgalarını çok değişik şekillerde manalandırıyorsun. İşte bu düşüncelerle yaşarken; zaman zaman dalgalanmalar, hakikate girip çıkmalar olabilir. Bazı insanlar Tecelli-i Zat-ı daimi olarak yaşarken bir kısmı da zaman zaman alt boyutlara geçer.
 
Mekke'den Medine'ye geçişin aslı, CELALden CEMALe geçiştir. Çünkü Medine, kötülükleri temizleyen bir cemaat şehridir. Fakat Mekke celali anlatır ve yansıtır. 
 
Bu iki kelimeyi beşeri anlamda düşünmeyelim. İnsanda mevcut olan bazı özelliklerden bir şekilde arınmasına vesile olan tecellilerdir...Onlara "Zül celali vel İkram" şeklinde yani ‘Celaliyle ikram sahibi’ diye bir yaklaşımda bulunulur.
 
Cemal tecellisi o manaların sizde aynen devamlılığını gösterir ki dostu seçmekten, onun sana neler verebileceğini hissetmekten ve Celal tecellilerine Allah'ın bizi mazhar kılması için dua etmekten başka yapacak hiçbir şeyimiz yok.
 
Ahmed F. Yüksel
 
Bodrum- Milas 29 Kasım 2021
 
 
https://twitter.com/ahmedfyuksel
 
https://www.instagram.com/ahmedfyuksel
 
https://www.facebook.com/ahmedfyuksel
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..