Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Aman kaygım, canım kaygım...

Aman kaygım, canım kaygım...
 

Görsel alıntıdır.


Pek çoğumuz yaptığı şeydir mutlaka, hatta belki de hepimizin.

Kendi kendine kaldığında yüzleşme, hesaplaşma ve sorgulamayı da içinde barındıran; derin düşünme...

Ya da belki ben abartıyorum bu durumu. Kendi kendime kaldığımda özellikle de herhangi bir işle meşgulken, beynim de aynı oranda başka şeylerle meşgul olur. Bir konuyu düşünür, ona yoğunlaşırım. Hatta zaman zaman o kadar abartırım ki bunu, düşündüğüm şeyi senaryolaştırdığım bile olur. En güzel sonuca o zamanlarda vardığım olmuştur. Bazen tek başıma uğraşırım olaylarla, bazen birkaç kişi, bazen de çok daha kalabalıklaşır belleğim.

Bugün sabah kalktım, günlük işler içerisinde dolanıp dururken, yerdeki parkeler dikkatimi çekti birden, parkelerdeki açılmalar, hafiften yıpranmışlıkları gördüm bir bir kez daha. “Değişmesi gerekiyor artık” dedim kendimce. Ama şu “sıra zamanı ve yeri değil” diye de ekledim. Sıralamaya koydum parkelerin değişim işini,  “Hele bu yaz Tuğçe'nin düğününü atlatalım, Ece’de okulunu bitirsin, sonrasında belki evde daha kapsamlı değişiklikle birlikte parkelerde elden geçer” diye düşündüm. Bu düşüncelerimin hepsi para odaklıydı elbet. Sonrasında bütün bu düşündüklerimi düşünmek zorunda olmamak geliverdi aklıma, öyle ki hiç düşünmeden, istediğim her şeyi yapacak maddi güce sahip oluvermek. Öyle emeğinin karşılığı olarak, bileğinin hakkıyla değil, aniden, hooop die bir sabah bir uyanacaksın ki, hayal gücünün sınırlarının da çok ötesinde maddi güce sahipsin. Bunun adı da nedir, elbette piyangodur. Durup dururken Noel Baba çuvalıyla getirmez ya bu kadar çok parayı, nice Noel Baba’lar gördük zira, “Ho ho hoooo” dyie geldiler, sevindik, umutlandık ama çuvalları hep fos çıktı.

Sonra birden trilyonlarca liranın sahibi oluverdim hayalimde. Hiçbir şeye ulaşmam, sahip olmam için emek sarf etmem, çaba harcamam gerekmiyordu. Zaten önüme serilmişti her şey, istediğim önümde istemediğim arkamdaydı.

Ev mi? İstediğim yerden istediğim gibi ve kadar.

Araba gani,

Yazlık, kışlık, dağ evi, bağ evi...

Seyahatler, dünya turları vs.vs.vs.

Ee bu kadar çok para ve bolluk içerisinde elbet yakınları, dostları da düşünmemek olmazdı. Mutlu etmek birilerini... Tamam da, onları mutlu etmek de beni mutlu etmedi, çünkü onların mutluluğu için bile çaba harcamadım, benden bir şey eksilmedi zira. Zaten çok bol olan paradan verdim, istedikleri şeylere ulaştırdım onları, belki onlar mutlu oldular ama ben bu yolla da mutluluğu yakalayamadım.

Hiçbir şey için kaygılanmak yoktu bu hayalde, hatta kaygı diye birşey yoktu, sağlık sorunları dışında. Böyle olduğunda da herşey bir anda anlamsızlaşıverdi gözümde. Kaygılarımın kıymetini anladım, sevip okşamak geldi içimden onları...

Kaygı duymadan, amaçsız, hedefsiz, emeksiz, çabalamadan yan gelip yatmak fikri bana hiç de cazip gelmedi. Emek vererek, düşünerek, planlayarak yaptığım her şey benim için çok daha lezizdi, sevmedim bu hayali…

 Viledayı bir kez daha daldırdım kovaya, bir kez daha geçtim parkelerin üzerinden, aralıklarda toz kalmamalıydı zira...

 

 

 

N.D.ÖRS

12.01.2013

Bilecik

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..