Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '07

 
Kategori
İlk Yardım
 

Ambulansofobi

Ambulansofobi
 

Resmin orjinali http://ankara112.gov.tr adresinden alınmıştır


Yalnız acı verici duyumlara karşı değil, aynı zamanda acı verici duyum meydana getirebilecek her şeye karşı aşırı korku duyuyorsanız “Algofobi”niz var demekmiş. Kapalı yerde kalma korkunuz ”Klostrofobi” Yüksekliklerde duyulan korkunun aşırısına “”Akrofobi” deniliyormuş.

Ben yolda giderken sireni açık ambulans gördüğümde aşırı panikliyorum, yüreğim ağzıma geliyor adeta. Bunun tıbbi bir ismi var mı diye baktım ama bulamadım. Ben de buna “Ambulansofobi” diyorum.

Araç kullanıyorsam ve ambulans sireni duyarsam adeta buhar olup yoldan uçmak istiyorum. Gözlerim sağa, sola, aynaya takılıyor. Bir an önce ambulansın yönünü tespit edip çekilmek istiyorum önünden. Tabii etrafımdaki, önümdeki, arkamdaki tüm araçları da kenara çekmek istiyorum. ”Ya hastanın son saniyeleri ise, ya bizim yüzümüzden o değerli birkaç saniyesini burada kaybederse” diye endişeleniyorum.

Bunun sebebi nedir acaba diye kafa yordum bir süre. En sonunda yıllar öncesi babamın hastalığından vefatına kadar geçen süredeki hastaneye hastamızı ulaştırma maceralarından kalan bir takıntı olabileceğine kanaat getirdim.

Rahmetli babam 80 li yılların başlarında, 43-44 yaşında sağlıklı bir insandı. Hastalık nedir bilmezdi. Önceleri bayılmalarla başlayan rahatsızlığına uzun zaman sonra hiper tansiyon teşhisi kondu. Ancak tedaviye geç başlanması yüzünden büyük tansiyonu 20’li küçük tansiyonu 10’lu rakamlarla ifade edilecek kadar ilerlemişti hastalığı. İlaç, hastane, tedavi, tahlil derken vücudundaki birçok organın olağandan daha iri boyutlara ulaştığı ve organlarda deformasyon başladığı anlaşıldı. Kalp spazmları, nefes darlığı ve bizim gece, gündüz hastane acillerine taşınma maceramız da başlamış oldu.

O zaman şimdiki gibi bir 112 servis hizmeti yok (veya var da biz bilmiyoruz) Annem “ Oğlum, babanız fenalaştı” dediğinde eve bomba düşmüş gibi olurdu. Taksi nereden bulunacak, babam nasıl taşınacak? Ya zamanında yetiştiremezsek? Abimle koşturmaya başlardık. Birimiz babamın nefes yolunu açık tutmaya çalışırken birimiz taksi bulma telaşına koşardı. Bu arada annem evrakları hazırlar hep beraber taksiye doluşurduk. Adam dörtlü uyarı ışıklarını yakar, gah kırmızı ışık yanar, gah sürekli kornaya basarak yolu açmaya çalışır… Bizse arabanın içinde babamla beraber ölür ölür dirilirdik. Her sefer ağabeyimle aynı konuyu tartışırdık: Ya bir dahaki sefere bu kadar şanslı olamazsak?

Babamı 1986 yılında kaybettik. Fakat hastaneye hasta yetiştirmeye çalışan ambulanslara karşı aşırı duyarlılık bende bir “maraz” olarak kaldı.

Tabii bendeki bu duyarlılığın bir de etraftaki bazı duyarsızlara karşı tepki bölümü de gelişti. Bir ambulans sireni açık intikal ediyorsa araçta ya acil bir hasta var veya acil hastaya ulaşmaya çalışıyor demektir. Hemingway’in bir romanı var hani “Çanlar kimin için çalıyor”. O ambulansın sireni kimin için çalıyor bilemezsiniz. Belki de sizin çok sevdiğiniz birinin hayatını kurtarmak için debeleniyor yolu açabilmek için. O araçtaki hasta sahibinin yerinde olmak ister misiniz? Canınız kadar sevdiğiniz biri araçta yaşamla arasında belki de dakikalar var ve önünüzde onlarca duyarsız, birkaç dakika kazanabilmek için güvenlik şeridini ihlal etmiş ve çekilmemekte direniyor.

Bir defasında sivil bir otobüsle Çiğli’den Konak yönüne giderken duydum siren sesini. Trafik tıkanık ve tüm şeritler doluydu. Bizim otobüs sağ şeritte, ambulans ise en sol şeritten ilerlemeye çalışıyordu ancak trafik çok yavaş ilerlediğinden ön boşaldıkça tüm araçlar yavaş yavaş boşalan yerlere yanaşıyordu. Otobüs sürücüsüne dörtlü uyarılarını yakıp olduğu yerde kalmasını rica ettim. Önce işe yaramaz, ne gerek var dese de ısrarımla söylediğimi yaptı. En sağ şeridin bizden gerisi öne gelemez oldu. Ön taraf ilerledikçe orta ve sol şerittekilerde yavaş yavaş bizim önümüzde boşalan alana kaymaya başladılar ve ambulans birkaç dakika içinde açılan bu koridordan devam ederek gözden kayboldu. Biz ve arkamızdakiler birkaç dakika kaybettik ama o ambulanstaki belki bir yaşam kazandı…

Sonuç olarak; O sirenler bir dahaki sefer kimin için çalacak bilemeyiz ama her kim için çalarsa çalsın bizim de O’nun yaşamına birkaç saniye kazandırarak katkımız olabilir. Bunu lütfen bir yaşam tarzı haline getirelim. Çocuklarımızı bu bilinçle yetiştirelim. Hep karanlığa kızmakla olmaz, birer mum yakalım.

Benim bu konudaki takıntıma gelince… Sanırım o benimle gidecek J

Mutlu ve sağlıklı bir yıl geçirmeniz dileklerimle saygılar sunarım…

 
Toplam blog
: 11
: 1597
Kayıt tarihi
: 17.12.07
 
 

Çok sevdiğim askerlik mesleğinden 25 yıllık hizmet sonrası 2007 yılında kendi isteğimle emekliye ..