Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '08

 
Kategori
Öykü
 

Ali'nin günlüğü-6

Ali'nin günlüğü-6
 

Ertesi günü çocukların hepsi dinlenmiş olarak yataklarından kalkıp, elini yüzünü yıkayıp, yemekhaneye geldiklerinde, Okul Müdürü İbrahim KAYA’nın yemekhanedeki baş masaya oturmuş, önündeki kitaptan bir şeyler okurken gördüler. Çocuklar kahvaltı olarak önlerine verilen Bulgur çorbasına limonlarını sıkarlarken, İbrahim KAYA ayağa kalkarak, çocuklarım, dün gittiğimiz çiftlikte sizlere anlatılanları bir yerlere not ettiniz mi? Etmeyen varsa, arkadaşlarından alsınlar. Takıldığınız yer varsa bana sorabilirsiniz. Bu kooperatif meselesi ülkemiz için çok, çok önemli. Her biriniz köylerinizdeki aileleriniz ve yakınlarınıza bu kooperatif olayını anlatacaksınız ve onlarında kooperatif kurmalarını sağlayacaksınız. Ayrıca yarın tayin olup gittiğiniz köylerde de ön ayak olup, kooperatif kurulmasını sağlayacaksınız. Gerekirse tüm evrak işlerini siz takip edeceksiniz, yeri geldiğinde kurulacak kooperatifin cinsine göre kooperatif üyesi bile olabilirsiniz. Bana sormak istediğiniz bir husus var mı? Diye sordu. Çocuklardan ses çıkmayınca, hepinize afiyet olsun diyerek, yemekhaneyi terk etti.

Ali DEDEŞİN ve arkadaşları, hem bulgur çorbalarını içiyorlar, hem de kendi aralarında kısık sesle tartışıyorlardı. Yan masada bir üst sınıfta okuyan Germencikli Halil BOĞA, Ali DEDEŞİN’e dönerek, Ali sen notu sağlam aldın mı? Diye sordu. Ali DEDEŞİN de evet Halil Ağabeyi aldım diyerek, defteri gösterdi. Halil BOĞA, enim biraz eksiğim var. Onu senin defterden tamamlayayım dedi. Ali de olur ağabeyi diyerek başı ile onay verdi.

Gülnar çok çabuk geçiyordu. Yarıyıl yaklaşmıştı. Dersler çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Normal derslerin dışında bir de öğretmenlik için eğitim formasyonu alıyorlardı. Bu formasyon derslerine her nedense Ali ve birkaç arkadaşı çok önem veriyordu. Çünkü eğitimciliğin kökeni, bu formasyon dersinde yatıyordu. İleride öğrencilerine, bilgileri nasıl aktaracaklarını, öğrenci psikolojisini bu derslerde öğreniyorlardı.

Bu kadar hızlı bir tempoda giden eğitim döneminin ilk yarısı tamamlanmıştı. Her zaman olduğu gibi Ali ve arkadaşları karnelerini aldılar. Ali DEDEŞİN yine İftihar listesine seçilmiş, bu kez e güzel bir çanta okul yönetimi tarafından kendisine hediye edilmişti. Ali DEDEŞİN ve arkadaşları köylerinin yolunu tuttular.

Ali DEDEŞİN her zaman olduğu gibi aile fertlerine yine küçük, küçük hediyeler aldı. Bir an önce köyüne gelip, ders yarıyılı içinde gittikleri çiftlikte öğrendiği kooperatifçilik konusunu babası ve diğer köylülere anlatacak, bir an önce kooperatif kurmalarını sağlayacaktı. Bu hayallerle bir an önce yolun bitmesini istiyordu. Babası a çocukların geleceği günü bildiği için traktör ile kasabaya gelmiş, çocukları bekliyordu. Çocuklar kasabaya gelir gelmez, hep birlikte traktöre bindiler ve Ali DEDEŞİN traktörün direksiyonuna geçerek köylerine doğru hareket ettiler.

Köydeki karşılama artık rutinleşmiş, hemen, hemen herkes hoş geldine geliyor. Hal hatır soruyor. Ve hal hatırdan sonra çocukların yeni anlatacaklarını büyük bir merakla bekliyordu. Çocuklarda başta Ali DEDEŞİN olmak üzere, Muhtar Hüseyin DAĞ’ın oğlu Kemal DAĞ, Veli SOYKAN ve Zeki KOLSUZ, okulda öğrendiklerini önce ailelerine, sonrada kahvede toplanan tüm köylülere anlatmak için sabırsızlanıyorlardı.

Köylüler, hemen kahveye toplanmaya başlamışlardı. Çünkü tüm köylü, daha önceki yıllarda kazandıkları paranın nerdeyse en az iki katını kazanmıştı. Çocuklar yüzünden tüm köyün yüzü gülmüş, geliri artmış, yetiştirdikleri sebzeler çok kısa sürede kasabada ün salmış, pazarda herkes sebze ve meyveyi alırken, nerenin diye sormaya başlamıştı. En meşhur da fasulyeleri olmuştu. Tabi domatesleri, dolmalık siyah biberleri, böğrü karaları, mısırları, bal kabakları, kirazları, erikleri, elmaları hepsi meşhur olmuştu. Sebze ve meyvelerin Çamlık’tan olduğunu duyan kasabalı alacağından fazlasını alıyordu. Çünkü bu sebze ve meyvelerde gübre, ilaç yok. Sadece hayvan gübresi ile yetiştiriliyordu.

Çocuklar, köylülerin kahvede toplandığını duyunca, yol yorgunu olmalarına rağmen kalkıp köyün kahvesinin yolunu tuttular. Köy kahvesini işleten kahveci Kazım AYNA çocukları dış kapıda karşılayıp, o öğretmenlerim hoş geldiniz diyerek büyük bir sevgi gösterisinde bulundu. Köylünün gelirinin artması, kahvecinin gelirini de otomatik olarak arttırmıştı. Tabu bu gelir artırımının en büyük nedeni geleceğin öğretmeni çocuklardı.

Köylülerin hepsi toplanınca, Muhtar’ın oğlu Kemal DAĞ, Ali DEDEŞİN’in defterini alıp, okumaya başladı. Ali normal ders defterinin yanı sıra kooperatif olayını günlüğüne de yazmıştı. Kemal Kooperatif kurulumunu, yararlarını, köye getirisini hep Ali DEDEŞ’inin ders defterinden okuyordu. Tüm köylü kooperatif’in faydalarını bir, bir dinliyordu. Defterden okuma bitince sıra sorulara geldi. Sorulara Ali DEDEŞİN cevap veriyordu.

En başta Muhtar Hüseyin sordu; bu kooperatif nasıl kurulacak, işlerini kim yürütecek, bu işi becerebilirmiyiz, diye. Ali DEDEŞİN, Muhtar amca kurulum evraklarını, önümüzdeki günlerde kasabaya gider tedarik ederiz Oradan Kaymakamlığa uğrar, evraklarımızı kontrol ettikten sonra, köyde tüm evrakları doldurup, biz gitmeden Kaymaklığa veririz. Biz okuldan dönünceye kadar kurulum izni de gelir. Gelince de kooperatifi kurar, yaz boyunca da işlerini ben takip ederim. Bu yaz kooperatifimize çok iş düşecek. Yetiştirdiğimiz ürünleri kooperatif aracılığı ile pazarlayacağız. Bu yaz mallarımızı satmak için kasabaya pazara gitmeyeceğiz. Kasabadan alacak olanlar bizim ayağımıza gelecek.

Köy halkından Muammer, benim bu satış işine aklım yetmedi. Yani biz sebzelerimizi toplayıp, babanın traktörü ile kasabaya götürmeyecekmiyiz? Diye sordu. Ali DEDEŞİN, hayır Muammer amca, kasabadan gelenler büyük ihtimalle aldıkları sebzeleri bizim traktör ile götürecekler. Sebze ve meyveler burada toplu olarak satılacak. Sen yetiştirdiğin malı kooperatife vereceksin ve kooperatif senden aldığı sebze ve meyveyi. Kasabadan veya başka yerden gelen alıcılara, kendi belirleyeceği fiyattan satacak ve belli bir ücreti kestikten sonra sana paranı ödeyecek. O ücrette kooperatifin geliri olacak diye, açıklamada bulundu.

Köylüler kafalarına takılan tüm soruları sordular ve gerekli cevapları alıp, hepsi tatmin olduktan sonra, hafta içinde kasabaya gidip, evrakları hazırlamak üzere, köy Muhtarı, ihtiyar heyeti üyeleri, öğretmen adayları ve birkaç köylü daha anlaşarak, aralarında karar verdiler. Köyden hemen, hemen herkes kooperatife üye olmak istiyordu. Ancak bir kişinin haricinde; O kişi de tabi aykırı Selim’di. Çocukların anlattığı hiçbir konuyu anlamamıştı veya anlamazlıktan geliyordu. Onun bu huyunu herkes bildiğinden, herkes gülüp geçiyordu. Hatta Muhtar Hüseyin, sen kasabaya götürür sebzelerini satarsın, diye takılıyordu. Herkes biliyordu ki kooperatifin işleyişini gördükten sonra gelip, o da kooperatife üye olacaktı.

Belirlenen günde Çamlık köyü sakinlerdi ve öğrenciler kasabaya gidip, gerekli evrakları temin ettiler. Kaymakamlığa varıp, Kaymakam Ali Nail Beyle görüşmek istediklerini, Kaymakamlık tahraat(Yazı işleri) kâtibine anlattılar. Kâtip içeri girip Kaymakam Ali Nail Bey’e durumu anlattı. Kaymakam Ali Nail Bey hemen kapıya bizzat kendisi çıkıp, çocuklar ve köylüleri kapıda karşılayıp, içeri buyur etti.

Muhtar Hüseyin DAĞ, Kaymakam Ali Nail Bey’e durumu kısaca anlattı ve çocukların bu fikirlerinin tüm köylü tarafından desteklendiğini, bu nedenle kooperatifi kuracaklarını, evraklarını tamamladıklarını anlattı. Kaymakam Ali Nail Bey heyecanlanmıştı. Başta Ali DEDEŞİN olmak üzere çocukları alınlarından öperek, kutladı ve işte geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimiz. Sizler böyle davrandığınız müddetçe bu ülkenin sırtı yere gelmez diyerek, çocuklarla duyduğu gururu anlattı.

Kaymakam Ali Nail Bey, Çamlık köyündeki gelişmeleri yakından takip ediyor ve çocukların köye katkılarını biliyordu. Hatta İlçe Ziraat Müdürü ile bu konuyu sık, sık konuşuyordu. Ziraat Müdürü, Ziraat Mühendisi Nejat YÜKSEL beyde köydeki gelişmeleri yakından takip ediyordu. Bu yaz köye birkaç ziyaret yapmayı ve ürün arttırıcı önlemleri köylüye anlatmayı istiyordu. Kaymak Ali Nail Bey, bende sizinle gelir. Gelişmeleri yakından görmüş olurum. Bu verimlilik artışını, kasabanın dışına da taşımalıyız, köylünün ve dolayısıyla kasabanın geliri de artsın diye aralarında konuşuyorlardı.

Kaymakam Ali Nail Bey çok memnun olmuştu. Hemen Tahraat(Yazı işleri) kâtibi Salih BİÇER’i makamına çağırıp, olayı kısaca anlatarak, köylülerin hazırladığı evrakları en kısa zamanda ilgili yerlere göndermesini, evrakların hazırlanmasında da yardımcı olmasını istedi. Kâtip zaten Çamlık köyünün yakındaki bir köydendi ve oradaki gelişmeleri o da yakından takip ediyordu. Büyük bir memnuniyetle başını sallayıp, Muhtar Hüseyin ve diğer köylüler ile öğretmen adayları öğrencilerdi kendi odasına davet etti. Hep birlikte evrakları birer, birer gözden geçirdiler. Her hangi bir eksik yoktu. Muhtar Hüseyin’e sen ikametgâh kağıtları ve nüfus cüzdanı suretlerini çıkart ve mühürle. Evraklar hazır olunca, Ali ve Kemal sizler evrakları bana getirin. Ayrıca sizlerle konuşacaklarım var. Diyerek, köylülere çay söyledi. Hep birlikte çaylar içilip, kazanılacak paraların hayali kuruldu. Kâtip Salih kendi köylerinde de aynı uygulamayı yapacağını, Ali ve Kemal’den bu konuda yardım isteyeceğini söyledi. Çocuklarda seve, seve kabul ettiler.

Tüm evraklar hazırlanıp, birkaç kez kontrol edildikten sonra kasabaya gitmek için yola çıkılacağında, aykırı Selim gelerek kendisinin de kooperatife üye olacağını söyledi. Muhtar Hüseyin böyle olacağını bildiği için onun adına da evrakları hazırlamış, üye olarak onu da kaydetmiş, sadece imzası ve nüfus cüzdanı suretini çıkartmak kalmıştı. Hemen traktörün üzerinde imzayı attırıp, nüfus cüzdanının suretini Ali DEDEŞİN çıkarttı. Traktör ile yola çıktılar. Yolda Ali DEDEŞİN ve babası, Mustafa DEDEŞİN traktörün ön kısmında, Mustafa DEDEŞİR traktörü kullanıyorlar, bu arada da aralarında sohbet ediyorlardı. Ali Babasına, traktör ile para kazanıp, kazanamadığını sordu. Mustafa DEDEŞİN, oğlum harçlığımızı çıkartıyoruz. Ektiğimiz ekinlerin yerini sürüdüğümüz, sürüm parasını almadık. Sebzeye bıraktık. Yani taksitin zamanı gelinceye kadar sebze yetişir, herkes borcunu öder. Taksit’in iki katı kadar köylüde alacağımız var. Sen taksit için endişe etme. Ayrıca her Cuma pazara getirip, götürdüklerimden aldığım para bizim geçimimizi sağlıyor. Senin aklına uyup iyi ki bu traktörü almışım oğlum diyerek, Ali’nin sırtını sıvazladı.

Kasabaya gelinip, doğruca Kaymaklığa gidildi. Köylüleri, Kaymakamlıkta Kâtip Salih karşıladı. Evrakları bir, bir kontrol ettiler. Evrakların tamam olduğunu görünce, Kâtip Salih hemen büyük sarı bir zarfın içine tüm evrakları koydu ve ağzını kapatıp, üzerine Ankara adresini yazıp, Postaya verilecek diğer zarfların yanına koydu. Ali DEDEŞİN’e bakıp, merak etmeyin biraz sonra hademe Zülküf ile Postaneye göndereceğim dedi. Ali de Salih ağabey olur mu bakmak, ben işleri nasıl yürüttüğüne bakıyorum. Çok tertiplisin. Hiçbir işini geriye bırakmıyorsun dedi.

Evraklar verilip, çaylar içildi. Tam köylüler çıkarken, Kâtip Salih Ali ve Kemal’e ya durun, bu işi nasıl yapacağız, bir anlatın bakalım diyerek, tekrar oturmalarını sağladı. Muhtar Hüseyin ve köylüler çıkıp, kasabadaki diğer işlerini görmeye gittiler. Ali DEDEŞİN ve Kemal, Kâtip Salih’in köyünü biliyordu. Nerde ne olabileceğini bir, bir anlatıp, yaz tatiline gelince, sebzeler dikilmeden önce tekrar görüşmek üzere aralarında anlaştılar. Ali DEDEŞİN ve Kemal DAĞ, babaları ve köylüleri ile buluşmak üzere, bakkal Musa Efendi’nin dükkânına doğru yola çıktılar. Yolda yürürken, kendi aralarında konuşuyor ve köylüleri için yaptıklarından büyük bir gurur duyuyorlardı. Çocukların babaları da büyük bir gurur duyuyorlardı.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..