Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Şubat '11

     
    Kategori
    Futbol
     

    Allah Allah!

    Allah Allah!
     

    Bir takımın değilde futbolun fanatiği olarak maçları sürekli takip eden bir seyirci olarak, açıkçası, bu skoru tahmin edemezdim. Doğrusu Beşiktaş'tan böyle kötü bir futbol veya Kiev'den böyle sağlam bir oyun anlayışı bekleyebilirdim. Ama skor olarak, maçı izlemeseydim, Beşiktaş ya maçın başında 10 kişi kaldı, ya da hakem gerçekten çok hatalı kararlar verdi diye düşünebilirdim. Kalite bakımından üstün olan takımlar, tabiki kendi sahalarında, inanılmaz bir seyirci desteğine rağmen, kendisinden daha zayıf bir rakibe yenilebilir. Bu normaldir. Ama böyle bir maç, ev sahibi ekibin normal şartlarda inanılmaz bir baskısıyla, kaçan yüzde yüz gollerle ve rakip takımın bir ya da iki atağının golle sonuçlanmasıyla, bir yahut iki farkla kazandığı ama hala rövanş için çok sıkıntılı olacağı şartlarda tamamlanırdı benim bildiğim. Bunların hiç biri olmadı. Hatta rövanş maçında da buna benzer bir skorun ortaya çıkabileceğinin gayet normal olabileceğini gösterdi bize. Peki sorun nerede? 

    Bizim ülke futbolunun yıllardır gelişme gösterdiği söylenir. Toplam bütçe ve futbola olan ilgi bakımından bu doğrudur. Daha kaliteli tesisler, daha profesyonel yönetimler, daha yetenekli hakemler ve ülkeye gelen daha kaliteli yabancılar bunun göstergesi olabilir. Oyun anlayışı olarak 90'lı yılların çok daha iyi olduğunu söylemek hiç zor değil. O zamanki takımlarımızın ne yapabileceği, kapasiteleri belliydi ve beklenen de gerçekleştirilirdi. Başarı gelmezdi çok fazla, doğru; fakat beklenti zaten o değildi. O zaman problem şurda ortaya çıkıyor: Ülke futbolunun yetiştirdiği futbolcularda. Yıllarca alt-yapı hariç bütün yönetimler her konuda ellerinden geleni yaptılar ve bence başarılı da oldular. Ama hala yetmiş milyon nüfusa sahip ülkenin Avrupa çapında yetiştidiği ünlü bir futbolcusu yok. Yetenek olarak ırkımız yatkın değil mi acaba diye düşünebiliriz. Şöyle bir gerçeği görmezden gelirsek: Almanya'da yaşayan yaklaşık dört milyon vatandaşımızın Türkiye liglerinin neredeyse dörtte birini oluşturacak kadar futbolcu yetiştirdiğini. O birinci sınıf, Avrupa'da oynayan Türkiye asıllı futbolcuları saymasak bile... 

    Mesela İsmail Köybaşı... Bu futbolcu Türkiye'nin en yetenekli sol beki ve Avrupa'da çok başarılı olacak umutlarıyla transfer edildi Beşiktaş'a. Yetenek olarak hiçbir problemi yok. Güveni yerinde olduğu zaman takımına çok faydalı bir oyuncudur. Bu akşam iyi bir gözlemcinin çok açıkça görebileceği bir korku vardı yüz ifadesinde. Futbolda bu çok önemlidir. Futbolcu çok kısa sürede düşünür karar verir. Ama tedirginlik, korku veya aşırı heyecan olursa, düşünme süresi çok uzar ve hata yapar. İ.Üzülmez'in varlığında "Nasılsa ben onun yedeğiyim" rahatlığı bir avantajdı ona. Şimdi onun olmaması, kendisinden olan beklentilerin artırdığının farkında ve o bunu ne yazıkki kaldıramadı. Ama ben onun Gaziantepspor'da oynarken, halısahalarda arkadaşlarıyla futbol oynadığını, onlara gösteriler sergilediğini, istihzai tavırlar takındığını bilirim. Ama suç kesinlikle onun değil. Eğer küçüklüğünden itibaren ona futbolculuğun "Meslek" olduğu iyi anlatılsaydı, ona iyi bir iş ahlakı aşılansaydı o bunları yapmazdı. 17 yaşında iyi para kazanan bir çocuğun yaşıtları tarafından ilgi görmesi, onların övgüleriyle dolup taşması onun artık iyi bir yıldız olduğunu düşündürür kendisine ve alacak eğitimi kalmadığını düşünür; mesleğinin gerekliliklerini unutur. Düşünsenize 24 yaşında doktor, arkadaşlarını toplayıp onlara nasıl tedavi ettiğini gösterip hava atar mı? Ama bu kesinlikle İsmail'in hatası değil. Onu bir an önce yıldız gibi gösterip üzerinden para kazanma derdine düşenlerde hata ve futbolumuzda bu insanların çok olduğunu da gayet iyi biliyorum. 

    Böyle giderse 2020 yılında Avrupa'nın en iyi stadları bizde olur. En pahalı lig bizim ligimiz olur. Ama başarı yine tecrübesizliğe, teknik direktöre, takımdaki uyumsuzluğa hatta hala hakemlere bağlanır. 20 yaşında yirmi tane yıldızımız olur, 2023 yılında hepsi söner, yeni yirmi tane yıldız çıkarılır piyasaya. Olan da yine takımının başarısıyla birazcık yüzünü güldürmek için maaşının bir kısmını ayırıp maçlara gidip takımını destekleyen seyircilerimize olur. 

     
    Toplam blog
    : 1
    : 983
    Kayıt tarihi
    : 17.02.11
     
     

    26 yaşım... Öğrenci mesleğim... Bir an önce daha huzurlu olmak hayalim..

     
     
     
     

     
    Sadece bu yazarın bloglarında ara