- Kategori
- Anılar
Ali Saydam ve Memleketleri
Ali SAYDAM (1908 – 2011)
Dedem Ali Saydam Yunanistan’a bağlı Drama Sancağının Sarışaban kazası Mincenoz köyü doğumludur. Resmi kayıtlarda 1916 doğumlu, kendi ifadesine göre ‘’Memleketten geldiğimde 15-16 yaşlarında idim.’’diyordu. Babası Recep Bey, Balkan Savaşları’nda (1912-1913) şehit düşer. 7 yaşında iken annesini de kaybeder Babası şehit düştüğünde 3-4 yaşlarında, mübadele esnasında 15-16 yaşlarında olduğunu söylediğine göre; gerçekte doğum tarihi 1908-1910 yılları civarıdır. Evin bir oğlu olup, yetim ve öksüz kaldığında kendisine amcası Hacı Osman Bey sahip çıkar. Sıbyan mektebinden medreseye doğru öğrenimini sürdürür. Hafızası bugün olduğu gibi çocukluğunda da güçlüdür. Arapça derslerinde ve İslamî ilimlerde başarılı bir öğrencidir. Dedemin amcası Hacı Osman Bey’in köyde geniş arazisi bulunur. Köyde daha çok tütün tarımı ile uğraşılır. Tahıl ekimi yanında bir de değirmenleri vardır. Ailenin ekonomik durumu iyidir. Yaşadıkları köy 550 hane civarındadır. 1924 yılında başlayan mübadele süreciyle Sarışaban kazası Mincenoz köyünden yola çıkan halk, 550 hane civarında Kavala limanına doğru yola koyulacaktır.
15-16 yaşlarına kadar yaşadığı ve ‘’MEMLEKET’’ diye bahsettiği o güzel topraklardaki anılarından söz etmekten çok keyif alırdı. Babaannem de Mincenoz köyü doğumlu olup, dedemin amcasının kızıdır. 4 çocuk, 13 torun ve 23 torun çocuğuna sahip bulunmaktadır.
1923 yılının bahar aylarında Sakarya vapuru ile 7 gün süren yolculuk sonrasında Samsun’a yerleşerek zor ve güzel bir yaşam sürdüğünü ifade eden ve 11.12.2011 tarihinde vefat eden dedem Ali SAYDAM ‘ın ‘’ MEMLEKET’’leri ile ilgili anılarını siz okuyucular ile paylaşmaktan mutluluk duymaktayım. 85 yaşında olduğunu söylediğinde ‘’MEMLEKET’’ üzerine konuşacağımızı öğrenince oldukça heyecanlandı. Koyu sohbetimizden nasıl da keyiflenmişti.
Mincenoz Köyü ile Üçhanlar Köyü arasındaki geçiş hikayesini dedem şöyle anlatmıştır:
‘’Türkiye’deki Rumlar köyümüze Sonbahar mevsiminde geldiler. Yunan Hükümeti köyü ikiye bölerek Türkler’in boşalttığı evlere Rumları yerleştirdi.. Hatırladığım ise çok iyi Türkçe konuştukları ve perişan bir halde geldikleri. Yeni komşularımız Trabzon’dan geldiklerini söylemişlerdi. Yunan Hükümeti bu değişim sırasında herkesin mal durumunu evraklara işledi. Mesela 100 koyunun varsa bunun 25 koyununu, 2 ineğin varsa 1 ineğini yeni gelen yanı başımızdaki Rumlar’a vermemiz gerektiği ile ilgili kanun çıkarıldı. Mübadil Rumlar köyümüze geldiğinde bizler, onlara yardımcı olduk, yiyecek ve her türlü yardımı yaptık. Rumlar ile Türkler arasında köyümüz Mincenoz’da olumsuz bir durum hiç oluşmadı. Ancak hatırladığım önemli olaylardan biri şöyle ;
Mincenoz köyümüzden ayrılmadan önce, iki Rum ‘’ Türk İbrahim’de para çok onu soyalım’’ diye konuştuklarını duyan Rumca bilen oğlu, duyduklarını babası İbrahim’e anlatır. Baba İbrahim paralarını atın eğerine diker. Böylece kendini korumuş olur.
Biz hayvanlarımız, köpeklerimiz ve hatta değirmen taşına kadar taşınabilecek tüm malları alıp, Mincenoz köyünden ayrıldık. Sakarya vapuru ile 7 günde Samsun’a vardık. Gemi İzmir limanına da uğradı..Pomak köylüleri İzmir’de vapurdan ayrıldılar. Samsun’a gelince Tekel Reji İdaresinin karşısında Abacıoğlu adında bir Rum’a ait binaya tüm köy halkı yerleştirildi ve 10 gün burada kaldık. Tekkeköy Yukarı Çinik köyüne yerleştirildik.
Bu arada amcam Hacı Osman Bey ‘in yolu Kavak Üçhanlar Köyüne düşünce, köyü beğenir ve Belalan köyünden İzzettin Hasan’a ‘’Buradan her şeyini bırakıp sadece ceketini alsan kaç lira istersin’’der. İzzettin Hasan ise şaka ile karışık ‘’1500 Lira isterim.’’der. O zaman ki 1500 Lira ile 40-50 inek alınabilmektedir. Hacı Osman Bey hemen parayı öder ve Üçhanlar köyünde bulunan üç handan birine sahip olur. Satın alınan Han da 13 oda ve 20-30 yatak vardır. Üçhanlar köyü Samsun-Ankara eski karayolu üzerinde olup, bu yoldan geçen yolcuların mola verip, konakladığı yerdir. Üçhanlar’a yerleştikten sonra Yukarı Çinik köyündeki topraklarımızı sattık. Üçhanlar’da tütün yetiştirdik, kendimize yetecek kadar tarım ve hayvancılık yaptık. 1950 yılında açtığım bakkal ile yaşantımı sürdürdüm. Keşan, Manisa ve Yalova’da akrabalarımız var. Akrabalarımızla sıkça görüşürüz. Torunlarımız da inşallah görüşmeye devam ederler. ‘’
Bir asırlık ömrünü özetlerken, göç olgusununda üzerinde etkilerinin çok olduğunu düşündüğüm dedemin, tüm yaşamı boyunca yaşadıklarını sosyal, ekonomik ve kültürel yönleriyle zaman zaman değerlendirirken, tüm torunlarına ve herkese vasiyeti, sadece dürüst olmak, insansever ve vatansever olmak ve çok çalışmaktır.
Seni çok özleyeceğiz…
Hazırlayan:
Hülya SAYDAM ÖZER