Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '12

 
Kategori
Siyaset
 

Altanlar mı, Selçuklar mı?

Altanlar mı, Selçuklar mı?
 

  • “Sabah erkenden İlhan Selçuk’un eşi Handan Hanım aradı. Sabaha karşı polisler, İlhan’ı götürdüler, sizin de eve gelecekler sanırım, hazırlıklı olun.” dedi.
  • Ahmet Altan, İlhan Selçuk’un vefat ettiği dönemlerde yazdığı yazılardan birisinde bu anekdotu veriyordu.
  • “Aynen öyle oldu. Polisler geldiğinde babam traş olmuş ve hazırlanmıştı. Babamı götürdüler. Nereye götürdüklerini bilmiyorduk.”
  •  
  • Sonrası mı?
  •  
  • Turhan Selçuk, Ahmet Altan ve Mehmet Altan… Üçü bir araya geliyor ve İlhan Selçuk ile Çetin Altan’ın götürüldükleri yeri bulmaya çalışıyorlar. Dönem 12 Mart dönemidir. Selimiye Kışlasına götürüldüklerini öğreniyorlar. Günlerce, haftalarca bu üçlü Selimiye Kışlasının karşısında, Turhan Selçuk’a ait küçük bir aracın içerisinde sabahtan akşama kadar simit yiyerek İlhan Selçuk ve Çetin Altan’dan bir haber alabilmek için çabalıyorlar.
  • Ahmet Altan bu durumu mealen böyle anlatmıştı bir yazısında.
  •  
  • Çetin Altan ve İlhan Selçuk çok yakın arkadaşlar… Birlikte işkence görmüşler, birlikte cezaevlerinde yatmışlar… Her sabah birbirlerine telefon açar, günlük olaylara ilişkin fikir alış verişinde bulunurlarmış.
  • Sık sık birbirlerinin evlerinde toplanırlarmış. Ali Sirmen, Mehmet Barlas, İsmail Cem ve daha bir çok gazeteci, yazar, çizer bu toplantılarda olurmuş. Kimi zaman kavga eder, birbirlerine küserlermiş ama küslükler de fazla sürmezmiş.
  • Ahmet Altan, “Aslında biz koca bir aileydik” diyor.
  •  
  • Yine Ahmet Altan anlatıyor…
  • “Bir gün babam okul çıkışında İlhan’ın yanına git, seni bekliyor dedi. Okuldan çıktıktan sonra doğruca İlhan Bey’in yanına gittim. Giderken gravatımı takmıştım. Valideçeşme’deki evlerine gittiğimde Handan Hanım bana kek ve çay ikram etmişti. Meğerse babam, İlhan Bey’e, bizim Ahmet’le bir de sen konuş demiş. Lise yıllarında haylaz, tembel, asi bir öğrenciydim. İlhan Bey gayet sakin bir ses tonuyla benimle konuşmuştu. Zaten en sinirlendiği anlarda bile nezaketten ödün vermezdi. Ama yazıları farklıydı. İlhan Bey’in yazılarındaki sert üslup, konuşmalarındaki nezaketle taban tabana zıttı.”
  •  
  • Ahmet Altan anlatmaya devam ediyor.
  • “Devlet, Kürt Sorunu, Serbest Piyasa, Dışa Açılma gibi hususlarda İlhan Bey’l e görüş ayrılıklarımız ortaya çıktı. Görüş ayrılıklarımız ortaya çıkınca o koca aile dağıldı. Uzun yıllar hiç görüşmedik.”
  •  
  • Sene 1998…
  • Cumhuriyet Gazetesi, Ahmet Altan’a, “Kılıç Yarası” isimli romanından dolayı “Yunus Nadi Roman Ödülü” nü verir. Ahmet Altan son kez İlhan Selçuk’u o ödülü aldığı sırada görür.
  • “Ben sıraların yanından yürürken onu görmüştüm, ön sıralarda oturmamasına şaşırmıştım. “Neden karanlıkta oturuyorsunuz” demiştim yanından geçerken, gülümsemişti.”
  •  
  • Ahmet Altan’ın bu anlattıkları bir hayli ilgimi çekmişti. Bir ülkenin yakın geçmişine ilişkin ip uçarıyla dolu o denli çok şeyi okurun önüne sunuyorduki…
  •  
  • Şu birkaç soruyu sorarak yazıyı noktalamak yerinde olur.
  •  
  • Altan ailesi ve Selçuk ailesi neden bu kadar taban tabana zıt noktalara düştü?
  • Ülkedeki gelişmeleri Altanlar mı doğru yorumladı, Selçuklar mı?
  • Bu toplumu Altanlar mı daha iyi tanıyordu, Selçuklar mı?
  •  
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..