Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '12

 
Kategori
Bilim
 

Ali Demirsoy’un Geo dergisine verdiği röportaj

Ali Demirsoy’un Geo dergisine verdiği röportaj
 

Ali Demirsoy Geo Dergisine bir röportaj vermiş ve evrim teorisi ile ilgili kaygılarını anlatmış. Aşağıda bu röportajın aslını okuyabilirsiniz.

http://pozitifateizm.wordpress.com/2010/01/26/prof-dr-ali-demirsoy%E2%80%99un-bir-roportaji-geo-dergisi/

Buradaki amaç, evrim teorisinin yanlışlığı değil, Türkiye’deki durum nedeniyle toplumun birçok kesiminin evrim teorisine ve evrim teorisini savunanlara pek de iyi gözle bakmadığını anlatmaktır. Yoksa burada yazan birtakım yazarların dediği gibi evrim teorisinin sonu filan gelmiş değildir.

Şunu çok iyi anlayalım. Bilim, demagoji yaparak veya kamuoyu yoklaması ile belirlenmez. Bir şey doğruysa doğrudur. İsterse bütün dünya onun yanlışlığını söylesin. Örneğin bugünkü dinler böyledir. Birer dogma oldukları halde, hiçbir delil olmadığı halde  birçok insan onlara inanır.

Yaratılışçılar yine röportajdan işlerine gelen kelimeleri cımbızla çekip almışlar. Ben de bir alıntı yapayım, bakalım Ali Demirsoy başka neler söylemiş:

“Bilim adamı kadrosundan maaş alan insanlar, biraz kökten dincilerden çekindiklerinden, biraz makam kaygısından, biraz da konunun önemini kavrayamadıklarından sürekli televizyonlarda boy gösterip Evrim Teorisini kutsal kitapla örtüştürmeye çalışıyor. Halbuki New York, Paris, Moskova Bilimler Akademisi evrende değişmeden kalacak tek kuramın evrim kuramı olduğunu beyan etti.”

Demek ki bilime inanan insanlar o kadar da az değilmiş. Bilime inanılır. Bilime inanmak demek bilim kurallarını kabul etmek demektir. Evrim teorisine inanmak diye bir kavramı ise kabul etmiyorum. Evrim teorisine inanılmaz. Ancak bir dogma görüşe yani baştan doğru kabul edilen bir görüşe inanılır. Evrim teorisi ispatlanmış bir teoridir. Bir kişi evrim teorisinin yanlış olduğunu ispatlayan bir delil gösterebilirse evrim teorisinden vazgeçilir. Bilim böyle işler. Nitekim Darwin‘in Türlerin Kökeni kitabından sonra evrim teorisine çok eklemeler yapılmıştır; bazı konular daha iyi anlaşılmış, kanıtlanmamış varsayımlar kanıtlanmıştır.

Röportajdan bir satır:

“Kuran yaratılışla ilgili bütün bilgileri Tevrattan almıştır. Tevrat da Sümer mitolojisinden esinlenmiştir. “

Röportajdan bir bölüm daha:

“Evrim karşıtları evrimcileri, “Bu yaprağın rengi, şekli niye böyledir” türünden sorularla alt etmeye çalışır. Bu noktada evrimcilerin yaptığı bir hata var. Kalkıp tutucu kesime uzun uzun bunları anlatmaya çalışıyorlar. Halbuki böyle yapmayacaksınız. Siz de onların mantığının üstüne basacak, “O halde siz açıklayın” diyeceksiniz. Çünkü sizin evrende nedenini açıklayamayacağınız hiçbir şey yoktur.”

Çok çarpıcı bir örnek daha:

“Biyolojik sistemlerin aslında çok akılsızca tasarlandığını vurgulamak istiyorum ve soruyorum: (Bu akıllı tasarımsa eğer, Hasbihalci) Nasıl bir tasarım olsaydı normal veya akılsız tasarım olacaktı? İnsan çok akıllı bir tasarımın ürünü değil. Bugün genetik olarak ismi konmuş 9.000 çeşit hastalık var. Bir fabrika düşünün ki 9.000 çeşit hatayla üretim yapıyor. Bunun yanı sıra prostat, apandisit, yirmilik diş gibi bazı yanlış oturtmalar var. Sonra erkekler neden sünnetli doğmuyor? 2.000 yıldan beri en az on milyon çocuğun enfeksiyon yüzünden öldüğünü söyleyebiliriz. Tanrısal bir tasarım, sünnetli dünyaya getirerek bu kadar suçsuz insanın ölmesini önleyebilirdi.”

Çok çarpıcı bir örnek daha:

“Amerika’nın şu anki konumu köktendincileri tetikleyen ve kışkırtan bir yapıya sahip. Kalvenist Kilise’nin aldığı kararlar çok etkili. İsa’nın Tanrı olduğuna inanmayanların öldürülmesinin insanlık suçu olmadığını söylüyorlar. Bu durumda Irak’taki insanların öldürülmesi insanlık suçu olmuyor.”

Burada Ali Demirsoy bunu söylemekle ABD’nin üstün ve iyi meziyetlerle donanmış olduğunu söylemiş olmuyor. Ama yaratılışçı arkadaşın mantığına göre öyle olması gerekirdi.

Bazı çevreler de dinle evrim teorisini bağdaştırmaya çalıyor. Bunu da daha önce söyledim. Din bir dogmadır. Bilim ise araştırmayı sürekli yıkıp yapmayı gerektirir. Dinin öyle bir yapısı olmadığı için bilimle bağdaşamazlar. Ali Demirsoy kendine yapılan bir teklifi anlatıyor:

“…“Kalıtım ve Evrim” kitabım çıktığı zaman, yabancı kökenli bir şirkette çalışan iyi eğitimli biri ziyaretime geldi. “Siz dinle bilimi birbirine en iyi bağlayacak insanlardan birisiniz. Kitaplarınızın bölümlerinin başına birer ayet koyun, size araştırmalarınızda kullanmanız için 100 yıllık öğretim üyesi maaşınızı defaten ödeyelim” dedi. Teklif edilen para o zaman bir milyon dolar civarında tutuyordu.”

Ali Demirsoy nasıl yetişti?

“Benim evrimsel bir mantığa ve düşünce yapısına sahip olmamı sağlayan babamdır. Annem de babam da namaz kılardı ama babam liseye kadar benim dini eğitim almama izin vermedi. Kuyumcuydu, köylüydü ama iyi bir düşünürdü.Ters bir fikrin de doğru olabileceği fikrini bana aşıladı babam. Dini dogmalara eleştirel gözle bakarak büyüdüm. Zooloji, biyoloji tahsili yapınca da dama taşlarını yerlerine oturtmaya başladım. Bütün çabam bu tabuyu başkalarına da gösterebilmek.”

Burada şunu da bir kez daha söylemekte yarar var. Evrim teorisi canlılığın nasıl başladığı konusu ile ilgilenmez. Ancak canlılık başladıktan sonraki evrimi ile ilgilenir. O yüzden yaratılışçıların her fırsatta söyledikleri “bir protein bile yapamazken tesadüflerle hücrenin oluşması imkânsızdır” lafının evrim teorisiyle hiçbir ilgisi yoktur. İlk canlının nasıl oluştuğu konusu ile ilgilenen başka teoriler vardır. Abiyogenez teorisi bunlardan biridir.

 Demek bir yazıdan birkaç cümleyi cımbızla çekmekle olmuyormuş. Yaratılışçı arkadaşlara beni bu röportajdan haberdar ettikleri için teşekkür ederim.

 
Toplam blog
: 125
: 6625
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

İstanbul 1980 doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. İstanbul'da oturuyorum. Dünya ve çevre hakkında düşü..