Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Almanya Baskısı

Almanya Baskısı
 

Bi' Zeitung "yaptınız" da biz mi okumadık?


“Ayıp” nedir bilir misiniz?

İpucu vereyim ister misiniz?

Buyurun ülkemizin en “büyük” gazetesinin 29 Ekim tarihli Almanya baskısından seçmelere:

“Türkiye’deki havalimanlarının kafeteryalarındaki yiyecek-içecek fiyatları, Türkiye’yi dünyanın en pahalı havalimanına sahip ülkeler arasında”.

“Bu küçük mola onlara özellikle 20-25 yaş arası kadınlar için özel bir koleksiyon yapma fikrinin gerekliliğini ortaya koydu”.

“Berlin’deki taraftarlar arasındaki çıkan kavgada 50’den fazla sporsever yaralanırken, kavgayı önlemeye çalışan 4’ü ağır olmak üzere 23 polis de çeşitli yerlerinden yara aldı”.

“Ditzenbach’ta kreşte anadil yasağı Türk Alman Kültür Derneği’nde ele alındı”.

“Çok sayıda Türk çocuğun da eğitim gördüğü Lübeck Protestan Kilisesi çocuk yuvasında Şeker Bayramı kutlamasında çocuklara oyunsal tarzda bayramın önemi anlatıldı”.

“Essen Başkonsolosu Munis Dirik ve eşi Aysen Dirik tarafından verilen Cumhuriyet resepsiyonuna çok sayıda seçkin vatandaş ve Alman katıldı”.

“Sabahat Akkiraz, konserinde seslendirdiği türkülerine izleyicilerin de eşlik etmesini isteyerek Stockholm’de oturan izleyicileri ile karşılıklı olarak türkülerini okuyarak izleyicilere “çok güzel harikasınız” diyerek destek verdi”.

“Ayıp” nedir bilir misiniz?

Her gün “gazete” niyetine bu saçmalıkları basıp, dağıtmaktır “ayıp”.

Bir buçuk sene öncesine kadar günlük gazete okuma alışkanlığım vardı benim. Evimize hergün bir, bazen iki, hafta sonlarında üç gazete girerdi. Annemin deyişiyle “küçük ilanlarına kadar” gazete okurduk ailece.

Almanya’ya ilk geldiğimde, Türk gazetelerinin burada da çıktığını görüp, çok sevinmiştim. Sevincim kursağımda kaldı. Artık almıyorum gazete. Haberlere internetten şöyle bir göz gezdirip, sevdiğim köşe yazarlarını okuyorum yalnızca. Sabah yepyeni bir gazeteyi ilk okuyan olmanın zevkini, gazetenin o kendine has kokusunu, okuduktan sonra ellerimi yıkarken akan kara mürekkebini özlüyorum.

“Ayıp” nedir bilir misiniz?

Beni bile gazete okumaktan soğutmuş olmaktır “ayıp”.

“Bunda bu kadar yaygara edecek ne var, beğenmiyorsan alma, kolunu mu büküyorlar?” diyebilirsiniz. Demeyiniz. Çünkü ortada benim zevkimden çok daha önemli başka bir mesele var...

Burası Almanya.

Burada yaşayan Türklerin büyük çoğunluğunun Türkçe konuşmakta zorlandıklarını biliyor musunuz? İstisnalar var elbette, ama kaideyi bozmuyorlar. Türkçe’de, değil kendilerini ifade etmek, çoğu zaman söyleneni anlamıyorlar. “Okuma” ve “Yazma” ise, yağmur ormanlarında yaşayan iki uzak kabilenin reisleri zaten. Almanca’ları da pek öyle ahım şahım olmadığından, “ortaya karışık”, garip bir lisan oluşturmuşlar. Cümle arasına serpiştirilen Almanca kelimeler yetmezmiş gibi, Türkçe niyetine, Almanca’dan birebir tercüme ettikleri ifadelerle konuşuyorlar. İki yarım bir tam etmediğinden, haliyle ne okulda, ne de iş hayatında başarılı olabiliyorlar.

Yeterince kötü mü? Üstüne biraz tuz-biber ekelim isterseniz...

Şimdilerde Almanlar da, 40 yıllık güzellik uykularından uyanıp, “Türkler toplumumuza uyum sağlayamadılar, acaba neden, hah bulduk, önce Almanca öğrenmeleri lazım, okullarda Türkçe konuşmak yasak olsun” demeye başladılar.

“Ayıp” nedir bilir misiniz?

Son hızla üzerine gelen trene bakıp, geviş getirmektir “ayıp”.

Bugün bile bu kadar sıkıntı çekiliyorken, yarın ne olacağını görmek için kâhin olmak gerekmiyor. Anadilini doğru dürüst konuşamayan çocuklar, yabancı bir dili nasıl öğrenecekler? O “yabancı” dil, “anadil” in yerini alacak, bu kadar basit. Biz eğer durumun farkına varıp, bir an önce birşeyler yapmazsak, burada yetişen bir sonraki nesil için Türkçe “yabancı” dil olacak.

Okullarda Türkçe dersi kalkıp, hatta teneffüslerde bile Türkçe konuşmak yasaklandığında, ne yapacak bu çocuklar? Evde ortalama 150 kelimeyle Türkçe konuşan ana-babalarına mı güveneceğiz, yoksa uydudan seyrettikleri Türk “televole” lerine mi?

Kitap okuma alışkanlığı zaten olmayan insanlarımız, günlük gazete niyetine de çoğu zaman “futbol gazetesi” okuyorlar. “Büyük” olmakla övünen bir gazetede, yukarıdaki saçmalıklar yer bulabildiğine göre, “diğerleri” nin bu dili nasıl kullandıklarını düşündükçe midemiz bulanmayacak mı? Yeni nesle bu Türkçe’yi mi devredeceğiz?

“Ayıp” nedir bilir misiniz?

“...hayranlarını coşturdu”, “...gözler önüne serdi”, “... boyutu büyüdü” lerden tavşan yapan, yazdığını dönüp bir kez daha okumayan insanların bu işten ekmek yemesidir “ayıp”.

Onların yazdıklarını okumak, gerekirse düzeltmekle yükümlü olanların, işini yapmamasıdır “ayıp”.

Noktalama işaretlerini bırakın, özneyi, yüklemi, anlamı kaybetmektir “ayıp”.

Gün gelecek, herkesten daha özenli olması gerekenlerden birinin elinde kalacak Türkçe. O zaman suçlunun kim olduğunu bulmak için, gazete arşivlerine bakacağız.

 
Toplam blog
: 81
: 1521
Kayıt tarihi
: 04.07.06
 
 

Kişinin kendini anlatması zor. Her şeyden birazım, her şeyim yarım.   ..