Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '08

 
Kategori
Blog
 

Almanları severim ama neden...

Almanları severim ama  neden...
 

Özgür aklın önyargısız sorgulaması kuşkusuz sağlıklı ve seffaf bir dünyanın kapılarını aralar…

Bağımlı, önyargılı yani ön koşullu sorgulamalar sözde demokratik yanılsamalar yaratsa bile düşünen insanı sağlıklı sonuçlara ulaştırmaz.

Toplum olarak gol atmayı severiz.

Birey nasıl egolarından kurtulamıyor ise toplumlarında egolarına, ilkelliklerine teslim olduğuna tanıklık etmek önkoşulsuz aklın gereğidir.

Bazen ne söylediğinden çok söylediğinin nasıl anlaşıldığına da dikkat etmek gerekir. Hani atalar boşuna söylememiştir “Gırtlak kırk boğum, kırk kez düşün öyle konuş!” diye.

Öyle garip zamanlardan geçiyoruz ki sapla samanı bir birine karıştırıp çıkarımlar yapanlar ve ya kendince bir hedef belirleyip o hedefe saldırmak için her türlü argümanı kullananlar pirim yapıyor.

Yanılsama…

Hani şu 88 yıllık genç(!) Cumhuriyet neredeyse her şeyin sabıkı. Nerede bir olumsuzluk var faturayı kesiver gitsin! Nasılsa sahipsiz. Nasılsa bu Cumhuriyet’in dostundan çok düşmanı var!

Bilmeyenler sanır ki bu memleketi 88 yıldır Atatürk yönetiyor.

Oysa daha yaşarken , Cumhuriyeti ilan etmeden önceleri onu vatandaşlıktan çıkarmak isteyenler (Bkz.”Mustafa Kemal’i vatandaşlıktan çıkarmak” adlı blog) bu gün liberal sözde özgürlükçü kesimi de , dinden geçinenleri ve de Cumhuriyeti ve devrimlerini küçümseyen ama daha hiçbir başarı gösteremeyen Marksist’ler ile aynı hedefe kurşun yağdırıyorlar!

Hedef tüm kurum ve kuruluşları ile Türkiye Cumhuriyeti.

Yürekleri yetse emperyalizme karşı ulusal kurtuluş savaşı veren Mustafa Kemal’i ve yarattığı bilinci yargılayacaklar…

Yetmiyor.

Sorgulamak adına onun yarattığı kurumlara saldırmayı omuzlarında apolet gibi taşımayı marifet sayıyorlar. Hele liboş takımı “aferin” demiyor mu, kendilerinden öyle bir geçiyorlar ki artık kalemlerini tutabilene aşk olsun!

Her nedense haber kaynakları atacakları “çamur”a dair haberler içeriyor da havanın neden karardığına, fırtınanın neden koptuğuna dair fısıltı dahi vermiyorlar!

Yazdıklarımdan kurum ve kuruluşların dokunulmazlıkları olduğu kanısına varılmasın!

AKSİNE HER BİREY, HER KURUM EN İNCE AYRINTISINA KADAR SORGULANMALI.

...

El insaf!

Soru sorduğun olay ile ilgili hiçbir Tanrı kulu herhangi bir şey bilmezken o kurum kendi işleyişi içinde olumsuzlukları tespit edip yargıya taşıdıktan sonra kalemi eline alıp sonuç üzerinden genelleme yaparak faullü güreşmenin ne alemi var!

...

Alamancı bir akrabamız var.

İnanılmayacak kadar Alman düşmanıymış anlatacağım olaya kadar…

Olay şöyle; Bir gün Alman polisi gelir kapısını çalar.

Bizimki suçludur.

Karakola kadar Alman polisi ile gitmesi gerekmektedir.

Ancak polis ölümcül bir hata yapar, bizimki direnince yumruğu patlatır!

Akrabamız güçlü, kuvvetlidir. İki Alman polisini yumruklayarak merdivenlerden yuvarlar. İş mahkemeye düşer. Ve mahkemede hakim özellikle ilk yumruğu kimin attığını sorar! Ve o Alman polisler ilk yumruğu kendilerinin attığını söylerler!

Hakim kararı yazdırır “ Türk… ailesinin önünde küçük düşürüldüğünden… meşru … beraat!”

O gün bu gündür bizim akraba Almanları sever…

Der ki “Ahlâk var adamlarda, dürüstler. Düşmanım olsun ama ahlâklı olsun!”

Nereden nereye…

Neyi konuşuyoruz biz…

Ankara.24/04/2008N.Tüfekçi

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..